Gündemde referandum var inanın nereye gitsek bu konu görüşülüyor. Bu konudaki düşüncemi geçtiğimiz Cumartesi günkü yazımda ifade etmiştim, tekrar girmek istemiyorum. Bu gün sıra dışı bir konuya girmek istiyorum, simâ ilmini okumuşsunuzdur. Öyle ki kimi araştırmacılar, insanın yüz hatlarından yola çıkarak kişinin karekteri ve kişilik özellikleri ile ilgili eserler vermişler. Örneğin, bazı yüzler ve bakışlar da var ki, hakikaten ruhsuz, sevimsiz ve korkunçtur. Ne tarafından baksanız dehşet verir. Onun yanında durup yüzüne baktığınızda ruhunuz sıkılır, bakışları sizi korkutur, kindar olduğunu yüzünden okursunuz. İnsan, bunlarla pek görüşmek istemez. Yüzlerini bile görmeye katlanamaz. İnsanın gözü kararır. Buna karşılık nice yüzler de vardır ki nurludur tatlı, sıcak, sevimli ve alımlıdır. O derecede güzel ve çekicidirler ki, insan gözünün sanki hayatta (görüp) görebileceği en güzel yüz, bu insanın yüzüdür. Bakmakla doyamazsınız bu tip yüzlere.. Bugün köşemde, Fahreddin El-Razi’in “dış görünüş ve şekillerden yola çıkarak, insanın ahlakını, karakterini, mizaç ve huyunu anlama sanatı” hakkında birşeyler yazmak istiyorum. Bu konuda İlmi Sima isimli eser de geniş bilgiler var,  Yazar ve Araştırmacı M. Ali Bulut’un Elfabe isimli  kitabını ve yazılarını da okuyabilirsiniz.    Bu kitapta, ruh, akıl, kalp, mizaç, ihtiras, nefs gibi konular ele alınmış.  Ayrıca yüz hatlarınız, burun, alın, kafa yapısı, saçlar v.s  özelliklerin mizajımızı nasıl etkilediğini yazıyor.   MİZAÇ VE KABİLİYETLERİMİZ Fahrettin El Razi’nin eserinde derki;  “Mizaç, ister nefsin kendisi, isterse fiilleri itibariyle nefsin bir aleti kabul edilsin, her iki durumda da dış yapı özellikleri doğrudan doğruya nefsi kabiliyetlerimi ve nelere kabiliyetli olduğumuzu anlatır. Daha doğrusu mizaç, nefs ve dış yapının müşterek bir fonksiyonudur der. Yani kısaca bedeni şekillerimiz, dış görünüşümüz, el ve ayaklarımızın biçimi, avuçlarımızın içinde yer alan çizgiler, nefsi kabiliyetlerimizin aynaları olduğunu söyler. Bu ilim muhakkak ki çok üstün bir ilimdir. Bu ilmin, üstünlüğü ve meşruiyyeti, Kitap (Kur’an-ı Kerim), Sünnet (Hz. Peygamberin söz ve uygulamaları) ve akıl ile de sabittir. Kur’an-ı Kerim’de “Bunda mütevessimin (Bir şeyi işaretlerden kavrayıp anlayanlar) için ibretler vardır” (Hicr suresi, 15. Ayet) buyurulur. Bir başka ayette ise, “(Sadakaya muhtaç olup da istemeye çekinenleri) Siz yüzlerinden tanırsınız” (Bakara suresi 273. ayet) denilir. Fetih Suresi’nde (29. ayet) ise “Siz, yüzlerindeki simalarından (yüzlerindeki işaretlerden) onların secde ehli olduğunu anlarsınız” buyurulur. Yine Kur’an-ı Kerim’de “Siz bizim sizi diriltemeyeceğimizi mi sanıyorsunuz. Yanılıyorsunuz. Biz sizin parmak uçlarınızı bile yeniden düzenlemeye muktediriz” buyurulur ki, bu ayet çok ciddi bir şekilde bizi parmak uçları konusunda dikkate davet eder. Çok daha müthiş çok daha net bir ayet daha… “O gün ağızlarınızı mühürleriz. Dünyada iken ne yaptığınızı, ömrünüzü nasıl tükettiğinizi ellerinizden ve ayaklarınızdan öğreniriz. Elleriniz konuşur, ayaklarınız yaptıklarınızla ilgili şehadet eder” Bir başka ayette ise Cenab-ı Hak, kişinin yapısının onun karakterini sergileyen en ciddi belge olduğunu gösterdiğini şu ayetle kullarına ders veriyor. “(Ey Muhammed, de ki:) “Her insan kendi şekline göre iş işler.” Yani kişinin ne işler yapacağını onun yüzündeki işaretlerden, yapısından ellerinin içindeki çizgilerden anlamak mümkündür. Firase’nin, yani işaret ve şekillerden hareket ederek insanın özündeki anlamları yakalamanın örnekleri Hz. Peygamberin sünnetinde de yeri vardır. Hz. Peygamber, bir gün bir kabileyi gezerken, bir çocuğun yüzüne bakıp, “Siz akraba evliliği yapıyorsunuz. Kanınızı tazaleyin (Yani dışarıdan evlenin)” buyurur. Yine Peygamberimiz şöyle buyurur: “Mümin, Allah’ın nuruyla bakar. Onun ferasetinden (işaretlerden hareketle içinizi okumasından) korkun” Bir başka gün de, sohbetinde bulunan sahabesinin yüzüne bakıp “Eğer içinizde bir “muhdess” (reformcu, yenilikçi, yeniliklere açık) varsa o da Ömer’dir” buyurdu. Bu durum akıl açısından da geçerlidir.” Bundan dolayı bizlerde sınıftaki zeki çocukları gözlerinden ve dikkatlerinden, konuşmalarından, çözüme yönelik düşüncelerindeki derinliklerinden ayırt ederiz.  Diyeceğim şu, insanın kalp güzelliği veya vicdansızlığı yüzüne, hatta öfkelendiğinde hareketlerine bile yansıyor. Bugünlük burada bitirelim, yarın inşallah devam ederiz. Kalın sağlıcakla.