Her şeyin bir aslı Nüvesi , tohumu ve çekirdeği vardır. Yüce yaratıcı bir incir çekirdeğine öyle bir hususiyet ve özellik vermiş ki ; insan havsalası kavramakta güçlük çekiyor. Nokta gibi bir çekirdeğin içine öyle bir bilgi yüklemiş ki, bilgi sayarlar, flaş bellekler onun yanında sıfır değerindedir. Örneğin: Yere attığımız bir incir çekirdeğinden tekrar binlerce meyve o her bir meyvenin içerisin de sayısız çekirdek, yine o her bir çekirdeğin içerisinde bir ağaç ve yine sayısız çekirdekler bunlar sonsuza kadar uzayıp gider. Hepsinin anne- babası bir çekirdek. Rabbül alemin , Alim ism-i gereğince onların kıyamete kadar olacak evrelerini biliyor ve eksiksiz o sülaleyi devam ettiriyor. Yine Hafiz ism-i gereği o nokta gibi çekirdeğe kendinden sonra gelecek yavru ve tohumlarını gizlemiş. Hiç bir bilim adamı o çekirdeği açıp içinde ki programı anlaması ve açılımını yapması mümkün değil. Bu bizim gözümüzün önünde ceryan eden bir yaratılış harikasıdır. İşte kimsenin çözemediği Cenab-ı hakkın o çekirdeğe yüklediği hafıza kartı ve özelliği. Bu devir daim , oluşum ve yaratılış tüm bitki ve canlılarda mevcuttur. Bu bitkilerde tohum veya çekirdek, İnsan ve hayvanatta Nutfe bir nevi o da tohum. Bir nutfeden devam eden hayvan ve insan nesli, teselsülen ilanihaye kıyamete kadar devam edip gidecektir. Bu özelliği o nutfeye ihsan eden Cenab-ı hak : Yücedir, İlim sahibidir ve büyük gücün yegane sahibidir. Bu güç karşısında Ancak Allah’u Ekber denilip secdeye kapanmaktan başka yapacak başka bir şey yoktur. Allah kebirdir, Kadirdir,Alimdir ve Basirdir. Hiç bir şeyin ondan kaçması ve gizlenmesi mümkün değildir. Kainat’ın çekirdeği de Allah Resulüdür. O ( sav )” Allah önce benim Nurumu yarattı “ buyurmaktadır. Demek oluyor ki o nurun içerisinde bütün özellikler mevcut olarak yaratılmıştır. Diğer her şey onun nurundan infisal etmiştir, yaratılmıştır. O Hz. Ademin ( as ) hem atasıdır, hem de torunudur. O çekirdekten alem ve insanlık yaratılmıştır. Hz . Adem (as) cennetten yer yüzüne indirildiğin de etraf boş ve hali bir durum da. Etrafına bakınır kimseler yok. Sonra semaya baktığın da orada ; Peygamberimizin (asv) ismini görür ve Rabbine onun ismi hürmetine dua edip affını ister. Demek ki Hz. Ademden öncede onun olduğu veya nurunun yaratıldığı bir gerçektir. Dünya da bir çekirdektir. Aslı topraktır. O toprak çekirdeği içerisine Yüce yaratıcı bütün özellikleri derç etmiştir. Zaten bizimde aslımız, özümüz topraktır. Ondandır ki biz topraktan besleniyoruz. O matbahta, kazanda her şey aslına uygun pişirilip bizlere takdim ediliyor. Toprak la besleniyoruz sununda da aslımıza rücu ediyoruz. Yani bir bakıma ondan geldik ona gidiyoruz. Dünya da bir nefistir . Onunda belli bir ömrü vardır. Gün gelecek o da ölecektir. Dünya küçültülse bir insan olacak, insan büyütülse bir dünya olacaktır. Çünkü bütün elementler ikisinde de aynıdır. Onun ölümü de kıyamet saatidir. Dünyanın yaratılış amacından biri ve en önemlisi insana hizmettir. İşte bütün bunların devamı için Halık-ı küllişey böyle bir nizam ve intizam halk etmiştir. Bunun dışına çıkmak hiç bir zaman mümkün değildir. Kainatta her şey bir bakıma insana hizmet ediyor. İnsanı böyle besleyen, ona önem veren bir zata karşı Elbette insanın bir teşekkür borcu olması gerekir. İşte insan da onu tanıyıp, tanıdığını bildirmek içinde ona tazim ve hürmette kusur etmemelidir. Başta Namaz ve feraizleri, farzları işlemek ve günah-ı kebairden, büyük günahlardan kaçınmak çok önem arzetmektedir. Rabbül alemin kendisini tanıyıp hakiki kul olmayı Ehl-i imana nasip eyleye. Kainat-ın sahip ve yaratıcısına emanet olun.