“Şu istikbal inkılâbâtı içinde en gür sedâ İslam’ın sedâsı olacaktır” Dünya kurulduğundan buyana yazılı tarih çeşitli medeniyetlerden bahseder. Bu medeniyetlerin doğuş yeri ya da etrafında döndüğü topraklar ise çoğu zaman Ortadoğu ile uzaktan yakından ilgili olmuştur. Aslında insanlığın doğuş yeridir Ortadoğu ve Anadolu, dolayısı ile de kıyamet öncesi (bitiş) hadiseleri de bu bölgede olacaktır. Siyonizm, Büyük İsrail ‘Hayali’ peşinde koşarken, batı uygarlı da haçlı ittifakı ile kendini güvenceye almaya çalışıyor. Gelişen olaylar gösteriyor ki, gelecek yüzyılda batıyı İngiltere, Doğuyu Rusya, Ortadoğu coğrafyası ise biz Türklerden sorulacak. Allah-u alem batı medeniyetin doğurduğu kapitalizme ile eski kominist Rusya’a yakınlaşacak ve batılın kutupları olacaklar, Müslümanlar ise Türklerin önderliğinde Hak’kın sancağını alacak, yine yeryüzünde Rab’bimiz iyilikleri yayın emanetinin temsilcisi olacağız…
GÜCÜ KUTSAYAN KAPİTALİST SİSTEM, DÜNYAYA KAN KUSTURUYOR... Yusuf Kaplan, geçen hafta şöyle bir değerlendirmede bulundu, özetleyeyim; “İngilizler, son iki asırdır, Yahudilerle birlikte gerçekleştirdikleri küresel kapitalist düzenin kurucuları durumundalar. Biliyorsunuz, Şark Meselesi gibi asırlık büyük stratejileri İngilizler geliştirdiler… Bunun karşıtı Japonya, Çin, Hindistan, Latin Amerika ülkeleri ve Türkiye bu cendereden çıkış yolu olmadığına hükmettiler. Ancak, japonya hızla kapitalistleşti ve ruhunu yitirdi: Şu an canlı cenazeye dönüştü. Aynı yola diğer “yükselen ekonomiler” de girdi: Görünüşte ayartıcı ama gerçekte tam bir çıkmaz sokaktı bu ruhsuz güç yarışı! Çin, ekonomik olarak güçlenecek ama insanlığa bir medeniyet fikri sunamayacak... Aynı şey Japonya, Hindistan, Latin Amerika ülkeleri için de geçerli. Rusya'nın ve Türkiye'nin durumları biraz farklı bu noktada. Rusya, sadece ekonomik güç olarak değil siyasî ve stratejik bir güç olarak geliyor... Türkiye ise, ekonomisini büyütmenin ötesinde tarihî, kültürel ve medeniyet dinamiklerini harekete geçirerek bölgesel ve küresel ölçekte mevzi kazanıyor... ( 26 Mart Yeni Şafak)
TÜRK TAKVA MEDENİYETİNİ YENİDEN KURACAK İşte son günlerde batılılar bu gerçeği gördü, Türkiye'nin ekonomik güç olarak büyümesinin kendilerine darbe vuracağını bildikleri için Türkiye'ye stratejik, ekonomik ve siyasî bir savaş açtılar. İngilizler ise, Fas'tan Malezya'ya kadar uzanan aslında dünyanın merkez coğrafyası demek olan- İslâm dünyasının iki asırlık sorunlarını da, sınırlarını da kendileri belirledikleri için, özelde bölgede, genelde küresel ölçekte kendi kurdukları kapitalist küresel sisteme asıl darbeyi vuracak aktörün yalnızca Türkiye olduğunu çok iyi biliyorlar.
Şimde şu ayete dikkat buyurun; “Onlar Allah’ın nurunu ağızlarıyla üfleyerek söndürmek isterler. Fakat kâfirlerin hoşuna gitmese de, Allah nurunu tamamlayacak” Üstadın girişte yazdığım
“Şu istikbal inkılâbâtı içinde en gür sedâ İslam’ın sedâsı olacaktır” müjdesini yabana atmamak gerek. Çünkü medeniyetler çatışmasında, hak gelecek ve batıl zail olacaktır. Kıyamet öncesi yaşanacak ikinci asr-ı saadetin tohumları ekiliyor, besbelli. Sonra bahar gelecek! “Perşembenin gelişi de çarşambadan belli olur” demiş atalarımız. Bu konuda Allah’ın (c.c.) vadi varsa biz mü’minlere buna iman etmek ve buna göre hayatımızı yaşamak düşer. Önemli olan bizim, o günlerin gelmesi için neler yaptığımızdır. Bize düşen, bilgiyle yeniden buluşmak olmalıdır. Ekonomik büyümemize sürdürmek, maddi ve manevi atılımları yapmak, Ortadoğu coğrafyasına sahip çıkmaktır. Balkanlar, Kafkaslar ve Arap dünyasını- yeniden toparlayacak uzun, yorucu ve tarihi yeniden kurucu bir medeniyet yolculuğuna soyunacak Türkiye Allah'ın izni ve keremiyle bunu başaracaktır... Kalın sağlıcakla.