Okumak gerçekten bir ayrıcalıktır. Bunun üzerine kitaplar yazılmış. Bizde uzatmadan Bugün Gazetesi, hatta tüm yerel ve ulusal gazeteleri okuyanlara buradan teşekkür ediyorum. Çünkü okuyan her insan duyurlıdır ve duyarlı olup, sorumluluklarını bilenlerde makbul insanlardır… Tabi kendi okuyucularıma da buradan özel teşekkür etmek istiyorum. Köşe yazılarımı okuyarak bizlere desteklerini esirgemeyen, tam bir Maraş Sevdalısı olan Gömlekçi Nuri (Bertizoğlu), Abdulhakim Eren ve İbrahim Gülsu ve isimlerini anamadığım gazete dostlarına şükranlarımı iletiyorum. Her zaman olduğu gibi hafta içinde yine aradılar ve Maraş’ı çok sevdiklerini, bu şehir için birşeyler yapan herkese teşekkürlerini ilettiler. Bu vesile ile bende, ülkesine, kendine aidiyet duygusu ile sarılmış bu gibi dostlara
‘iyi ki varsınız’ diyorum…
İNSANLARI ANLAMAK Bugün Cuma, mübarek gün, manevi bayram diyebiliriz. Ömer Paksu Hocamız, Cuma gününün mübarek geceler kadar önemli olduğunu söylerdi. Bu nedenle, bizde inşallah bugün yine manevi alemlere açılım yapacağımız bir yazıyı ele almak istiyoruz. Tabi tefsir derslerimiz devam ediyor, okuduklarımızdan da etkileniyoruz. Aslında Kuran’ın her cümlesi önemli, yüce ve nur. Bir mucizedir, işte o mucize ayetlerden birisini sizlerle paylaşmak istiyorum. Maide Suresi, (110.) “ Allah o zaman şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve annene(verdiğim) nimetimi hatırla! Hani seni mukaddes ruh (Cebrail) ile desteklemiştim; (bu sayede)
sen beşikte iken de yetişkin çağında da insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı (okuyup yazmayı), hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretmiştim. Benim
iznimle çamurdan, kuş şeklinde bir şey yapıyordun da ona üflüyordun, hemen benim iznimle o bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle
anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiriyordun.
Ölüleri benim iznimle (hayata) çıkarıyordun. Hani İsrailoğullarını (seni öldürmekten) engellemiştim; kendilerine apaçık deliller (mucizeler) getirdiğin zaman içlerinden inkâr edenler, "Bu, apaçık bir sihirden baska bir şey değildir" demişlerdi.” Bu ayetlere iman eden her insan, Rabbimizin sevdiği kullara bir takım mucizeler vereceğini görür, ayrıca Allah(cc) herşeyi Kadir olduğunu görür. O(cc) “Ol derse herşey olur” o kadar. Demek oluyor ki, biz cüzi irademizi Külli İrade Sahibi olan Rabbimize dayamalıyız. Yani tam iman etmeliyiz. Yanlış anlaşılmasın, burada herşeyi Allah’a bırakın demiyoruz, cüzi irademizle yapmamız gerekenleri yaptıktan sonra, Ondan gelecek herşeye razı olmamız gerektiğini söylüyoruz.
MARKA MÜSLÜMANLARI Hani havârîler "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten, donatılmış bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O, "İman etmis kimseler iseniz Allah'tan korkun" cevabını vermişti. Onlar "Ondan yiyelim, kalplerimiz mutmain olsun, bize doğru söylediğini (kesin olarak) bilelim ve ona gözleriyle görmüş şahitler olalım istiyoruz" demişlerdi. Konu uzun İsa(as) Allah’a yalvarır. (115) Allah da şöyle buyurur: Ben onu size şüphesiz indireceğim; ama bundan sonra içinizden kim inkâr ederse, kâinatta hiç bir kimseye etmediğim azabı ona edeceğim!” Peki şu anda Hıristiyanlar ne durumda? Daha doğrusu insanlık ne durumda. Sonra Efendimizin(sav) mucizeleri de ortada, emir ve hükümleri belli. Biz müslümanlar ne durumdayız. Necip Fazıl’ın ifadesi ile “
Marka Müslümanları mıyız?” Ne diyelim, Allah’ım senin affına sığınıyoruz, başka kapımız yok, yüzümüzde yok, nefsimzin esiri olmuşuz, bizi affet, çünkü SEN affetmeyi seversin. Hayırlı Cumalar.