İnsan, kendine örnek aldığı ve peşine düştüğü kimseye dikkat etmelidir! Onda eğer üstün meziyetler varsa ne ala. Aksi halde kötü kimsenin arkasına düşen kişinin başı dertten kurtulmaz.

Nitekim atalarımızda bu durumu daha vurgulayıcı olsun diye “Kılavuzu karga olanın burnu(affedersiniz)b*ktan çıkmaz!” demişler.

Bir ailenin, derneğin, hareketin, cemaatin, partinin veya sivil toplum örgütlerinin başındaki şahsın duruşu onun arkasından gelen birçok insanı olumlu veya olumsuz olarak etkiler. Yani; lokomotif nereye, hangi yöne giderse; arkasındaki vagonlar (tabi olanlar) da onun izinden giderler.

Türkiye gibi bir asırdır batı emperyalizminin çizdiği yolda onu taklit etmeyi ilericilik, çağdaşlık, modernlik sanarak sürünen tüm siyasetçi ve devlet adamlarının içine düştükleri en büyük çıkmaz budur. Bu tespiti “Omurgasız Baykuşlar!”(9.4.2021 tarihli) başlıklı yazısında değerlendiren Yazar Arif Altunbaş şöyle yapıyor: “Devlet adamından siyasetçisine, akademisyeninden bilim adamına, eğitimcisinden gazetecisine, askerinden bürokratına, emeklisinden memuruna kadar yerli ve milli değerler ve çıkarlarına göre milletinin yanında değil de yabancı güçlerin parmak işaretiyle hareket eden liderler ve devletlerin, ‘’Kılavuzu Karga olanın burnu pislikten kurtulmaz’’ misali onların da başları bela ve musibetlerden kurtulmaz.

Osmanlıdaki Jön Türklerden Tanzimatçılara, Meşrutiyetçilerden İttihatçılara, oradan Cumhuriyet döneminde sırtını milletine ve öz değerlerine dönen, kıblesini batıya döndüren yöneticiler ve iktidarlar tarafından vatana ve millete ihanet olan darbecilik devletin resmi ideolojisi ve politikası haline getirilmiştir. Yurt içinde ve dışındaki politikalarda sergilenen bu omurgasızlık milletimize, devletimize, tarih ve kültürümüze, geçmişimize ve geleceğimize karşı yapılan en büyük hakaret ve en büyük ihanet olmuştur. Kim, bu ihanetin neresinde ise; orasındadır.

KİMİN SANCAĞI ALTINDA TOPLANACAKSANIZ

Bir Müslüman için tek lider, Alemlerin Efendisi (sav) dir. Hz. Muhammed (s.a.v.) bizim resulümüz, bizim rehberimiz, yol gösterenimizdir. Kim onun yoluna sarılırsa kurtulur, kim ki onu unutursa mahvolur. Kuranı Kerim'de Rabbul Âlemin; ‘Kıyamet günü öyle bir gündür ki, her insanı o gün imanıyla beraber, önderiyle beraber, lideriyle beraber haşır edeceğiz' buyuruyor. Kıyamet öyle bir gündür ki, dünyadaki liderler, önderlerin her birisi ellerinde bir bayrak olmak üzere mahşer meydanında toplanırlar. Ve o gün, şu anda dünyada kim kimin arkasından gitmişse, kimi kim önder kabul etmişse, kim kendine kimi lider kabul etmişse o liderin bayrağı altında toplanacak. Yani "Liva-ı hamd sancağının altında toplananlar kurtulacaktır" Bunun için dünya da edindiğimiz liderleri seçerken, doğru yolda yürüyenlerin peşinden gitmek gerekir.

İnancımıza göre mahşerde Hz. Muhammed'in (s.a.v.) elinde ‘liva-i hamd' sancağı olacaktır. O sancağın altında kimler toplanacak? Onu kendisine lider ve önder kabul eden, onun yolunu takip eden, onun ahlakıyla ahlaklanan, onun emirlerini baş ve göz üstüne deyip canı gönülden kabul edenler.

Peki nedir bu liva-i hamd sancağı? “Sözlükte “övmek” anlamına gelen hamd ile “sancak, bayrak” mânasındaki livâ kelimesinden oluşan livâü’l-hamd İslâm literatüründe, kıyamet gününde hesabın başlamasından önce herkesin sıkıntıda bulunduğu bir sırada Hz. Muhammed’in müminlerin altında toplanacağı sancağını ifade eder.

Rivayetlerin hepsinde Resûlullah’ın şefaat özelliğine temas edilmekte, bir kısmında da “şefâat-i kübrâ” diye tanınan ve kıyamette hesap öncesindeki uzun bekleyiş sıkıntısından bütün insanların kurtulması için, hiçbir peygamberin cesaret edemeyip sadece kendisinin Cenâb-ı Hakk’a niyazını ve bunun kabulünü ifade eden hadis metnine de yer verilmektedir (şefaat hadisi için bk. Buhârî, “Tevḥîd”, 36; Müslim, “Îmân”, 322, 326-327/(Kay. İslam Ans)

İşte dünya meydanı, işte imtihan yeri, o halde liderlerimizi seçerken dikkat etmemiz gerekiyor. İnanmayanlara hiç sözüm yok ama inananlar mutlaka edindikleri liderleri, önderleri, öncüleri, kılavuzları, öğretmeni, ustasını iyi seçme durumundadır.

Kalın sağlıcakla.