Ülkelerin maddi gelişmişlik düzeyi ile okumanın yakınilgisi olduğu gibi, manevi derinlik kazanmak içinde elbette okumak gerekir.
Son peygamber olan Efendimize: “Yaratan Rabbinin adıylaoku…” emri düşündürücüdür! Şahsen bu konuda üç farklı tefsiri okudum. Bunlardan kısa kısa değerlendirmeleraktaracağım, ancak bu ayetin önemini, İslam dünyasının içinde bulunduğusıkıntıları düşündüğümüzde ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.Bana göre:
Okumak, cehaletle savaşmaktır.
Okumak tefekkürdür.
Okumak araştırmaktır.
Okumak, gerçek medeniyete açılan, ilk kapıdır.
Ayetin hemen başında, oku ki, Yaratan’ının yüceliğini vekendinin acizliğini bil, yaklaşımı var. Hemen burada ‘oku’ma söz konusuolduğunda: “ Yavrularım, okuyan anlar,anlayan çözer” diyerek. Okuma,anlama ve sorunları ya da problemleri çözme bağlantısını açıklamışımdır. “
Ayetin devamında, Rabbimiz insanın yaratılışını tefekküretmemizi, bilmediğimiz her şeyi akıl nimeti ile öğrendiğimizi belirterek,dördüncü ayette, yazmaya, sonda da insanın azgın olduğuna işaret edilir.
Açalım: “İkra, Hz.Peygamber’e inen ilk vahiy olup ona ve onun şahsında bütün Müslümanları okumayıemretmiş, onları kalemle yazmaya ve ilimde gelişip yetkinleşmeye teşviketmiştir.”
Bu bölümde diyeceğim şu ki; “ İlim namaz ve diğeribadetler gibi farzdır. Yani yapılmadığında günah işlemiş olur insan, bu boyutuile cehalet günahtır….
MÜSLÜMAN CAHİL OLAMAZ
“ İlk vahyin “oku” emriyle başlaması ve bu emrin iki defatekrar edilmesi, okumanın ve bilmenin dinde ve insan hayatında ne kadar önemliolduğunu göstermektedir.
Kur’an’ın, canlılar arasında insanın farklı ve üstünyerini onun öğrenme özelliği ile tanımlaması son derece anlamlıdır (ayrıca bk.Bakara 2/31). Âyette Hz. Peygamber’e emredilen okumanın konusubelirtilmemiştir; çünkü başta kendisine indirilen vahiy ve kozmik evrendekiâyetler olmak üzere, okunması yani üzerinde inceleme yapıp zihin yorarakhakkında bilgi edinilmesi, ders ve ibret alınması gereken her şeyi tanıması,hakikatini anlayıp kavraması istenmektedir. Kuşku yok ki yaratanı tanımak,dinin de ilmin de temel gayesidir.
Bu sebeple “Yaratan rabbinin adıyla oku!” buyrularak Hz.Peygamber’in okuma faaliyetine veya herhangi bir işe, başka varlıkların adıyladeğil, yaratan rabbinin adıyla başlaması ve O’ndan yardım istemesiemredilmiştir. Âyete “Yaratan rabbinin adına oku!” şeklinde de mânaverilebilir. Sonuçta okumanın (veya herhangi bir faaliyetin) Allah’ın adıyla,Allah için ve Allah adına yapılması emredilmiştir. Âyette “Yaratan rabbininadıyla oku!” buyurularak özellikle yaratma sıfatına vurgu yapılmıştır. Çünkühem insandaki okuma yeteneği ve imkânını hem de onun okuduğu, incelediği, anlamayave kavramaya çalıştığı objeleri, nesneleri yaratan Allah’tır. İnsan, bilgiedinme sürecinde Allah’ın verdiği imkân ve yetenekleri kullanmakta, O’nunyarattığı şartlarda ve onun yarattığı varlıklar üzerinde inceleme vearaştırmalar yapmaktadır. Durum böyle iken, yani O’nun yarattığı yeteneklerleO’nun yarattığı varlık âlemini incelerken, bütün bu lutufları görmezliktengelerek Allah’a şükretmemek, O’nu tanımamak, üstelik bunu bilim adına yapmakbüyük bir nankörlüktür.
Sözlükte “yapışmak, asılmak, sevgi, ilgi, kan emenkurtçuk” gibi anlamlara gelen alaka kelimesinin çoğulu olan 2. âyetteki “alak”ile aşılanmış yumurtanın ana rahminin iç cidarına asılı vaziyetinin (zigot)kastedildiği anlaşılmaktadır. Âyetler insanın kâmil bir varlık haline gelmesiiçin önce yaratanı, sonra da yaratılanı yani kendisini ve evreni tanımasınıngerekli olduğunu gösterir (insanın yaratılış safhaları hakkında bk. Hac 22/5;Mü’minûn 23/14).
4 ve 5. âyetlerde kalemin önemi vurgulanmıştır; çünkükalemde sayılamayacak kadar çok ve büyük faydalar vardır. Kalem vasıtasıylailimler tedvin edilmiş, hikmetler kaydedilmiş, öncekilerle ilgili haberler,bilgiler zaptedilmiş, Allah tarafından indirilmiş olan kutsal kitaplaryazılmıştır; kısaca uygarlıklar kalem sayesinde süreklilik kazanmış, kuşaktankuşağa aktarılmış; Allah kalem vasıtasıyla insana bilmediklerini öğreterek onucehalet karanlığından kurtarmış, ilmin aydınlığına kavuşturmuştur. (Devamedecek) Kalın sağlıcakla.