DAİŞ, PKK ve diğer terör örgütleri artık net olarak anlaşıldı ki, haçlıların maşası… FETÖ’nün de ABD önderliğinde ki bir haçlı projesi olduğu da artık net olarak görülüyor… Mesele küfür ile hakkın mücadelesi, biliyorsunuz insanlığın var olduğundan bu yana da bu mücadele devam etmektedir. Haçlıların ön birliği Almanya, Fransa, İngiltere ve ABD bu mücadelenin öncülüğünü yapıyorlar. Sizin anlayacağınız, dertleri enerji kaynakları, rakipleri İslam... Son zamanda gördüklerimiz bize; Küresel sistemin kurucularının, doğrudan İslâm'la savaşmaktan kaçındıklarını bunun için, maşa kullanımını tercih ettiklerini göstermektedir. Ancak nafile, kral uyandı. DİRİLİŞ BAŞLADI. Savaşta kazandığı halde masada narkoz verilen bu milletin evlatları uyandı… Yusuf Kaplan hafta sonu kaleme aldığı yazısında, haçlıların İslam ile mücadelesinin yöntemlerine değinerek;  “Bunu da çok aşağılık bir şekilde yapıyor: İslâmcılığı, siyasal İslâm'a, siyasal İslâm'ı cihadizm'e ve terörizme indirgiyorlar. Sağ gösterip sol vuruyor: Sonuçta İslâm'ı terörle özdeşleştiriyor ve böylelikle kitlelerin İslâm'dan nefret etmelerinin tohumlarını ekiyor. Müslüman toplumlar ve İslâmî kesimler de zokayı yutuyor!(Yutmadık ama) Tekrar ediyorum: İslâmcılığı hedef tahtasına yatırıyorlar. İslâmcılıktan kastedilen şey, tasavvufî olan ve olmayan bütün İslâmî kesimlerdir. İslâmî kesimleri, yani her tür cemaati çekip çıkarın bakalım, geriye İslâm adına ne kalacak! Rahmetli Ömer Lütfi Mete, tam da bunu söylemişti vefat etmeden önce. Müslüman toplumlardan İslâmî kesimleri çıkardığınızda geriye kalan şey, protestanlaştırılmış, sekülerleştirilmiş, bireysel bir inanç meselesine indirgenmiş, hayatın her alanından uzaklaştırılmış, ruhu yok edilmiş, aslî değil arızî bir işlev gören sahte bir din kalacaktır.   TEHLİKELİ BİR SÜREÇ... Çok tehlikeli bir süreç bu! Diyen Kaplan yazısının sonunda; “Böyle bir şey, Türkiye'nin bin yıllık İslâmî birikiminin buharlaştırılmasıyla ve bütün dünyanın bize baktığı bir zaman diliminde, Türkiye'nin uzun soluklu bir medeniyet yolculuğuna çıkma girişimlerinin önüne set çekilmesiyle sonuçlanacak, son derece tehlikeli bir şeydir. Buna aslâ izin verilemez. Derdi hiçbir zaman hakikat olmayan, yalnızca her dönemin adamı olan, üstelik de kof Maocularla kolkola vererek önüne geleni fişleyen, (kendileri gibi sefa sürmeyen, sadece davanın cefasını çeken) hakikat adamlarını, mazlum cemaatleri tasfiye etmeye kalkışan tetikçi, fitne-fesatçı tiplere aslâ itibar edilemez ve izin verilemez. Yoksa birbirimizle boğuşmaktan kurtulamayız.(Aman ha!Bütün oyun bu) Oysa bizim birbirimizin önünü tıkamak, birbirimizle uğraşmak değil, aksine, önümüze bakma, işimize yoğunlaşma, geleceğimizi inşa etme zorlu yolculuğuna soyunmamız gerekiyor...”   KORKUYORLAR Evet onlar hakkı savunan bizim milletimizden korkuyorlar, bu nedenle İslam korkusunu yayıyorlar…. Oysa güneş balçıklı sıvanmaz, Hatırlayın bir zamanda kökten dincilik, fundemantalizm gibi hikayeleri vardı. Tutmadı yalanları!  Uyanış başladı çok şükür, sorgulayan bir nesil geliyor. Basiretli insanlarımız, etrafını aydınlatıyor.  Küfrün oyunlarını artık biliyoruz.  15 Temmuz bunun en büyük göstergesidir. Sonuç olarak, haçlı kendisi direkt İslam ile mücadele etmek yerine maşalar seçiyor. Bu maşalar, yıllarca İslam’ın bayraktarlığını yapmış milletimizin birliğini bozmaya çalışıyor. Ama nafile çünkü Hakkı savunanlara müjdeler var. “Tövbe /112 – O tövbe edenler, o ibadet edenler, o hamd edenler, Allah’ın rızası için sefer edenler, o rükû edenler, o secdeye kapananlar, iyilikleri yayanlar, kötülükleri önleyenler ve Allah’ın hudutlarını bekleyip koruyanlar yok mu? İşte o müminleri müjdele! Evet, müjdeler olsun Hak yolunda hakikati savunanlara. Kalın sağlıcakla.