Doğu da sert kışlar olur bilirsiniz, bazen hava sıcaklığı -40 dereceyi görür. İşte böyle bir kış gününde, yemek bulamayan kurtlar, bir araya gelip kasabaya saldırırlar, ne bulurlarsa alıp kaçarlar. Kış uzun yine açıkırlar birkaç gün sonra yeniden saldırıp, esnafın dükkanına da girerler. Bakkaldan ekmek, kasaptan et alıp kaçarlar. Artık esnaf kurtların saldırısına dayanamaz olunca, kendi köpekleri ile işyerlerini korumaya başlarlar. Kurtlar yine kasabaya saldırınca, karşılarında köpekleri bulurlar. Köpekler, bunları kaçtıkları yere kadar kovalarlar. Kaçan kurtlar, bir araya gelip dertleşirler. Kurtların lideri der ki, ya bakkalın ve kasabın köpeğinin bize saldırmasını anladık da şu nalburun köpeği bize niye saldırıyor anlayamadık, yani onun ne ekmeğini aldık, ne etini kendisine hiç zarar vermedik ki. Üstelik de nalburun köpeği bizi neredeyse öldürecekti, bunun sebeni bir öğrenelim derler. Haber gönderirler, bakkalın köpeğine, kendilerine niye saldırdığını sorarlar. Köpek de cevap verir; bu gün onlara, yarın bana saldıracaktınız. Üstelik, ben geri dursaydım, diğer köpeklere yalnız bırakmış olurdum. Arkadaşlarımı, kurtlara, çakallara yem yapmak istemedim o kadar.. .Diye cevap vermiş. Kurtlar boş durur mu? Açıkmışlar, ne yapılım diye fitne-ficir oyunlar planlarken, sonunda köyün köpeklerin içindeki soysuz, hain olana haber gönderip, içerden kendilerine yardım ederlerse, kaptıkları yiyeceklerden ona da vereceklerini söylerler. O nesepsiz de, sahibine ve arkadaşlarına hiyanetlik eder ve bir gece köpeklerin uyuduğunda, gider kurtları köye getirir…. Hainlik bitmez, dünde vardı bu günde, o da kendine yakışanı yapmış…
Ne diyordu Dede Korkut "Kahpe içerden olunca Kapı kilit tutmaz oğul! Halk içinde bozgunluk yapan Haindir oğul!” DÜŞMANIN HEDEFİNİ BİLMEK Gelelim biz olup bitenleri; “ Artık her şey net ve açık. Ülkemiz ve coğrafyamız üzerinde oyun oynayan üst akıl, Mısır-Türkiye-İran üçgenini boşatmak istiyor, sebebi bu bölgede kendilerince bulmaya çalıştıkları Kadim Medeniyetin kalıntıları! Önce güçsüz Kürt Devleti kurduracaklar, onu da bölüp, Büyük İsrail’ekapı açacaklar… Ömer Özkaya geçen gün Truman’ın hayallerinden söz etti.Yazısında İran-Mısır hattına dikkat çekiyor. Türkiye, Irak, Bilad-ı Şam.. Bu bölgeye dikkat, din, siyaset, ekonomi, jeopolitik, jeostratejik hat, hepsi burada, bu kadim coğrafyada düğümleniyor. ABD Başkanı Truman’ın yaklaşık 70 yıl önce, Washington’da verdiği bir nutukta, “Dicle ve Fırat nehirleri arasında bir cennet kurmayı tahayyül ediyor.” Truman, Nabukadnazar zamanında 15-20 milyon insanı son derece ileri bir refah içinde yaşatabilen bu mıntıkanın bu hayat seviyesini yeniden kurabileceğini söylemiş ve ‘Bunun neticesi olarak bu memleketin komşuları da zengin olacaktır’ demiştir.” (Yeni İstanbul gazetesi, 7 Aralık 1949, Sayfa 3) Özkaya, “Milyonlarca insanı Avrupa’ya sürdürten bu hayal olabilir mi? Bağdat, Yahudiler için Kudüs kadar kutsaldır!” diyor. Zira Kudüs’e giden yol, Babil sürgünü sonrası Bağdat’tan başladı. İsraillilerin gözünde Kahire, Bağdat, Urfa ve Şam eşdeğerdir. Kıyamet savaşı, melheme-i kubra ya da Hıristiyanların Armegedon savaşı, dinler arası bir savaş Yahudiler için tarihin sonu anlamına geliyor. Mehdi, Mesih, Tapınakçıların derin devleti, FETÖ dediğiniz Paralel devlet ve Paralel din, BOP, PKK, DAEŞ, PYD, Esed, MOSSAD, Safevi Şiası, hepsi aynı kapıya çıkıyor aslında. Suriye’yi gözümüze çok yaklaştırınca, arkasındaki kocaman bir ormanı kaybediyoruz…” diyor. KAPİTALİZMİN KRİZİ Dilipak hemşehrim ; Ortadoğu coğrafyasından bahsederken; “İlk kan burada akıtıldı. Son uygarlık ve son savaş da burada olacak. Kıyamet insanoğlunun hayatının başladığı yerde kopacak. Batı bugün Özkaya’nın da dediği gibi Müslüman aklının nasıl çalıştığını ve onu nasıl kontrol edebileceğinin derdine düştü. Batı bütün kavram ve kurumları ile çöküyor. Bu kriz kapitalizmin krizidir. Ama henüz biz bunu tam anlayamadık. Batı insanı, aileyi kaybetti. Hakikatin bilgisini ve ahiretini kaybetti. Gücünün zirvesinde öfke ve korku içinde. Biz hâlâ batılı kavram ve kurumların peşinden gidiyoruz. Alameti farikalarımızı (ayırt edici özelliklerimizi) köreltiyoruz. Bilim, sanat, felsefe, teknoloji, üretim-tüketim ilişkileri, din algısı, yaşam tarzı hep batı modeli…” diyerek özümüzü dönmemiz gerektiğini belirtiyordu.”(17 Şubat Yeni Akit) İşi özetleyelim, batının savunacak ne dini kaldı, ne değerlerii. Kendi yıkımını uzatmak için,el deki islam değerini kirletmeye çalışıyor. Önce müslümanlara köktendinci dediler, ardından ılımlı islam projesini öne sürdü o da tutmadı, son olarak islami fobiyi oluşturdu, kadar ise bu olup bitenler karşısında kendi filmini oynuyor. Binmişin alamete, gidiyoruz kıyameti. Yazgı değişmiyor, Allah nurunu tamamlayacak o kadar.