MaraşlılarKurtuluş Bayramını çok özel bir biçimde kutlarlar. Bu kutlamalar eskiden çokdaha görkemli idi. 1961’den önce kahveler ve çeteler ikiye ayrılmıştı. Çok azbağımsız grup vardı. Halk Partililer ayrı Demokrat Partililer ayrı kazanlarkaynatırlardı. Çeteler ve düşkünler buralarda gönüllerince yer içer eğlenirdi.12 Şubatta yapılacak bayramın şenlikleri yılbaşından bile önce başlardı. Hermahallede davullar çalınır, bir kişi önde bayrak çeker, bir kişi lüks ışığınıtaşır, halaylar çekilir, türküler söylenir, naralar atılırdı. Bu coşku daha çokikindiden başlar gece yarısına dek sürerdi. Kuşkusuz yoğunluk 12 Şubata değingiderek artardı. Şöyle ya da böyle bu coşkuya katılmayan Maraşlı olmazdı. “Heryıl 12 Şubat kutlamaları “ bir hafta boyunca Uzunoluk’ta saz yapan YaşarKülekçi’nin canlı olarak Maraş Türküleri okuduğunu anımsıyorum. Yine o kurtuluşhaftaları boyunca Sadri Alışık’ın başrolünü oynadığı ‘Şanlı Maraş’ filmi birsinemada gece gündüz sürekli gösterilirdi”. Her yer olabildiğince süslenirdi. Bayrakher evde her işyerinde sallanırdı. Köylerden gelenler otellere, hanlara, evlereyerleştirilir, en son da hamamda yer bulmaya çalışırlardı. 1961 öncesi Maraş’ınKurtuluş Bayramını izlememiş birine o günleri anlatmak çok zordur. Bugünlerdekutlanan Maraş’ın Kurtuluş Bayramı şenliklerinin coşkusuna başka kentlerdeerişmek çok zordur. 1961 öncesinin görkemine göre bugünküler pek cılızkalmaktadır. O yıllarda esnaf bir iki ay önceden işbirliği ile hazırlıklarabaşlardı. Bayramın son geçidini yapan esnaf bayramı izleyen halka armağanlaratardı. Kuyumcuların bile arabadan halka armağanlar attığını anımsıyorum. Emekyoğun çalışan esnaflarda yönetim kurulu bayram günü dağıtılacak (arabadanatılacak) armağanların yapımı için görev dağıtımı yağardı. Öteki mesleklerde debayram armağanı verecekler aylar öncesinden belirlenirdi. Kendisine sorumlulukverilen kişi bu görevle övünürdü. Esnafın törende geçidi kimileyin küçükölçekli bir hanı yağmaya dönüştüğü olurdu. 1961’e değin bu kutlamalarda ateşlisilahlar kurusıkı da olsa bol bol patlatılırdı. Halkın heyecanı o denliyüksekti ki yöneticiler bu duruma karşı çıkmazlardı. Bu nedenle çocukların vekadınların sıkıntılandığı olurdu. Sıkıyönetim kutlamalarda silah kullanılmasınıyasakladı. Bana göre iyi de etti.

SANAYİ

 Kentli büyükçoğunlukla küçük esnaftı. Kentte Bakırcılar Çarşısı, Demirciler Çarşısı,Semerciler Çarşısı, Çarşıbaşı, Belediye Çarşısı gibi çarşılar ile Taşhan,Tuzhan, Hışırhan, Yılankırkan Hanı gibi hanlar üretim ve pazarlamanın merkezikonumundaydı. Sayıları kırka varan çeltik değirmeni vardı, biz onlara fabrikaderdik. Bugün de Kıbrıs Meydanında bulunan çeltik ve un fabrikası en büyüksanayi kuruluşu gibi idi. Buna sonraları bir de Örnek Un Fabrikası eklendi.Bakırcılarda bir tane hadde olduğunu anımsıyorum. Onun dışında hep emek yoğunbir çalışma vardı. Demirci çarşısından da bakırcı çarşısından da geçmek oçocukluk günlerimde bana çok sesli bir müzik dinletisi dinler gibi keyifverirdi. Demircilerin hemen hepsi sıcak demirci idi. Bakırcılar da kap kacaklarınneredeyse tamamını çekiçle döverek yaparlardı. Bakırcılığın olduğu yerdekuşkusuz kalaycılık da olur. Kalaycıların da çoğunluğu bakırcıların yakınındabulunurdu. Kalaycılık sıcak ateş karşısında çalışıldığı için zor bir meslekti.Yine de kalaycıların pek değeri bilinmezdi. “Ustam da öğrendi işin kolayını/Çaldı nişadırı aldı eski kalayını” gibi sözlerle onlara takılırlardı. Bugün ikiya da üç semerci esnafı kaldı Maraş’ta. Oysa o yıllarda elli dolayında semercivardı. İyi de para kazanırlardı. Onlara hayvan terzisi de derdik. Maraşlınınher yerde bir şakacılığı vardı. Çarşıbaşı’nda şimdiki Sular Otelinin yerindeKadifeciler Garajı vardı. Orda bir otobüs sürücüsü vardı. Eskiden bagaj denilenyükler otobüsün üstüne konurdu. Sürücü araba hareket etmeden önce otobüsünüstüne çıkar ve bağırmaya başlardı. “Bu külek kimin? Bu kazan kimin, bu çuvalkimin?” Kuşkusuz mal sahipleri “Benim, benim” diye yanıtlarlardı onu. Arada birsemeri tutar sonra da, bu kimin, diye bağırırdı. Aşağıdan “benim” diye yanıtıalınca bir savaş kazanmış gibi sevinir, izleyiciler de kahkahayı basardı.Hayvanların öteki koşum gereçlerinin çoğunu saraçlar yapardı. Hem Yörüklerinhem yerlilerin hayvanlarının yularları, palanları, semerlerin ekleri hepsaraçlarca yapılırdı. Saraçlar ayrıca kemer gibi doğrudan insanların kullandığıgereçleri ve süs eşyaları da yaparlardı. Bütün hanlarda nalbant bulunurdu. Bunun dışında da nalbantlar vardı.Nalbantların çoğunluğu köy yolları üzerinde ya da köylülerin eğleştiği yerlerdeolurdu. Nalbantların bir kısmı veteriner cerrah gibi hayvanların yaralarını dasağaltırlardı. Küçüklüğümde nallanmış öküz pek az gördüm. Oysa öküzlerinyardımıyla toprak sahibi ile yarı yarıya ortaklık yapan pek çok çiftçi vardıküçüklüğümde.   Dut, yoğurt, ekmek, tuzve kimi gereçlerin saklandığı ve bugün arayarak zor bulduğumuz küleklerinyapıldığı külekçilik ile çıkrıkçılık da geçerli mesleklerdendi. Bugün Külekçi,Çıkrıkçı gibi soyadı taşıyan aileler bu işi yapanların çocukları olsagerek.  Köşgerler Saraçhane çevresi ileÇarşıbaşı’nda yoğunlaşmıştı. Onlarda da sayacılık gibi ayakkabının yalnız deribölümü ile ilgili ayrı bir meslek de vardı. Dondurmacıların ve tatlıcılarınçoğunluğu da Belediye Çarşısında idi. Marangozlar çarşılardan uzak yerlerdemahalle çarşılarında yoğunlaşmıştı. O günlerde Maraş’tan Adana’ya her gün iki kamyonsandık, sandalye gibi mobilya taşındığını anımsıyorum. Kentte yirmi dolayındaleblebi ve şekerleme üretimi yapan işyeri vardı. Her mahallede birkaç fırınvardı. 1960’lı yıllarda birden çorapçılık yaygınlaştı. Yarı otomasyonlaüretilen çoraplar ülkenin her yanına gönderilirdi. Yapı işlerinde yirmidolayında nacar ustası vardı. Bunların dördü beşi pek ünlü idi. On beş yirmidolayında hızar vardı. Bunlar daha çok kaçak kesilmiş kereste kullanırlardı.Ahırdağı’nın güney kesimi çıplaktı ama tepelerden ya da kuzey kesimden eldeedilen odunlar ev ve işyerlerinde rahatlıkla satılırdı. 1960’a gelinirkenSümerbank Fabrikası için hızlı bir inşaat süreci başlamıştı. Ama oranınişletmeye açılması çok geciktirildi. Benim bildiğim ilk küçük bir iplikfabrikası o günlerde kentin dışı sayılan, bugünkü Şeyhadil mahallesindekiIslıkçı Köprüsü yakınlarında kurulmuştu.