Eski çağlarda Suriye ve Mezopotamya’yı, Kapodokya ile Anadolu’nun başkakesimlerine bağlayan önemli kervan yollarının kavşağında bulunan Kahramanmaraş; Hititler, Asurlar, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Dulkadiroğulları, Osmanlı İmparatorluğu gibi uygarlıkların kültürel zenginliğini günümüze kadar taşımıştır.

Akdeniz’in sıcak bir kültür kenti olan Kahramanmaraş, tarihi süreç içerisinde yerli ve yabancı tarihçilerin daima dikkatini çeken, her noktasından tarih fışkıran bir kâdim şehirdir.

Şehrin önemli bir tarihi simgesi olan HİTİT (Maraş) aslanı, bu şehrin ‘aslanlar gibi korunduğunu’ bizlere her an hatırlatan özelliğe sahiptir. Bu aslan heykeli, Geç Hitit Krallıkları dönemine ait üzerinde hiyeroglif yazıt bulunan aslan heykelidir. 1883 yılında Maraş Kalesinde keşfedilerek arkeoloji dünyasına kazandırılmıştır.

1671 yılında Maraş’tan geçen Evliya Çelebi kalede bulunan dört aslan heykelinden bahsetmektedir. Aslan, yabancı tarihçi ve arkeologlarında ciddi manada dikkatini çekmiştir. Yıl 1883… O dönemler resmi şekilde Bergama ve Nemrut başta olmak üzere Anadolu’nun pek çok yerinde kazı çalışması yürüten Alman arkeologlar Otto Puchstein ve Karl Humann çıktıkları Anadolu gezilerinde Maraş’a uğramışlardı. Maraş Kale kapısında bulunan iki aslan heykelini detaylı incelemişler ve ilk izlenimlerini arkeoloji dünyası ile paylaşmışlardı. Yazısız ama daha büyük olan aslan heykelinin yerinde bırakılmasına, çok önemli bilgiler içerdiğini düşündükleri hiyeroglif yazıtlı olanın koruma altına alınarak İstanbul’a götürülmesine karar vermişlerdi. 1884 yılında İstanbul’a götürülen Maraş Aslanı, 1886 yılından itibaren İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesinde sergilenmeye başlanmıştır. Berlin Müzesi için de alçıdan bir kopyası hazırlanmıştır.

2013 yılında tekrar yapıldığı yere getirilen Maraş Aslanı, günümüzde Kahramanmaraş Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.

MARAŞ ASLANI ANITKABİR’DE (Mİ?)

Yıl 26 Ocak 1952…

Anıtkabir’in ‘Aslanlı Yol’ çalışmaları devam ediyordu. Nihayet, 26 Ocak günü jüri 173 eser arasından kazananları açıkladı. Ağaçlı yolun başına konulacak aslan heykellerinin Mimar Hüseyin Anka Özkan tarafından yapılması uygun görüldü.

Hüseyin Anka Özkan, 1909 yılında Edirne’nin Lalapaşa Kasabasına bağlı Domurcalı Köyü’nde dünyaya gelmiştir. Babasının adı Ulvi Nuri’dir. İlk sanat eğitimini ve zevkini Edirne Öğretmen Okulu, resim öğretmeni olan Ratip Aşir’den almıştır. Okulu ziyarete gelen dönemin Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati’nin dikkatini çekmiş ve onun emriyle İstanbul’daki azınlık okullarından birinde kültür dersleri öğretmenliği yapması uygun görülmüştür. Bu sayede Güzel Sanatlar Akademisi’nde okuma fırsatı kazanmış ve 1931 yılında Akademi’nin Fındıklı’daki binasında heykel öğrenimine başlamıştır.Akademi’deki ilk hocası İhsan Özsoy ve onun asistanı Mahir Tomruk’tur. İhsan Özsoy’la olan eğitim süreci çok kısa bir süre devam etmiş, Mahir Tomruk yönetiminde eğitimini sürdürmüştür. Eğitim açısından tam anlamıyla donanımını tamamlayamadığı fikrinin rahatsızlığını yaşadığı bir dönemde, Almanya’dan heykel bölümüne gelen Prof. Rudolf Belling’le Hüseyin Anka’nın heykel eğitiminde yeni bir dönem başlamıştır. Heykel sanatının içine tam anlamıyla girişini ve bilinçlenmesindeki temel yaklaşımı Belling’e bağlamaktadır. Tekniği güçlü, malzemeye son derece hâkim bir sanatçı olan Hüseyin Anka, Antik ve Klasik Yunan heykellerinden etkilenen stiliyle figüre bağlı bir tavırla çalışmalar gerçekleştirmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk’ü oldukça seven Hüseyin Anka Özkan aynı zamanda ‘Mimar Sinan’ heykelinin de yapıcısıdır. Tek hayali ise ANITKABİR ASLANLI YOLU’ da kendisinin yapmasıdır. ANITKABİR ASLANLI YOL jürisinin içinde kimler yoktu ki? 1937 yılında Almanya’daki Nazi zulmünden kaçarak ülkemize gelen Prof.Dr. Rudolf ’tan tutun da birçok yerli sanatçı ve isim bulunuyordu.

Anıtkabir’in yapımı devam ederken giriş kısmında yer alan ağaçlı yolun dilatasyon gereksinimi sebebiyle bölünmesi gerekti. Ancak yolun her iki tarafında toplam 24 adet olan dilatasyon çıkıntıları estetik görünmüyordu. Anıtkabir’in mimarlarından Prof. Dr. Emin Onat’ın yardımcısı Nezih Erdem, bu çıkıntıları gizlemek için üzerlerine aslan heykelleri konulmasını önerdi. Bu öneri, komisyon tarafından da kabul edilince çalışmalara başlandı. Komisyon, heykellerin yapılacağı üsluba karışmayacağını ancak aslanların, gücü ve barışı temsil eden ‘yatık’ durumda olmalarını istedi.

Anıtkabir aslanlı yolda ki ‘Aslanlar’ ile ‘Maraş aslanının’ tek farkı da bu idi. MARAŞ KAPI ASLANI, ayakta, oradaki aslanlar yatık pozisyonda. ‘Yatık’ yapılmasının sebebi ‘barışseverliği’ vurgulaması adına idi. İki heykelin kıyası yapıldığında bir diğer ufacık farkta KULAK kısmında olduğu görülmektedir.

Mimar, yapacağı aslan heykeline ilham aramaktadır. İşte tam o günlerde aklına İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi envanterinde MARAŞ KAPI ASLANI ismiyle kayıtlı Hitit yapımı MARAŞ ASLANI geldi. Aslan, İslahiye Yesemek HİTİT HEYKEL atölyesinde yapılmıştı. İsmini de bulunduğu MARAŞ şehrinden alıyordu. Hüseyin Anka Özkan, Mustafa Kemal Atatürk’ün Hitit tarihine ve uygarlığına özel bir ilgisi olduğunu bildiğinden Maraş aslanının, Anıtkabir’in ruhuna yakışan bir figür olabileceğini düşünmüştü. Bu gerçek Anıtkabir’in resmi internet sitesinde ASLANLI YOL başlığı altında da belirtilmektedir.

ASLANLI YOL

Ziyaretçileri Atatürk'ün yüce huzuruna hazırlamak için yapılmış olan 262 m. uzunluğundaki yolun iki yanında oturmuş pozisyonda 24 aslan heykeli bulunmaktadır. Atatürk'ün Türk ve Anadolu tarihine verdiği önem sebebiyle, Anadolu'da uygarlık kuran Hititlerin sanat üslubu ile yapılan aslan heykelleri kuvvet ve sükuneti temsil etmektedir. Heykeller Hüseyin Özkan'ın eseridir.(http://www.kultur.gov.tr/TR-96392/anitkabir.html)

Anıtkabir’in resmi internet sitesinde yer alan “Atatürk'ün Türk ve Anadolu tarihine verdiği önem sebebiyle, Anadolu'da uygarlık kuran Hititlerin sanat üslubu ile yapılan aslan heykelleri kuvvet ve sükuneti temsil etmektedir.” ifadesindeki “Hititlerin sanat üslubu ile yapılan aslan heykelleri” ifadesi Hitit yapımı olan MARAŞ KAPI ASLANINI kastetmektedir. MARAŞ KAPI ASLANI bu yönüyle dünyada TEK’tir. Bir kopyası BERLİN müzesinde, bir diğer benzeri ise Anıtkabir’dedir.

Ne istiyoruz?

-Kahramanmaraş olarak Anıtkabir ASLANLI YOL’a küçücük bir tabela… Buradaki 24 aslanın esin kaynağının MARAŞ KAPI ASLANI olduğuna dair… Hem şehrimiz, hem de MARAŞ ASLANININ tanıtımı adına… Bu konuyu KAHRAMANMARAŞ KÜLTÜR TARİH TURİZM PLATFORMU olarak önemsiyoruz.

Konuyla alakalı Kahramanmaraş’ın kültür değeri ABDULHAKİM ERENşöyle diyor:Maraş Aslan’ı birçok sanatkarı, düşünürü, tarihçiyi, gezgini etkilemiş ve eserlerine konu olmuştur. Bunlardan en önemlisi Anıtkabir’in giriş yolu, yani Aslanlı Yol’dur. Anıtkabir için açılan yarışmada 173 eser arasından kazanan heykeltraş Hüseyin Anka Özkan olmuştur. Bu yarışma 1952 yılında yapılmış konusu ise ‘’Maraş Aslanı’’ olmuştur. Maraş Aslan’ın gücü temsil ettiğini, ‘’barışı’’temsil içinde yatar vaziyette olması istenmiştir. ‘’Aslan sanatsal özellikleri bakımından gerçek bir Hitit eseriydi. İsmini ise bulunduğu MARAŞ ilinden almaktaydı. ‘’(H.A.Ö) Özkan, Atatürk’ün Hitit tarihine ve uygarlığına özel bir ilgili olduğunu bildiğinden Maraş Aslanı’nın Anıtkabir’in ruhuna uygun bir figür olabileceğini düşünmüştü. Küçük bir değişikle ayakta duran Maraş Aslanı’nın yatmış halde yapacaktı. Öylece de oldu. Ebatları aynı olmamakla birlikte, çok bilinmese de Aslanlı Yol’daki aslanlar Maraş Aslan’ının benzerleridir.

Kahramanmaraş Kültür-Tarih-Turizm Platformu Başkanı Ahmet Kolutek ise; konuyu platform olarak önemsediğini ve şehrimizin tanıtımı için bu konunun oldukça önemli olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: Aslanlı yolun kenarlarında bulunan 12’şerli aslan heykeli, 24 Oğuz boyunu temsil etmektedir, bu yönüyle de Türk milletinin birliğini ve beraberliğinin de simgesidir. Mimari özelliklere ve şekilsel durumuna baktığımızda aslanların HİTİT yani MARAŞ aslanından esinlendiği ortadadır.