Her il kendi özelleri ve özellikleri ile kendini tanıtır ve övünür. Bu durumun yadırganacak bir yanı da yoktur. Kahramanmaraş’ın iki önemli özelliği ayrıcalıklı gözükmektedir. Bunlardan birincisi iklimidir. Ülkemizde egemen olan Akdeniz İklimi, Avrupa Sibirya İklimi ve İran Turan İklimi Kahramanmaraş’ta kesişmekte ya da Kahramanmaraş’ta buluşmaktadır. Bu topraklarda bu nedenle bu üç iklim kuşağında yetişen bitki örtülerinin tümü yetişir. Yazın Çukurova’nın yakıcı sıcağını yaşayan bölgeleri olduğu gibi kışın Sibirya soğuğunu yaşayan bölgeleri de vardır. İkinci ayrıcalıklı özelliği ise Kurtuluş Savaşındaki büyük önemidir. Maraş bölgemizin son işgal edilen buna karşın ilk kurtulan ilidir. Kimi işbirlikçi Ermenilerin dışında Kurtuluş Savaşında haini yoktur, haini çıkmamıştır ya da hain çıkmasına izin verilmemiştir. Maraş kent merkezinde eski adı Alemli olan Sakarya Mahallesi kütüğüne kayıtlıyım. Onun bitişiğindeki Turan Mahallesinde doğmuşum. Liseyi bitirinceye değin de orada yaşadım. Turan Mahallesi Şıh Mahallesi ile Şekerli Mahallesinin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Turan Mahallesi eskiden çok geniş bir kesimi kaplardı. Şimdi bir kısmını Divanlı Mahallesine bir kısmını İsadivanlı Mahallesine bir kısmını Sakarya Mahallesine bir kısmını da Kurtuluş Mahallesine bırakmıştır. Evimiz Şekerli Camisinin hemen üstünde idi. Babamın işyeri de caminin hemen altındaydı. Çok küçük yaşlarda babamın yanında çıraklık etmeye başlamıştım, lise ikinci sınıfı bitirinceye dek de orada çalışmayı sürdürdüm. Babamın arkadaşları namazdan önce bizim dükkanın önünde soluklanır, namazdan sonra da elverdiğince orada şakalaşırlardı. Mahallemizde döneminin ünlü din adamı Hafız Ali Hoca, Şakir Hoca, Hacı Aslanın İbrahim, Çakmak, Deli Çürük gibi çok değişik kişiler yaşardı. Hortum da sık sık uğrardı mahallemize. Bir dönemin defterdarı, bir başkomser, bir veteriner müdürü gibi yöneticilerle de komşuluğumuz oldu. Servetinin ve gücünün sınırsız olduğunu sandığımız ağalar, beyler de vardı mahallemizde. Bu özellik biraz az, biraz çok her mahallede bulunurdu. Yardımlaşma, komşuluk gibi ilişkiler çok gelişmişti ama sakatlarla, düşkünlerle alay etmekte de sınır yoktu. Televizyonun ve radyonun olmadığı, ulusal gazetelerin iki gün gecikmeyle elimize geçtiği o günlerin büyük masalcısı Köroğlucu Ökkeş de mahallemizde yaşamaktaydı. Anılarımda yeşeren ilk yıl 1957’dir. 1955 sayımına göre ülkemizin nüfusu 24 milyon, Maraş ilininki ise 336 bin. Kent merkezinin nüfusu 43 bin dolayında. İlçe merkezlerinin nüfusu ise; Afşin 6 bin 17, Andırın bin 936, Elbistan 8 496, Göksun 3 bin 399, Pazarcık 4 bin 153 idi. Türkoğlu ilçemiz ise o günlerde yalnızca bir bucak merkezi idi. Ekinözü ilçemiz o günlerde bir kasaba bile değil, Cela adıyla yalnızca bir köydü. Nurhak ilçemiz de o yıllarda yalnızca koca bir köy idi. 2014 yılının Nisan ayına girerken merkez ilçe Dulkadiroğlu ve Onikişubat adında iki ilçeye bölünmüştü. Kahramanmaraş Büyükşehir yapılmış, belediye kapsama alanlarına köyler de katılmıştı. Merkezde Pazarcık ile Dulkadiroğlu arasında Aksu Çayı sınır sayılmış ve bu nedenle Pazarcık’tan 9 köy Dulkadiroğlu ilçesine aktarılmıştı. 2014 Nisanında nüfus dağılımı ise Dulkadiroğlu merkez 170 bin, toplamda 217 bin, Onikişubat merkez 270 bin, toplamda 360 bin, Afşin merkez 44 bin, toplamda 83 bin, Andırın merkez 8 bin, toplamda 36 bin, Çağlayancerit merkez 13 bin, toplamda 26 bin, Ekinözü merkez 5 bin 500, toplamda 14 bin, Elbistan merkez 96 bin, toplamda 145 bin, Göksun merkez 22 bin, toplamda 54 bin, Nurhak merkez 6 bin, toplamda 14 bin, Pazarcık merkez 30 bin, toplamda 72 bin, Türkoğlu merkez 15 bin 500, toplamda 34 bindir. İşte tam da bu sırada ülkemizde bir milyon Suriyeli sığınmacının bulunduğu bildirilmektedir. Bu sayının onda biri olan yüz bin sığınmacının Kahramanmaraş’ta olduğu söylenmektedir. Bu sığınmacıların çoğunluğu merkezde barınmaktadır. Bunların çoğunluğu, belki tamamı artık Kahramanmaraşlı sayılmaktadır. Bugünden yarına bu sığınmacıların ülkelerine döneceklerini düşünmek pek doğru olmayacaktır. (DEVAM EDECEK)