Mübarek topraklara gidenler, Medine’nin çok huzurlu verahat, Mekke’nin ise telaşlı, koşuşturmalı bir şehir olduğunu söylerler.
Rabbim nasip etti, bu yarıyıl tatilinde de kutlu yolculukyaptık. Nedense bilmiyorum, içimde biraz korku, biraz sevinçle düştük KabeYollarına…
Ön hazırlık çok önemli bu yolculuk da, oda arkadaşlığıbir o kadar önemli. Daha önce gitmiştim ama bu defa da yine ilk defagidiyormuşcasına bol kitap okudum. Alimlerin, Allah dostlarının hacseyahatlerinden notları okudum Kısacasıiyi hazırlanmıştım. Yol arkadaşlarımız ise eski umreci dostlardan oluştu.Neyse,eş, dost ve akrama ile helalleştik, günahlarımıza ağlaya ağlaya düştükMedine yollarına…
Kahramanmaraş’tan Güzelbulut Turizm organizasyonundadirekt Medine’ye uçtuk.
Gece yarısı Ravza’ya ulaştık, kılavuz hocamız ilk defagelenlere Efendimizi(sav) nasıl ziyaret etmeleri gerektiğini uzun uzun anlattı.
Dediğim gibi başımız önümüzde, utanarak Güller’inEfendisinin ancak biliyordum ki, ‘Başka kapımız da yok varacak, ağlayacak,sızlayacak, diz çöküp yalvaracak.”
İki rekat mescidnamazını kıldık, şükür namazı ardından huzura çıkacağız.
Başım önde, yıllar önce Ahmet Çelik hocamdan gördüğümşekilde, huzuruna yaklaştım. Sonra Mestan’ın hikayesi gözlerimin önünden geçti.
MESTAN KADAR OLAMADIM
Mestan kim mi? Anlatayım, bende internetten bir imamefendiden dinledim. Mestan bir köyün delisidir, adamda herşey var. Köyükötülüğü ile dize getirirmiş, alkol de alırmış. Neyse geçelim o tarafını…
Bir gün, rüyasında Mestan, Efendimizi(sav) görür. Buyururlarki; “ Mestan bu ettiklerin yetti artık, yanıma gel, seni bekliyorum!”
Mestan’ın yüreğine Medine aşkı düşmüştür. Muhtarı veköylüleri sıkıştırır, toplar zoraki parayı, beni Efendime götürür der ve muhtariki ineğini satar, düşerler yollara.
Mestan, Medine’ye vardığında, Efendimiz’in kabrine varır:“ İşte çağırdın geldim, alemlerin sultanı, emret! Der.
Askerler bunu zorla çıkartmak isterler Ravza’dan, Mestançıkmaz orada aç susus üç gün yatar ve üç gün sonra, Resurullah ve Allah aşkıylayanıp tutuşurken, can verir oracaktı.
İşte bu hikayeden sonra, “ Bir Mestan kadar olamadım!”diyerek bizde yaklaştık Güllerin Efendisine…
Selat ve selamları ilettik.
Sonra Hz Ebubekir’e ardından Hz. Ömer’e selam verdiktensonra, okuduğumuzu Hatimleri, topluca bağışladık tüm sahabe efendilerimize,annelerimize, şehitlerimize….
AYRILMAK ÇOK ZOR!
Medine’de üç gün kaldık, ayrılma vakti geldi, ayağımızıgitmiyordu ancak gitmek zorundaydık. Sabaha kadar orada kalmıştık. YeşilKubbenin altında; “ Dağlar taşlar, yollar aştık. Susuz çöllerde dolaştık. Sanageldik Ya Muhammet(sav), Sensin alemlere rahmet” ilahilerini söyleyerek bindikotobüslerimize.
Otelde ihranları giymiştik.
Zul Huleyfe Caminde ikram namazlarımızı kıldık, umreniyetimizi yaptık, tam hareket edecektik ki, bir umrecimiz kayıp.
Bir saatten fazla onu aradık, tam 9 kişi bir cami etrafında dolaştık, bulamadık.Kaygılandık. Şahsen anlamıştım, bu ilk imtihanımızdı.
Çünkü sabrımızı deneycekti Rabbimiz, denedide, sonundabulduk. Meğer diğer otobüse yanlışlıkla binmiş.
Neyse, Hacı hocamız, Kuran okudu, ben ilahi.
Sonra Mekke yollarına düştük.
Efendimizden ayrılmak çok zor! Ancak ayrılmakzorundaydık, son kez, Mescid-i Nebi’ye selam verdik…
Kalın sağlıcakla.