Çok önemli günlerden geçiyoruz. Akıllı olmak,usuletle ve suhuletle davranmak gereken günlerden geçiyoruz. Bir yanda uluslararası güçlerin taşeronu haline gelmiş, farklı isimlerde olsa da hedefleriyalnız Türkiye olan terör örgütleri. Diğer yanda ise son altmış yıldır dost vemüteffik hatta stratejik ortak diye avuttukları ülkemize artık düşmanlıklarınıgizleme gereği duymayan devlet görüntüsündeki haçlı zihniyeti.  Utanmadan sıkılmadan pisliklerini ortayadökmeye devam ediyorlar. Şu artık iyice belli oldu ki, muasır medeniyet diyerekyüz yıla yakın oyaladıkları, peşinden sürükledikleri şeylerin tamamı, kendisömürü düzenlerinin engellenmeden devamından başka bir şey değilmiş. Yerigelmişken “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” diyen rahmetli MehmetAkif’i unutmamak gerekiyor. Muasır medeniyet diye peşine takıldıklarımızınbugün geldiği nokta bir yana , Rahmetli Mehmet Akif’e bu memleketi dar edenzihniyetin acaba birazcık utanma duygusu ile yüzleri kızarıyormudur?

Aslında bize kimsenin, hele hele Avrupa veAmerikanın medeniyet telkinine ihtiyacuımız yok. Kadim bir medeniyet mirasınınsahibi olan milletimizin yapması gereken sadece özüne dönmektir.

  Yüz yılayakın başımızı önümüze eğdik, uslu çocuk olduk, “bana değmeyen bin yaşasın,böyle gelmiş böyle gider, gelen ağam, giden paşam” dedik ya da  dedirdiler. Ancak herkesin bir hesabı varsaRabbmin de bir hesabı vardır sözünden hareketle Türkiye de böyle gelmiş böylegidemez, bana şu anda değmeyen yılan bir süre sonra değebilir diyen, ağa dabenim paşa da benim diyen, dünya beşten büyüktür diye mazlum milletlerinyüreğine su serpen bir irade ortaya çıkınca ne dostluk kaldı ne müttefiklik. Dünsadece terör örgütlerine el altından ufak tefek silah ve lojistik destek verenAvrupa ve Amerika  artık gizlenmeye,yalanlamaya bile gerek duymadan ülkemizde terör faaliyeti yürüten, devleti elegeçirmeye çalışan, bu konuda her türlü işbirliği içerisinde olan örgütlerle birdevlete yakışmayacak şekilde aleni bir birliktelik içindeler.

Bundan tam doksan sekiz ıl önce şu an yaşadığımız butopraklar yerli işbirlikçilerinin de gayretleri ile önce İngilizler daha sonraise Fransızlar tarafından işgal edilmişti. Önce Maraş’dan,daha sonra daAnadolu’dan kovaladık , ancak biz  onlarıkapıdan kovduk onlar bacadan tekrar girdiler. Biz gittiler, bağımsız olduk,hürriyete kavuştuk sandık ama onlar aramızdan hiçbir yere gitmediler. İçimizdeasalak gibi yaşamaa devam ettiler. Yaşamak için gıdaya ihtiyaçları vardı,onlarda kanımızı emerek hayatlarını sürdürdüler. Nice tezgahlar kurdular, Rusyatehdidni bahane edip Nato’ya alalım ancak şu Kore’ye bir alay asker gönderin,böylece tüm dünya Türk askerinin ne kadar kahram an olduğunu görsün diye gazagetirdiler.

1960,1971,1980 de olmak üzere sivil otoriteye üçdefa müdahele ettiler. 28 şubat  postmodern darbesi ve 7 nisan bildirisi ile biz buradaız demeye getirdiler. Yetmedigezi’yi tertiplediler. Baktılar bu iş böyle olmayacak millet kendi kaderinesahip çıkıyır, bu işi kökten halledelim diye 15 temmuz kalkışmasını organizeettiler. Aslında bilmeden bize iyilik ettiler. İçimizdeki küllenen kahramanlıkduygusunu depreştirdiler. Kendimize geldik. Ne demişti atam Kültiğin”Ey Türk titre ve kendine dön”. Çok pişmanolmuşlardır ama iş işten geçti. Gayri işleri daha da zorlaştı.

Millet uyandı, yakında ümmet’te uyanacak inşallah.

Görüşünceye kadar Allah’a emanet olun.