Bir okuyucum, iki gündür ele aldığım konudan yola çıkarak okuduğu bir makaleden şu satırları paylaşmış: “Modern eğitim sistemlerinin en önemli kusuru, bütün insanları karakter, mizaç, kapasite, tercih, beğeni, yöneliş olarak birbirinin aynısı görmesi ve herkese aynı zaman diliminde, aynı şartlarda, aynı müfredatı uygulamasıdır. Oysa bütün insanlar aynı maddî malzemeden teşekkül de etmiş olsalar, her bir insan, biyolojik olarak DNA’sından saç kıllarına ve parmak uçlarına kadar, ayrıca karakter, mizaç, kapasite, tercih, beğeni, yöneliş bakımından apayrı bir âlemdir ve kapasite açısından insanlar arasında serâdan süreyyaya kadar mertebeler vardır. Fakat insanları aynı tornadan çıkmış keresteler gibi birbirinin aynısı görüp, aynı müfredata tâbi tutmak, bazılarına taşıyamayacakları yükü yüklemek, bazılarının ise kapasitelerini öldürmek, dondurmak ve bu kapasitelerin aktif kabiliyet haline gelmesine mâni olmak demektir. Bundan dolayı, okullarda bazı öğrenciler olur ki, çok yaramazdır. Oysa bu öğrencilerin çoğunu yaramazlığa iten, kapasitelerinin tatmin olmamasıdır; tatmin olmayan kapasiteler, öğrenciyi yaramazlığa ve başka şeylerle meşguliyete sevk etmektedir…”
Bu dostumuzun haklı tarafları da var, bana göre eksik kalan kısmıda; çünkü çocukların yaramazlıklarını sadece kapasite tatmin olmaması şeklinde açıklayamayız. Bu konuyu da bir başka makelemde ele almak isterim.
EĞİTİM SİSTEMLERİ HERYERDE TARTIŞILIYOR
Dünyadaki bütün ülkelerde eğitim sistemleri tartışılır ve en iyi sistemi yakalamak içinde eğitimciler bir araya gelir, çözümler ortaya koyarlar. Çünkü çağ değiştikçe, yeni sistem arayışları da kendiliğinden gelir…
Evet, insan nasıl eğitilmelidir? İnsan eğitiminde neleri eksik bırakıyoruz? İnsan kalitemiz niye istenilen seviyede değil? Bu ve benzeri sorular sürekli zihinleri meşgul etmektedir. Bu durumda insanlar tek gerçek şeklinde sunulan çeşitli fikirleri sorgulama ihtiyacı hissederler. Bugün modern eğitim dedikleri, pozitivizm düşüncesini sizlere aktarmak istiyorum.
Bilindiği gibi bilimcilik ve deneycilik gibi fikir akımlarına temel teşkil eden pozitivizm sadece beş duyuya hitap eden, fiziksel, maddî dünyanın gerçeklerini “tek gerçek” kabul eden bir dünya görüşüdür. Dinî kavramları, teolojiyi ve metafiziği reddeder. İçinde kalp ve ruh eğitimi, yani ahlak yoktur. Olmayınca da toplumsal sorunlara çözüm ortaya koyamaz.
Bizlerde acizane diyoruz ki; “Kimsenin olmadığı yerde beni Allah görür diyen nesiller yetiştireceğiz”
Hemen akla şu soru geliyor, kardeşim batılı ülkelerde insanlar, ‘Beni Allah görüyor” şeklinde mi yetiştiriliyor? Bak onlar şöyle kalkınmış, böyle kalkınmış diye düşünenler olduğunu hissediyorum.
Affedersiniz yıllarca bize batıyı medeniyet toplumu diye yutturdular. Hani insan hakları, özgür düşünce v.s. Bakınız sınırları nasıl da kapattılar! Evet onlar bilgi toplumu, okullarında toplumsal sorumluluklar öğretiliyor ve bize görü gelişmiş durumdalar, fakar onlarda tek kanatlı kuş yetiştiriyorlar!
GELECEK ASIR MÜSLÜMAN ASRI OLACAK
Milletlerde tıpkı insanlar gibi doğar, büyür ve ölür. İbni Haldun, eserlerinde bu konuya geniş yer verir. Milletlerin yıkılışı da dirilişi de insan unsurludur. Hangi millet ya da medeniyet insanı merkezine alırsa, o toplum dirilir.
Evet bu tespitten sonra şimdi gelelim saadete… Eğitim sistemimiz içinde müfredat, yani öğretiler çok önemlidir. Artık insanların farklı olduğunu, farklı zeka gurubundaki çocuklara ayrı ayrı müfredat uygulamamız gerekiyor.
Ayrıca, müfredat düzenlenirken yaşadığımız ve muhtemelen yaşayacağımız sorunların da asgariye indirilmesi için sosyal hadiselere de çözüm bulunması gerekiyor.
Trafik terörünü hala çözemedik, boşanmalar bu ülkenin en büyük meselelerinden biri, aldatma ve aldatılma aileyi temelden sarsıyor. Çocuklar bu olaylar karşısında evlenmek istemiyor, evlenenlerde çocuk sahibi olmaktan kaçıyor. Bütün bu sorunların temelinde inanın fiziksel, maddî dünyanın gerçeklerini “tek gerçek” kabul eden maddeci, sevgiden uzak eğitim sistemi vardır. Derhal sevgi eğitimine geçmeli, her çocuğu kendi istidadı doğrultusunda eğitmeliyiz. Daha da önemlisi, eğitim öğretimin önüne geçmelidir.