Modernizm ve çağdaş düşünce söylemini dillendiren Batı; İslamcoğrafyası üzerinde bölme, parçalama, zulüm, sömürü, ahlaksal/kültürel erozyonfaaliyetlerine hız kesmeden devam etmektedir.

 

Dünkü yazımda, ABD ve Batının gözümüzde büyüttüğümüz devşirketlerini elinde tutan siyonizmin fitne ve fesat çıkarttığını. KuzeyIrak’da, Suriye’de ve Türkiye üzerinde yapılan operasyonlarında parababalarının ya da üst aklın olduğunu yazmıştım.

İlginç sorular da aldım bu konuda. İnanmayanlar, hayalgördüğümü ya da algı operasyonu yaptığımı düşünenler de olduğunu gördüm. Neyazık!

Oysa Müslümanlar uyanık olmalı, yani basiretli.Hadiselere Kur’an gözlüğünden bakan bir müslüman yanılmaz…

Tabi önce şu batıyı anlamak lazım. İsterseniz önceAlmanya’nın üstlendiği rolü bir gözden geçirin, ne dersiniz. Hadi başlayalımöyleyse; “Vicdan ve ahlâktan yoksun bir toplumsal yapıyı ve kültürü İslamülkelerine “kurtuluşun reçetesi” olarak sunan Batı; kendi çıkarlarından başkabir hak ve hukuk tanımamaktadır. Bunun en çarpıcı göstergesi Kuzey Afrika’danArakan’a birçok İslam ülkesinde sömürü, acı, ölüm, gözyaşı ve sefalet devamederken, Batının gözleri kör kulakları sağır bir şekilde üç maymunuoynamasıdır. Bu mengeneden kurtulmanın yolu kendi medeniyetimize ve huzuriklimine tekrar dönüştür. Ümitsizlik kader değildir. Teslimiyetçi ve taklitçizihniyete dur diyeceğiz. Ve yeniden ilimle, irfanla ayağa kalkacağız. İnanırmısınız? Bu bir hayal, ütopya değil stratejik hedeftir. Kadim geçmişimiz bununörnekleri ile doludur.   Batı’ya açılanpenceremizi kapatmadan bunu yapacağız. Düşmanca bir rol üstlenmeyeceğiz. Sadecehayallerimizin çalınmasına ve ipotek altına alınmasına karşı olacağız. İslamcoğrafyasının zenginlik kaynaklarının Batı’ya aktarıldığının bilinciylesilkeleneceğiz acı ve gözyaşlarının girdabında boğulmaya hayır diyeceğiz.“Aldırma boş ver bu dünya böyle gelmiş böyle gider” teslimiyetçiliğine karşıçıkacağız. Geri kalmışlığımızın sebebi İslami değerlerimiz ve inançlarımızdeğil, ipotek altına alınan zihin dünyamızdır. Batı “çıkarına uygun hareketediyorsanız” sırtınızı sıvazlıyor. Yoksa düşmansınız, teröristsiniz. Batı kendiyaptıklarını yapmamızı değil kendi söylediklerini yapmamızı istiyor. Güçlüolmadığımız sürece bu acımasız zehirle pişmiş aşı yemeye devam edeceğiz. Ya dakendimiz olacağız, inanacağız, çalışacağız, değerlerimizle taçlanacağız,tarihsel çizgimizle kendimizi geliştirerek geleceği inşa edeceğiz….” 

ÖZÜMÜZE YAKLAŞMAK

Özümüze dönmek demiyorum, yaklaşsak yeter.  “Bizler, ilk emri 'ikra' yani ‘oku’ olan,beşikten mezara kadar ilim öğrenmeyi tavsiye eden bir dinin mensuplarıyız.İslam medeniyeti, özünde bir ilim ve irfan medeniyetidir. Müslümanların dünyasiyasetine yön verdikleri dönem aynı zamanda bilginin, ilmin, yeniliğin merkezioldukları dönemdir. Ne zaman kiMüslümanların hayatında okuma, ilim tahsil etme, araştırma, sorma, sorgulamaikinci plana düşmüştür işte o zaman gerileme ve çöküş de başlamıştır. Bugünİslam dünyasındaki nüfusun yüzde 55’i okuma yazma dahi bilmiyor. OECDülkelerinde milli gelirden eğitime ayrılan payın ortalaması yüzde 5,2 iken buoran İslam dünyasında yüzde 1’i dahi bulmuyor. En başarılı çocuklarımızı, enparlak beyinlerimizi Batılı kurumlara ve ülkelere kaptırıyoruz. Günümüzün enönemli güç kaynağı olan enformasyon ve bilgi teknolojileri konusunda üretendeğil tüketen konumundayız. Bu durum bizi milli güvenliğimiz başta olmak üzerebirçok açıdan kırılgan hale getiriyor. Altını çizerek ifade etmek isterim kidün olduğu gibi bugün de güçlü ülke olmak, bilgiyi üretmekten ve bilgiyi en iyişekilde işleyebilmekten geçiyor.”

Evet Sayın Cumhurbaşkanımız böyle diyordu. Okumuyoruz,okuyanlar, okumayanlara üstün olur. Evet, bilenlerle bilmeyenler bir olmuyor.Biz Türkler kadim bir medeniyetler kurduk, şimdi özümüze yaklaşıp, tekrardirilişin imzasını atmalıyız.