Müjdeler olsun… Bir yeni kitap daha çıktı. Editörlük vazifesini üstlendiğim Lütfi Bilir’in ‘Nilüferler Sessiz Büyür’ kitabı ulusal yayınevlerinden AKİS KİTAP farkıyla çıktı.

Lütfi Bilir’in şiirlerine şöyle bir baktığımızda karşımıza çıkacak olan NAİF BİR SÖYLEYİŞ… Şiirin poetik köklerine indikçe yepyeni bir ufuk ve söyleyiş tavrıyla karşılaştım. Kitabın ismi bile sahibinin nezaketini gösteriyordu adeta. Nilüferleri ‘sessizce büyüten…’ adeta onları dahi rahatsız etmek istemeyen duygu ve nezaket yüklü bir şairdi Lütfi Bilir.

1980 kuşak şiiri ‘kardeş’ olmayı değil adeta ‘düşman’ olmayı isteyen şiirdi. 80 sonrası şiirin bu özelliğinden kopmuştu Lütfi Bilir. Sadece sanat kaygısı içinde, ‘sanatın düzlemsel gerçeğinden’ kopmayan, kaybedilen etkileşimleri modern insana tekrar hatırlatıcı bir içsel ses. Hüznünü sessizlikle depreştiriyordu. Ölümü düşünüyordu mor ötesi salkım ağaçlarının altında. Maviyi gökyüzüyle demleyen şair, yeşili sonbahar ile demlemekteydi. Sözcüklerin gücüne inanıyordu, kelimelerle veriyordu savaşını. İstiyordu ki; “Yosun gözlerinde deresin çiçeklerin en solmazını…’ Unutulmak istemiyordu şair, ‘Unutulmak özdeş ölümle…’ diyordu. Loş penceresinin konukları vardı. Bu konuklardı hüzünler… Bir kendisi kalmıştı, orta yerde ağlamaklı…

Çılgın şiirindeki giriş cümleleri beni çoktan sarstı: “Küf kokulu mahzenlerinde / Ortaçağ şatolarının / eli ayağı prangalanmış aklın… /

En başından beri şiiri bir varoluş edimi olarak görüyor şair. Şiirle sahici bir dünya kurmak istiyor, rasyonalizmin soğukluğunu aşk ve sanatla eritiyor, kelimelere yediriyor en girift bilmecenin cevabını. Anlamı anlamsızlıkla değil bizzat cümle imlemiyle kuruyor. Dile düşmanlığı yok, bizzat dilin kudretini hissettiriyor. Gösterişsiz bir üslup diyalektiği var Sayın Lütfi Bilir’in. Nesneler fetişist bir manipüle durumlarından uzak, doğal seleksiyonla ilerliyor. Şiirin majör yapısı içsel seslenişlerle sağlanıyor. Lütfi Bilir’in şiirindeki istikrar, şairin görünmeyen dünyasındaki kuralsızlığı bizlere hatırlatıyor. Evet evet yanlış okumadınız; kuralsız şairler istikrarlı şiirler yazıyor.

Bireysel yaşantının ekseninden beslenen Lütfi Bilir’i şair Yalçın Yücel şöyle anlatıyor: “Lütfi Bilir, yaşamıyla örtüşen nice çağrışımları tek tek dizelere dönüştürmüş, bu dizelerde zaman oluyor doğanın çekilerini yükleniyor, zaman oluyor aşkın yaşattığı hüzünleri soluyor. Sevgiye uzanan yüreğiyse yeşeriyor durmadan. Bilir, şiirin sıcaklığına sevdalanmış bir şair. Aynı zamanda özlemlerin peşini bırakmaksızın koşturuyor sözcüklerini. Şiirin dokusuna yakın bir duygusallığı da var. Yapısını örerken duyarlı çizgisini de koyuyor ortaya. İçinde yatan o büyük insanlıkla, hepimizden bir parça koymuş şiirine…’

Şiir gibi insan Yalçın Yücel. Harika cümle ve tespitleri Lütfi Bilir’i anlatmaya değer.

‘NÜLÜFERLER SESSİZ BÜYÜR’ tekrardan hayırlı olsun…