Bayramlarla ilgili klasik kelimeleri her bayramdan önce ve sonra hep bir ağızdan duyuyoruz.
Bu bayramda da aynı kelimeler kulağıma yabancı gelmiyor artık.
“NEREDE O ESKİ BAYRAMLAR…?”
Eski bayramlara derin özlem duyulmasında insanın olgunluk ve yaşlılık çağlarında zamanın daha hızlıakıp geçtiğialgısı daetkilidir. Zaman çocukluk ve gençlik yıllarında zaman uzadıkçauzar; âdeta zaman içerisinde zaman doğar. Bununsebebi, yaşanan her tecrübenin tıpkı bir sürpriz gibi heyecan verici ve yeni olması, dış dünyadaki hemen her şeyin algı kadrajına ilk defa girmesinden dolayı zihnin harıl, harıl çalışıp sürekli kodlama yapmasıdır. Fakat yaş ilerledikçe hayat tekrarlanmaya başlar. Dış çevrelerdeki hemen her şey defalarca algı tekrarına konulduğu için, zihinsel faaliyet yavaşlar.
Ramazan ve diğer bayramlar da her hangi bir değişiklik olmadığına göre hayat tarzımız ve yaşam algımız değişmişolmalıdır. Nerede eski bayramlar? Nostaljisiyle şimdiki bayramların tatsız, tuzsuz olduğunu hükmetmek yerine hayat tarzımızda bir çarpıklık olup olmadığını gözdem geçirmemiz lazım. Olgunluk çağlarında sizi sürekli meşgul edecek uzun soluklu bir işiniz veya anlamlı bir projesiniz yoksa hayat hemen her yönüyle bayatlıyor.
Bizleryaş gurupları içerisinde nasıl kieskisi gibi değilsek,değişmişsek bayramlarda ister istemez zaman kavramı içerisinde kendiliğinden değişiyor.
Her yıl 12 Şubat’ta kutladığımız “Kurtuluş” Bayramı da eskigörüntüsünden ve heyecanından çok çok uzaklarda…
Yine de eski yılları hatırladığımızda, halkın ilgi odağının dışında kaldı.
Tabii bayramlara yenilik katmayınca haliyle heyecanı da kendiliğinden gidiyor.
Gelelim Dini bayramlara;
Hısım, akraba ve yakınları ziyaret etmekte artık lüks gibi gelmeye başladı.
Belki de günün koşulları,şartları bayramları bayram olmaktan çıkarttı.
Diğer taraftan Milli ya da Dini bayramlar, çocuklar, gençler ve yaşlılar tarafından nasıl algılanıyor?
Daha doğrusu bayramları bayram olarak mı yoksa tatil olarak mı algılıyoruz?
Bu konuda ne değişti… Ne değişecek?
Dünden bugüne bayram deyince hafızamızda neler kaldı?
Ve onun bir adım ötesine geçtiğimizde de, ileriyıllarda daha nelerin değişeceğini görüp bu günleri arayacak mıyız?
Yoğun tempo içerisinde çalışanlar içinde çok farklı değil.
Bayramdan önce bayramdan sonra değilde,tatilden önce tatilden sonra gibi kavramını kullanıyorlar.
Bunun dışında istisnalar yok mu? Elbette vardır…
Ama nerede o eski bayramlar diye geçmişi özleyenlerinde sayıları giderek azalıyor.
Sosyolojik olarak bu uzaklaşmanın herhâldebirçok nedeni vardır.
Bunun başında kentleşmenin getirdiği bir modernleşme mi yoksa eski heyecanları yaşatacak, hoşgörü ortamının giderek ortadankalkması mı?
Ya da“Sen benim bayramımı kutlamaya gelmedin, bende senin bayramını kutlamaya gelmem” inatlaşması gibi…
Daha çok bütünleşmek için... Bayram,tüm Devlet büyüklerinin kullandıkları mesajlar,hoşgörü, dostluk,birlik,barış vemutluluk dileklerini kapsıyor.
Devlet büyüklerinin ve Siyasi Parti temsilcileri, STK’lar iyi niyet mesajların da tam olarak yerini bulduğunu da söyleyemeyiz.
Amahiç kimseyi suçlamaya gerek yok,bu noktaya, adım adım hep birlikte geldik…
Suriye, Irak ve Filistin (Gazze) de yaşanan kanlı olaylarda bayrama damgasını vurdu.
Bundan sonra ülkemizin bulunduğu koşullar gereği, biz kendi içimizde huzuru, barışı, kardeşliği birlikte yaşamayı sağlamış olsak ta, komşularımızda yaşananlar bizi hiçbir zaman mutlu etmeyecektir.
Artısıyla eksisiyle bayramlar yaşamaya değer.