Yüz yıllık müttefiklerimiz batılılar ve özellikle ABD ile bugünlerde aramız açıldı. Görünen o ki, artık batıya yönümüzü dönmeyeceğiz,
çünkü batılılar bize sırtını döndü. Yarım asırdır AB kapısını bekliyoruz, daha bir yüz yıl daha beklesek o kapı bize açılmayacak. Nedeni belli, biz müslümanız. Zaten bundan sonra batı kapısı açılsada önemi yok,
batı batıyor bu nedenle de çırpınıp duruyorlar… Biraz gerilere gidelim,son 5 yıldır sözde müttefiklerimizle aramız açılmış durumda, bunu şu günlerde daha net olarak görüyoruz. Peki ne oldu da, 15 Temmuz öncesi ve sonrası olayları yaşamak zorunda kaldık? Bu sorunun cevabını verebilmek için, hadiselerin perde arkasını yazıp, sonra sizlere yeni kutup yolculuğumuza götüreceğim. Tabi bu sorunun cevabı global bazda olacak, Hemen şunu belirteyim,
olayların arkasındaki gnostik akıl Büyük İsrail istiyor. Doğal gaz,petrol bahana, yer altı zenginlikleri ise tuzu, biberi.. Bu aşamada sizlere, Osmanlı’nın son dönemini, Cumhuriyetin kuruluşu ile başlayan bir asırlık tarihimizi hatırlatmayacağım, direkt konuya gireceğim.
ABD GÜVENLİK STRATEJİSİ Aslında herşey Mayıs 2010’da Başkan Barack Obamanın başkanlık koltuğuna oturması ve ilk güvenlik strateji belgesini yayımlaması ile başladı. O yılları bir hatırlayalım; “Henüz Arap baharı Orta Doğu’nun önemli ülkelerini tam anlamıyla sarsmamış, Rusya Kırım’ı ilhak etmemiş, ABD’nin Bingazi Büyükelçiliği’ne saldırı düzenlenmemiş, IŞİD bugünkü gücüne kavuşmamış ve ABD askeri Afganistan’dan çekilmemiş idi. Dolayısıyla geçen 5 yıl süresince uluslararası ilişkilerde yaşanan değişimler bu strateji belgesinin güncelliğini yitirmesine neden olmuştur… ABD çıkarlarına yönelik başlıca stratejik tehditler olarak ABD’nin altyapısı ve topraklarında yıkıma neden olabilecek saldırılar; yurtdışındaki Amerikan vatandaşlarına ve müttefik ülkelere karşı saldırılar; küresel ekonomik kriz ve geniş çaplı ekonomik yavaşlama; kitle imha silahlarının yayılması veya kullanılması; bulaşıcı hastalıklar; iklim değişikliği; enerji piyasalarında yaşanacak ciddi sorunlar; zayıf veya başarısız devlet yapılarının neden olduğu ciddi güvenlik sorunları (toplu katliamlar, bölgesel çatışmalar ve sınıraşan organize suçlar) sayılmış.
GÜVENLİK MESELESİ Güvenlik başlıklı bölümde ABD’nin kayıplarını azaltacağı hem de ABD askerlerinin ve kaynaklarının diğer tehditlerle mücadelede kullanılacağı ifade edilmiş. Bu bağlamda başta El Kaide ve IŞİD olmak üzere terörist grupların neden olduğu tehditle kollektif şekilde mücadele edileceğinin altı çizilmiştir. Orta Doğu’da terörist ağların yok edileceği, müttefiklere ve partner ülkelere yönelik saldırılarla mücadele edileceği, enerjinin bu bölgeden dünyaya sorunsuz ulaşımının sağlanacağı ve kitle imha silahlarının yayılmasının ve kullanılmasının engelleneceği belirtilmiştir. . Gerek bölgedeki gerekse dünya çapındaki partner ülkelerle IŞİD’e karşı birlikte kapsamlı bir terörle mücadele stratejisinin ortaya konduğu vurgulanmıştır. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da barış ve istikrarın tesisi için çatışmaların altında yatan nedenlerin hedef alınması gerektiğine işaret edilmiş, dolayısıyla ABD’nin İran ile kapsamlı bir mutabakata varılması ve İran nükleer programı sorununun giderilmesi için çalışmaya devam edeceği belirtilmiştir. İsrail-Filistin anlaşmazlığının ve bölgedeki Şii ve Sünni gruplar arasındaki gerilimin azaltılmasının önemi, daha istikrarlı bir Yemen’in oluşturulması yazılmış. Peki bu raporun Türkiye’ye dönük yanı neler, oraya da geleyim: Belgede en sık kullanılan kelimelerden bir diğeri saldırganlık olup bilhassa Rusya’nın Ukrayna karşısındaki saldırgan tutumuna atıfta bulunulmuştur. Bu da ABD’nin tehdit algısında Rusya’nın yeniden üst sıralara yükseldiğine işaret edilirken, Türkiye ile ilgili olarak ise ilişkilerin dönüştürülmesinden (transformation) belirsiz şekilde söz edilmiştir. Türkiye’nin adının raporun başka bir cümlesinde geçmemesi ABD nezdinde Türkiye’ye verilen önem ve destekle ilgili soru işaretlerine neden olmaktadır…”( ; Yrd. Doç. Dr. Emine AKÇADAĞ ALAGÖZ/18 Şubat 2015 Bu bölümde yazacığım son cümle şu, Rusya- ABD için karşı güçtür. İslam-ı ayrı bir kutup olarak değerlendiriyorlar, dolayısi ile proje sahiplerine göre Rusya Türkiye eliyle durdurulması gerekiyor. Bunun için de adı proje geliştirilmiş ancak şu ana kadar hedeflerine ulaşamadılar. Çünkü Türkiye her istediklerine peki, başüstüne demedi. Bu durum Türkiye-Rusya yakınlaşmasına neden oldu. Bir tespit daha, bölgede güçlü Türkiye istenmiyor. Devam edecek.