Değerli dostlar; Geçen hafta başladığımız Ramazan-İman ve Namaz konusuna kaldığımız yerden devam edelim. -Camide ya da Mescitte İmam’ı görmeden-İmam içeride ise İmam doğrulmadan ayağa kalkmayalım. Sıkı ve düzgün saf rahmet ve bereket vesilesi olarak bildirilmiştir, bu fırsatları kaçırmamak için sık ve düzgün saf olmadan Namaz’a başlamayalım. -Saf’ın başlangıç yeri sağ ya da sol taraf değil, İmam’ın hizasıdır. Bu nedenle saftaki en faziletli yer birinci saf’ın İmamın hizasına gelen kısmıdır. Her saf tamamlandığında ikinci saf yine imamın hizasından başlar. Sık saf için kollarımızın muhakkak birbirine temas etmesi gerekir. Düzgün saf içinde ayak uçlarımızı hizalamalıyız. Saflarımız sık ve düzgün olmazsa şeytanın kalbimize vesvese vereceği Resulullah’tan(s.a.v) nakledilen bir gerçektir. -İmam’ın tekbirinden sonra kalbimizden niyet ederek( dilimizle de kendimiz duyacak şekilde niyet müstehaptır) fazla beklemeden bizde tekbir alıp Namaz’a başlamalıyız. Sübhanekeyi okuyup ondan sonra imam’ı takip etmeliyiz. Kıyamda yani ayakta dururken dimdik bir sütun gibi durmaya, sağa sola hareket etmemeye, ağırlığımızı bir ayağımızın üzerine verir halde olmamalıyız. Gözlerimiz secde edeceğimiz yere bakmalı, rükû için eğildiğimizde ve secdeden kalktığımızda ellerimiz dizlerimiz üzerinde parmaklarımız açık olmalı, secde de ise parmaklarımız kapalı olmalı. Tek başımıza Namaz kılarken rüku’da süsbhane rabbiyel azim, secde de sübhane rabbiyel ala’yı’ en az üç defa söylemeli, cemaat ile kılarken ise ille de üç defa söylemek için cemaatten ayrı hareket etmemeli, çünkü cemaatle kılarken önemli olan imam’ın söylemesi, yani sorumluluk imam’ a aittir. -Rüku için eğildiğimizde sırtımız düz olmalı, doksan derecelik bir açı gibi durmaya çalışmalıyız. Secde’ye asla İmam’dan önce gitmemeli, secde’den asla imam’dan önce kalkmamalıyız.Bu şekilde davrananlarla ilgili olarak Resulullah(s.a.v) “Mahşer günü başları eşek başı şeklinde haşrolacaklardır “ buyurmuştur. Bir diğer önemli husus ise iki secde arasında oturmanın önemi hakkındadır. Bu hususta Resulullh(s.a.v) şöyle buyurmuştur.”Bir kimse iki secde arasında oturmadıkça, belini doğrultup onu sabitlemedikçe Namaz’ı tamam olmaz” : İmam-ı Rabbani Hz. Mektubat-ı 382. mektup -Farz Namaz’dan sonra kılınan son sünnetleri bazıları hızlı bazıları ise yavaş kılmakta, hatta bazılarımız ilave Namaz kılmaktadır. Bu nedenle hızlı kılanların henüz Namazını kılmaya devam edenlere dikkat etmeleri, Namaz kılanların önünden geçmemeye özen göstermeleri gerekmektedir. Bu konu da da Resulullah (s.av.) “
Namaz kılan birisinin önünden geçmektense kırk yıl beklemeyi yeğlerim” diye buyurmuştur. (Buhari’den nakil) Yalnız Namazı yavaş kılan ya da fazladan kılanlarında böyle bir duruma sebep olmamak için Caminin çıkış yerlerinde Namaz’ durmamaları icap etmektedir. Önemli Tembih: Özellikle Cuma Namazı sonrası merkezi Camilerde yoğun kalabalık nedeniyle cemaat cadde ve kaldırımlara taşabilmektedir. Cuma namazının farzı kılındıktan sonra son sünnet veya Zuhru Ahir Namazı kılmak isteyenlerin ya Camiye girmeleri ya da ev ya da işyerlerine giderek bu namazlarını orada kılmaları daha doğrudur, sağımızdan, solumuzdan, önümüzden insanlar geçerken bu namazları kılmak doğru değildir. -Herhangi bir engel durumu yoksa başları kapalı ve sakallı olarak Namaz kılmak çok faziletlidir. -Tadili Erkan’ına riayet edilerek kılınan Namaz’ın önceki günahlara kefaret olduğu bildirilmiştir. Bir diğer hususta Namaz sonrası tesbihat ve tövbe-istiğfar ihmal edilemeyecek kadar değerli olup, namazımızdaki eksiklikleri tamamlama mahiyetindedir. Değerli dostlar; Camiler Müslümanların Rableriyle buluşma mekanlarıdır. Bu mekanların temizliğine özel ihtimam göstermeliyiz. Ahiret yurdu ile ilgili en karlı işlerden birisi de Allahın evlerine gösterilen özen ve ihtimamdır. Camilerimiz temiz olmalı, bu nedenle Camilere temiz kıyafetlerle gitmeye özen göstermeli, Camide abdest almış isek ayağımızı kurulayıp çorabımızı giymeden Camiye girmemeliyiz. Bir diğer dikkate şayan olan husus ise son zamanlarda Camilere gelen genç kızlarımızla ilgili. Genç yaşta bir kızımızın Namaz kılması ne kadar takdire şayan ise, kızlarımızın ellerinde poşetle başları açık kısa kollu ve dar bir pantolonla camiye gelmeleri bir o kadar düşündürücü. Çünkü kızımız mevcut kıyafetinin Namaz için uygun olmadığını biliyor, o nedenle Namaz kılmak için poşetinde ilave kıyafetler taşıyor. Tam bir tenakuz değil mi? Hâlbuki Namaz kıyafeti aslında Müslüman bir kadın için giyilmesi esas olan kıyafettir. Daha fazla söze ne gerek, “Arif olan anlar” Değerli dostlar, iki hafta içinde toparlamaya çalıştığım Ramazan-İman ve Namaz’ la ilgili bazı hususları detaylara girmeden aktarmaya çalıştım. Bu bilgiler ışığında en azından yakınlarımızı uyarmayı Müslüman’ın Müslüman’a karşı bir görevi olarak görelim. Rabbim Ümmeti Muhammed’e sağlık ve afiyet versin. Ramazan’ı Şerifiniz tekrar mübarek olsun. Haftaya görüşünceye kadar Allah’a emanet olun.