Bugüne kadar sevgi üzerine çok şey yazılmış/çizilmiştir. Öyle ya, yaşam sevginin özü aşk ile anlamlı hale geliyor… Kimileri doğayı, kimileri bir karşı cinsi, kimileri para ve makamı sevmiş, kimi insanlar ise doğrudan sevginin kaynağına yönelmiş ve aşık olmuş. Tabi eşleri bir araya getiren de sevgidir. İşte kız istemeye gidiyoruz, gençler birbirini görsün, sonrasında ‘elektrik alırlarsa’ inşallah Allah’ın emri peygamberin rızası için kızı istemeye geliriz diyorsunuz. Ya da gençler bir araya geliyor. Bu durumda eğer kalpte bir titreme olmamış ise, elektrik almadım olmaz diyor; ya da sevdiğini söylüyor kızı istiyoruz. Sonrasında evlilik oluyor, kimisine o elektrik evlilik boyu yeterken, kimisinin pili bitiyor, yani sevgi azalıyor ve evlilik çatırdamaya başlıyor.
Çünkü sevgi kalmayınca, kusurlar görülmeye başlıyor ve bu kusuru görme hastalığı arttıkça da evlilik bitiyor… GÖZÜNDE KÖRMÜŞ Hani bizde bir hikaye anlatılır, adamın biri evlenmiş, gözünün biri de görmezmiş. Neyse, adam çalışıp, çırpınır evine hergün erzak getirirmiş, bir gün getirmediği için, kadını gözünü bakmış, ‘herif sen kör müsün?” diye sormuş. Bu hikayeyi hemen hemen her Maraşlı bilir. Buna benzer olaylar erkek içinde geçerlidir, çünkü kimi erkeklerde evlendikten bir süre sonra eşinde kusur aramaya başlar. Bu hikayede amaç evliliğin madde üzerine kurulmasının yanlışlığı anlatılır ve adam fakirleşince, kimi kadınların kusur aramaya başladığını anlatması açısından da enteresen bir hikayedir. (Böyle yapmayan hanımları tenzih ediyoruz. ) Önceki günde D. Ali Taşçı bu hikayenin farklı versiyonunun okuyucuları ile paylaşmış. Hikaye gözdeki beyaz leke ismini taşıyor. Hikaye şöyle; “Bir âşık vardı. Sevgilisinin gözbebeğinde tırnak ucu kadar bir leke bulunuyordu; ama âşık o lekeyi hiç görmüyordu. Âşığın giderek aşkı azalmaya başlayınca o lekeyi gördü ve sevgilisine sordu:
“ Bu beyaz leke ne zaman ortaya çıktı?” Sevgilisi şu cevabı verdi:
“ Benim gözümde o leke, senin aşkın azaldığı an ortaya çıktı!” KUSUR ARAMAK Yazar bu kıssadan şöyle bir kıssa çıkartmış onu da paylaşayım. “Çok sevdiğimiz, değer verdiğimiz bir insan, gün gelir ona karşı duyduğumuz sevgi azalırsa, onun kusurları orta yere dökülür. Onun o kadar kusurlarını sayıp dökeriz ki günah bohçasına, günah keçisi olup çıkar karşımıza. Bu durum, genelde bizim ona karşı duymuş olduğumuz sevgide bir azalmanın söz konusu olduğunu gösterir. Daha önce hoşumuza giden davranışları, bu sefer gözümüze batar, bize tiksinti verir. Sevgi, noksanlıkları, kusurları, günahları örten bir örtüdür. Bir insanın sevip sevmediğini nerden anlayacağız?
Seven insan ayıp aramaz; arayansa sevmez. Bir insan da kendini Allah’a sevdirirse, yarın mahşer günü Allah da onun günahlarını örter…” Geçtiğim hafta facebook da evlilik üzerine bir resim paylaştım, ilgi gördü. Resimde Efendimiz’in bir hadisi vardı. Alemlerin Efendisi; “
Bir kimse karısına kin beslemesin. Onun bir huyunu beğenmeye bilir, elbette güzel başka huylarını görsün!” Meali böyle,tabi sadece eşimizin değil, ortağımız, çocuklarımız kısaca bütün birlikte olduğumuz insanların kusurlarını örteceğiz. Çünkü kusurları görmeye başladıkça, sevgi azalır. Kusursuz dost arayan ise dostsuz kalır. Sevgisiz bir dünyada ise yaşanmaz.
Kusur ve günahlarının ağırlığının farkında olan bir insan bilgedir ve güvenilirdir. Başkalarının kusur ve ayıplarını hiç çekinmeden ortaya dökenler, sevgiden mahrum, kıskanç ve hafif insanlardır. Hadi kalın sağlıcakla.