Şiddet şiddeti besler! Evde, okulda ve işyerinde egemenliğini sürdüren katı, baskıcı, buyrukçu tutumlar birde buna ekonomik sorunlar eklenince işte size sonuçlar?
Önceki gün Önsen mahallesindeki evinde cinnet geçiren 22 yaşındaki, Burak Özyürek, babasını, annesini, ağabeyini ve küçük kardeşi Talha’yı öldürdükten sonra kendisi de yaşamına son verdi.
Şiddete başvuran eylemci farklı düşüncelerde bile olsa, ”ortak özellikleri, kendi kişisel sorunlarıyla aileden gelen sorunlarının öfkesini, toplumsal alanda kullanmaları ve saldırgan olmalarıdır”.
Hacettepe Üniversitesi çocuk ve ruh sağlığı eski bölüm başkanlarından Prof.Dr.Yavuz Yörükoğlu’nun bir konuşmasında “çocuğun ve gençliğin çevresiyle olan sorunları ve bu sorunların davranış üzerindeki etkisini şu şekilde dile getiriyor: Gerçekten, insanların gençlik hatta yetişkinlik dönemindeki davranışlarında, çocukluğun, ailenin ve okulun olağanüstü etkisi bulunmaktadır. Ülkemizde şiddetin boyutunun her geçen gün artığını görüyoruz. TV Kanallarına bakmanız yeterli olacaktır. Bu Kadın şiddeti ve kadın cinayetlerinin önü alınamıyor, her gün acı yüzlerin şahitliğini yapıyoruz.”
Prof. Yörükoğlu, aslında şiddete yatkın oluşumuzun nedenlerini araştırdığında.” Sonuç olarak, bazı ailelerde ilişkilerdeki yanlışlara, çevre ve okullardaki şartlanmalara işaret etmektedir…
Bizim çocuklarımıza toplum olarak verebileceğimiz, bilgi alt yapımız, açıkçası yetersizdir. Çocuk hayatı seveceği, sevmeyi öğreneceği çağı kapsayan ilköğretim yılları, genellikle, olağanüstü yıllardır.
İlköğretim yılları çocuğu okumaya çevresini, tabiatı sevmeye yöneltmek şöyle dursun, bilakis olabildiğince gerilimli ve yorgun kuşakları ”ortaöğretime” devrediliyor. Orta Öğretim, çocuğun ruhsal ve bedensel gelişimini sınırlayan sayısız etkenlerle doludur. Üniversite çağına ulaştıklarında, bu çocuklarımız, çeşitli doyumsuzlukların, kısılmışlıkların, öfke birikimlerinin ister istemez etkisindedirler.
Bu özellikler, insanlarımızın bir bölümünde hayat boyu sürecek izler bırakırken, çok küçük bir bölümünde ise, şiddet eğilimlerine yatkın nitelikler yaratır. Bu eğitim süreci bir de kimi ailenin yanlış alışkanlıklarının eşliğinde gerçekleşmişse, durum büsbütün ağırlaşmış olabilir.
Sonuç olarak bunların tümünü kapsayan çalışmalarla, yaygın plan ve programlarla sorunlar üzerine eğilmek, orta ve uzun vadede sonuç almanın tek yöntemi görünmektedir”.