İnsan ne ekerse, onu biçer. Bir de meşhur atasözü vardır bilirsiniz, “Rüzgar eken, fırtına biçer”. Diğer yandan, sevgi, merhamet, şefkat, aşk, muhabbet iyilik ekerseniz de iyilik biçersiniz. Bu günlerde aile içi şiddet, kadına şiddet, çocuklara şiddet, eşler arası şiddet … Konu neredeyse terör kadar çok konuşuluyor. Biz biliyoruz ki insan zor bir varlıktır. Onun nefsiyle sorunları vardır, hırslarına, ihanetine, aşırı isteklerine, yani kötü huylarının getirdiği arzularına dayanmak çok zor! Zor ama bunların her birisi bizler için bir imtihan vesilesidir. Biliyorsunuz, Havva annemiz ile Adam babamız arasında geçen cennetten kovulma olayını… Sonra onun çocukları Habil ile Kabil’in hikayesini… Hz. Yusuf’un kardeşleri tarafından kuyuya atılmasını,bu örnekleri çoğaltabilirsiniz. Bu olaylar Kur’an da anlatırken, aslında insan tipleri anlatılır. İnsanın zaaflarının yanında sabır gibi önemli meziyetleri olduğunu. Bütün peygamberlerin dualarında dikkat edin, nefsinden ve şeytandan Allah’a sığınmak vardır. Bütün bunlar bize olaylar karşısında sabır etmek gerektiğini gösterir. Bir dakikalık sabır, bazen büyük olayları önler! ÇOCUĞA ŞİDDET Şimdi herşeyi anlarım da çocuğa şiddeti anlayamamam, çünkü adı üzerinde o çocuktur. Bunu da geçtiğimiz haftalarda yaşadığımız anne ve analık şiddetlerinden sonra yazma gereği hissettim. Yrd. Doç. Dr. Derya Keskinci geçtiğimiz aylarda bu konuda e posta ile benimle bu konudu bir bilgi paylaştı, çocuk suçlu oranında her yıl süregelen artışların geçmişte gördüğü şiddetten kaynaklandığını ve toplumumuzu ciddi bir şekilde tehdit ettiğini belirtirken, bu artışın önlenebilmesi veya minimize edilebilmesi için ailelerle birlikte devlete de önemli görevler düştüğünü vurgulamış. Suç işleyen çocukların büyük bir kısmının aile ortamındaki şiddetten etkilendiğini söyleyen Keskinci, “Günümüz toplumlarında aile içi şiddet özellikle çocuklar üzerinde ciddi etkilere neden oluyor. Ailelerdeki sevgisiz, ilgisiz, nefret ve korku dolu ortamın çocukların şiddetten beslenmesine ve ona göre bir yaşam biçimi benimsemesine yol açıyor. Benimsenen bu hayat tarzı da çocukları suça yönlendiriyor.” Diyor. AİLEYE ÖNEMLİ GÖREVLER DÜŞÜYOR Çocuk suçlu oranındaki artışı tetikleyen bir diğer unsurun kırsal kesimden büyükşehirlere yaşanan göç ve bu yolla ortaya çıkan ekonomik zorluklar olduğunu vurgulayan Keskinci, “Kırsal kesimden kentlere yaşanan göç bir kültür karmaşasını ortaya çıkarıyor. Özellikle bu göçlerden kaynaklanan ekonomik zorluklar aileleri derinden sarsarken, çocukları da kötü arkadaşlıklara yönlendiriyor. Bu kötü arkadaşlıkların sonucu da suça ve madde bağımlılığına kadar gidiyor.” diyerek çocukları suça yönlendiren unsurlara dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yapmış. “Çocukların kendilerini yalnız ve kimsesiz hissetmemesi için onlara sevgiyle yaklaşmak son derece önemli. Çocukların hem aile ortamında, hem de arkadaş ortamında sevgiyi, saygıyı öğrenmesi ve onu aradaki bir bağ olarak düşünmesi gerek. Bunun için ailelere ve öğretmenlere çok önemli görevler düşüyor. Ailelerin çocuklarını şiddet ortamından uzak tutması, anne-babanın çocuğun yanında tartışmaması gerekiyor.” ANNE SABIRLI VE EĞİTİMLİ OLMALI Annenin ayaklarının altına verilen cennetin nedeni çocuklarına karşı gösterdiği sabırdan olsa gerek. Allah en doğrusunu bilir. Yine öğretmenlik mesleğinin peygamberlik mesleği olması da bundandır. Annelerde, öğretmenlerde sabırlı olmak durumundadır. Zaten olmuyorsa bu kutsal görevi yapamazlar. Dedim ya insan zor bir varlık! Her zaman söylerim, insanın eğitim sürecinde Ağrı dağı kadar sabırlı olması gerek. Allah Asır suresinde de asra yemin ederek, sabır etmeyenlerin hüsranda olduğunu belirtir. İbadette sabır başta olmak üzere, inşallah sabırlı olduğumuzda bir çok şeri ortadan kaldırıp, şeytanın ve nefsimizin oyuncağı olmaktan kurtuluruz. Saygı ve selamlar.