Eğitimin en önemli hedeflerinden birisi de sorumluluklarını yerine getirebilen vatandaş yetiştirmektir diye düşünüyorum… Kişi, kendine, ailesine, çevresine ve vatanına karşı dahası inandığı değerler için yapması gerekenleri yapabilmeli… Neden mi, anlatacağım. Pazartesi günü bağa gittiğimde, elektriklerin kesik olduğunu gördüm, derhal ilgili kuruma telefon ettim, öğleye doğru sorun çözüme ulaşmayınca bir defa daha aradım, bu defa karşıma farklı bir görevli çıktı, durumu anlattım, derhal ilgilenceğim dedi. Ancak yine gelen giden olmadı. Ama ısrar karşısında sonunda yapıldı… Sonra Salı sabahı, baktım apartmanın önündeki su patlamış, telefona sarıldım, ilgili ve yetkililere durumu bildirdim. Onlar, yarım saat içinde geldiler, su patlağını bulup arızayı giderdiler. Burada kendimi anlatmak için bu konuya girmedim, diyeceğim şu ki, her vatandaş çevresinde olup bitenlere karşı duyarlı olmalı ve sorumluluklarını yerine getirmeli. Diyelim Halk Otobüsüne bindiniz ve şoför yanlış yaptı, bence hatasına göz yummayıp önce kendisini uyarıp, sonra amirlerine bildirmek gerekiyor. Burada verdiğim örnekleri çoğaltabilirsiniz, derdim insanları şikayet etmek değil, zaten aciz insanlar şikayet, akıllı insanlar çözüm üretirler. Mesele bir yerde bir yanlışlık gördüğünüzde dilsiz şeytan olmamak. Efendimiz bu konuda meşhur hadise vardır, bilirsiniz. “Bir kötülük gördüğünüzde elinizle düzeltin, buna gücünüz yetmiyorsa dilinizle ihtar edin, buna da gücünüz yetmiyorsa kalbinizden buğz edin , ki bu da imanın en zayıf şubesidir."   İSPANYOLU MÜSLÜMAN EDEYİM DEDİM Bundan yıllar önce, Ilıca Kaplıcamıza doktora tezini hazırlamak üzere bir İspanyol gelmişti, yanında çevirmen bir öğrenci, ikisi de çok iyi İngilizce biliyorlar. Özger Dinlenme Tesislerinde birlikte yemek yerken, O’nun Müslüman olması için bir şeyler anlattım, ancak ikna olmadı. Dönüp bana dedi ki; “ Bu anlattıklarını ben kendim yapıyorum(toplumsal kurallara uyma noktasında) neden Müslüman olayım? Diye sordu. Biraz şaşırdım! Tekrar söyledi, inanın bu dediklerinizi ben zaten yapıyorum. İslam doğru yol demekse, biz toplumsal sorumluluklarını yerine getiren insanlarız, bana öyle bir şey söyle ki, Müslüman olayım. Sonra Müslümanların durumu da ortada deyince, şaşkınlığım arttı,  ne diyeyim diye düşünürken. Rabbim dilimi açtı; “ Doğrudur, düzenli bir hayatınız olduğuna, beslenmenize dikkat edişinizden, kitap okumanızdan, nezaketinizden anladım. Ancak yaptığınız güzel davranışlar, Allah(cc) için olduğu zaman anlam taşıyor. Biz öldükten sonra dirileceğimize inanırız v.s v.s uzun uzun anlattım. Araştırayım dedi. Tabi kalplerin sahibi Allah(cc), hidayet ondan, biz ancak tebliğ ederiz, kalp kapısının sahibi açarsa, Müslüman olur. Ancak buradan önemli sonuçlar çıkartabiliriz. Şöyle ki, evet batılı toplumlarda genelde toplumsal sorumlulaklar yerine getiriliyor. Adamlar bilgi toplumu da, bunun için kalkınmışlar, işsizlik v.s dertleri de yok, ancak onlar yaptıklarını sorumlu vatandaş bilinci içinde gerçekleştiriyorlar. Biz Müslümanlar ise hem sorumluluklarımızı yerine getirmeli, hem de bunu Allah için yapmalıyız, işte onlardan farkımız, farklılığımız bu olur. Sonuç Müslüman nemelazım diyemez, derse dilsiz şeytan olur. Bu nedenle okullarımızdan mezun olan yavrularımıza öncelikle sorumluluklarını yerine getirmeyi öğretmeliyiz. Zaten bir insan bu meseleyi kavradığında hem iyi bir evlat, iyi bir eş, iyi bir iş adamı olacaktır. Kalın sağlıcakla.