AB ve ABD ile başta NATO müttefikliğimiz olmak üzere BM, gibi bir çok uluslararası alanda müttefikliğimiz mevcut.
Türkiye ve AB arasında1963 yılında Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ortaklık antlaşması imzalamasıyla başlayan ve 1987 yılında tam üyeliğe başvurmasıyla ivme kazanan süreçtir. AET Bakanlar Konseyi'nin başvuruyu kabul etmesi sonrasında 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara Anlaşması imzalanmıştır. Ankara Anlaşması ortaklık yaratan bir anlaşmadır. Bunu 1970 yılında imzalanan Katma Protokol izlemiştir. 1999 yılında AB üyeleri tarafından aday olarak kabul edildi, sonrasında Türkiye ile bir çok antlaşmalar imzalandı ama kağıt üzerinde kaldı…
Türkiye ve ABD arasında farklı tarihlerde imzalanmış bulunan 55 adet ikili anlaşma, 3 Temmuz 1969'da imzalanan "Ortak Savunma ve İşbirliği Anlaşması" ile tek bir metinde toplandı. ABD’nin dediğini yaparsan, sözünden çıkmazsan senden iyisi yok. ABD ki geçmişte Türkiye haşhaş üretimini sonlandırmadı diye yaptırım yapan bir dikte devlet….Türkiye ABD’nin bir çok haksız savaşlarında, uygulamalarında ABD’ye destek olmuş bir ülke….II.Dünya savaşı son safhasında, Rusyaya karşı, Irak’a saldırısında, I.Körfez savaşında, 11 Eylül saldırısında, Suriyeye girişinde daha bir çok yerde ve zamanda sırf müttefikiz diyerek ABD’ye destek olmuştur. ABD ne yaptı? bir teröriste koskoca Türkiyeyi feda etti…
Ancak bu ülkelerden bazılarının müttefiklik ilkesine ters hareket ettiklerini zaman zaman müşahade etmekteyiz. Oysa müttefiklik sorunlara ortak olmak demek, kader birliği demek, yol arkadaşlığı demek, birbirine yardımcı olmak demek. Uluslararası yapılan antlaşmalar, uluslararası hukuk yok sayılamaz. Ama bazı AB ülkeleri ve ABD Türkiyeye karşı hem dost görünüyor hem de arkasından bir çok işler çeviriyor. Türkiye Güney sınırlarında özellikle Irak, Suriye gibi ülkelerde oluşturulan terör örgütleri tarafından Türkiyenin bütünlüğü, varlığı ve bağımsızlığı hedef alınıyor. Türkiye artık millet olarak bu tür oyunların arkasında gizlenen emperyal ülkeleri çok iyi biliyor. Fransa, Almanya, Yunanistan, İsrail, Hollanda, Belçika, İngiltere daha bir çok ülke Türkiye’yi yıkmak, bölmek için ne entrikalar çevirdiğini çok iyi biliyoruz. Bu terör örgütlerini para karşılığında oluşturan, askeri teçhizat ve eğitim veren kamplarında terörist üretip üretip Türkiyeye saldırtan bu hain iki yüzlü ülkeler değil mi? Türkiye gerek ekonomik açıdan gerekse Milli savunma yönünden askeri güç olarak büyüdükçe AB ve ABD gibi emperyal ülkelerde müthiş bir hazımsızlık oluşturmaktadır. Bu hazımsız ülkelerin başında Fransa, Almanya, Yunanistan, Belçika, Hollanda gibi AB ülkelerin yanı sıra ABD ve İsrail ilk sıralarda yer almaktadır. Hatırlayın Türkiye’nin Güney sınırını adeta gevgire çeviren emperyal ülkeler ve onların piyonları PKK,PYD, YPG ve diğer envai terör örgütleri on yıllardır Türkiye’ye ağır bedeller ödetmişti. Türkiye o dönemde İsrail’den Dron almak istemişti de İsrail Türkiye’ye satmıyoruz diye açıkça düşmanlığını ilan etmişti. Bu gizli düşmanlıklarını gizleyemeyen ülkelerin başında AB ülkelerinden özellikle Fransa, Yunanistan, Almanya, Belçika, Hollanda yer almaktadır. Geçtiğimiz hafta ABD senatosunca Türkiye’ye karşı alınan yaptırım kararıyla Amerika Birleşik Devletleri de Türkiye ye açıkça düşman olduğu ilan etmiştir. Oysa Türkiye hem AB hem de ABD ile NATO üyeliği var. Oysaki Avrupalı dostlar(!) Türkiye AB’nin Orta Doğudan ve Asya’dan gelebilecek her türlü tehlikelere karşı adeta tampon görevi gördüğünü çok iyi biliyorlar. AB liderleri Türkiye'ye karşı izlenecek yol konusunda 20 Ocak 2021’de göreve başlayacak ABD'nin yeni Başkanı Joe Biden ile de istişare ediyorlar. Bu niyetleri şunu gösteriyor, bu Türkiye ile başa çıkamıyoruz hey ABD gel birlikte Türkiye’ye karşı yaptırımlara, Alicengiz oyunlarına birlikte devam edelim demek istiyorlar…
Bir yandan AB ülkeleri diğer taraftan ABD Türkiyeye karşı düşmanca tutumlarını sürdürmeye devam ediyorlar. ABD Türkiye ile F-35 savaş uçaklarının üretiminde ortak görev kararı almıştı. Şimdi bu yapılan antlaşmaları yok saymak ne demek? ABD Başkanı Trump Türkiye'ye yaptırım uygulayacağını açıklamış, bunun ardından önce Adalet Bakanı Abdühlamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun küresel Magnitsky yasası kapsamında ABD'ye girişi yasaklanmış, ardından Trump'ın talimatıyla ABD'nin Türkiye'den ithal ettiği çelik ve alüminyuma uygulanan gümrük vergisi iki katına çıkartılmıştı. Bir devletin bakanlarına yaptırım koymak ne demek? Bu hadsiz davranışlar ancak AB ve ABD’ye yakışır!.......
ABD Hazine Bakanlığından yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB), Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir ve Başkanlık yetkililerinden Mustafa Alper Deniz, Serhat Gençoğlu ve Faruk Yiğit'in yaptırım listesine eklendiği bilgisi paylaşıldı. Başları dara düştü mü Müttefikimiz diyen bu ülkeler çıkarlarını gözetmeyi bir kenara bırakın Türkiye’nin güçlenmesini, Uluslararası arenada söz sahibi olmasına dahi tahammül edemiyorlar… Oysa Türkiye savunma amaçlı füze alımında ilk önce ABD ile ticari görüşme yapmış ancak ABD satışı konusunda hayır demiştir. Bu durumda Türkiye ne yapacak aylarca ABD’nin kapısında mı bekleyecek! veya ABD’ye el ovuşturup karşısında iki büklüm mü duracaktı! Türkiye kendine yakışanı yapmış eyvallah etmemiş paramla sen vermezsen Rusya verir demiştir. Ki neticede böyle olmuş bir durum karşısında ABD yine de Türkiye’yi suçluyor, sen niçin Rusya’dan Füze satın aldın diyor? Aslında ABD’nin bunu demeye hakkı yok!
Bazı AB ülkeleri ve ABD ki Orta Doğuda peydahladığı terör örgütlerine milyarlarca dolar değerinde askeri silah ve ekipmanları ücretsiz verdiğini de Türkiye biliyor…
ABD ve Biden Türkiye düşmanlığını iyice azdıracağa benziyor. Türkiye özellikle ABD’ye karşı çok tedbirli davranmak ve onun yaptığı gibi davranma zorunluluğu var….
ABD’ye göre Türkiye'nin Rusya'dan S-400 sistemlerini alması, "önemli işlem" kategorisinde değerlendiriliyor ve yaptırım öngörülüyor.
CAATSA'nın 235. maddesi, ABD Başkanı'nın "ilgili kişi ve kuruluşlara getireceği" yaptırımları 12 maddede düzenliyor: “1- Yaptırım kapsamına alınan kişi ve kurumlara ihracat ithalat bankası desteğinin kesilmesi, 2- Mal ve teknoloji ihracatı ruhsatı verilmemesi, 3- ABD mali kuruluşlarından kredi tedarik edilmemesi…gibi 12 madde mevcut.”
Yasanın ilgili maddesine göre, Başkan, bu 12 maddeden en az 5'ini seçip uygulamakla yükümlü. Oysa 16 Şubat 2018 tarihinde Türkiye-ABD Dışişleri Bakanlığınca yapılan ortak açıklamaya göre; Türkiye Cumhuriyeti ve ABD, müttefik ve stratejik ortak olarak, birbirlerinin güvenliklerine ve savunmalarına karşılıklı ve tartışmasız bağlılıklarını teyit ederler. Hani bu teyit nerede?
65 yıldır NATO müttefikleri ve stratejik ortak olarak, iki halk, ilişkilerini, paylaştıkları hedeflerin ve çıkarların ilerletilmesi, ayrıca dünya genelinde demokrasi, hukukun üstünlüğü ve bireysel özgürlüklerin teşviki için hayati görmektedir.
Bakın yukardaki metinde ABD ve Türkiye bir antlaşma imzalıyor ama geçerlilik süresine dikkat edin!
ABD, Türkiye’de 15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen hain darbe girişimini kınar ve Türkiye’nin demokratik yollarla seçilmiş hükümetiyle ve Türk halkıyla tam dayanışma içerisinde olduğunu belirtir. Bu açıklama da külliyen yalan! Acaba ABD vatandaşı ülkesinde ayaklanma yapsaydı, sivil itaatsizlik yapsaydı ve o kişiye de Türkiye ABD istediği halde vermeseydi acaba ABD’nin tutumu veya reaksiyonu nasıl olurdu?
Türkiye Cumhuriyeti ve ABD uzun süreli müttefikler olarak, terörizmin her türü ve biçimiyle ortak mücadeleye olan kararlılıklarını teyit ederler. Türkiye ve ABD, DEAŞ, PKK, El Kaide ve diğer tüm terör örgütleri ve bunların uzantılarıyla mücadele konusundaki kararlılıklarını tekrarlarlar. İki taraf, İki ülke halkını doğrudan hedef alan terör tehditlerine karşı meşru müdafaa hakkını tanırlar.
Evet Uluslararası ilişkilerde yapılan antlaşmalarda anlamını yitirirse, karşılıklı güven duygusu kaybolursa sonuç ne olur?