Peki, batının sözde aydınlar yetiştirip içimize sokmasının ve onlara Tasavvufu yani sûfî öğretiyi insanlara kötületmesinde ki amaç nedir ? Maneviyatı bilmeyen zarafetten nezaketten nasibini almamış benlik sahibi kimsenin yardımına koşmayan sadece ve sadece kendine üzülen bir toplum oluşturmak yegâne yapmak istedikleri şeydir. Ayrıca batı kafası ile bile düşünsek metafizik olmadan ilimde ve bilimde ilerlemek mümkün değildir. Albert Einstein “
Benim Gözümden Dünya” adlı kitabında bilimin kaynağının metafizik- maneviyat olduğunu “
Tanrı Bilgisi” olmadan insanoğlunun asla ilerleyemeyeceğini genişçe izah etmektedir. Bütün bunlardan anlaşılan batının karşısında savaşabilecek pozisyonda olmamız istenmemektedir. Lütfen düşünelim! Ön yargılarımızdan arınalım. O şunu demiş bu bunu demişi bırakıp OKUYALIM – ARAŞTIRALIM. Hazret-i Allah’ın bize verdiği aklımızı kullanalım. Kuran-ı Kerimde de sürekli inananlara emredilen, zaten Aklımızı kullanmamız ve düşünmemizdir. Gülün Altındakiler kavramı batı da farklı Doğu Medeniyetinde farklı bir mana içermektedir.
En belirgin farklılık birinin şeytani birinin de rahmani anlayış ile takipçilerini – tilmizlerini ya da çıraklarını hareket ettirmesi ya da yönlendirmesidir. BATI MEDENİYETİNDE GÜLÜN ALTINDAKİLER İncil de ve Hristiyanlıkta en önemli kod haline gelen çiçek Güldür. Tevrat ta ise Gül den Rose olarak ta bahsedilmektedir. Ayrıca yine Tevrat ta Gül çiçeğinden bahsederken Chabazzelet kelimesi kullanılır. Musevilik ve Kabala araştırmacıları Chabazzelet kelimesinin ifade ettiği karşılığın Gül olduğunu söylerler. Hristiyan yorumcular hatta batıda İncil Dedektifliği yapan kişiler Crocus’un da ( Çiğdem Çiçeği ) Gül olduğunu ifade ederler. Gül batı Medeniyetinin şifresidir onların “Cult” sembolü haline gelmiştir. Eski Ahitteki İsaiah Kitabı’nın 35. bölümünde Yahudilerin beklediği kurtarıcıdan bahsederken “ Kıraç topraklar coşacak ve yeşerecek, tıpkı Crocus goncası gibi açacak” denilmektedir. Ayrıca yine bu metinde açılan Gül’ün Karmel Dağı’nın ve Sharon’un görkemini yansıtacağından da söz edilmektedir. Eski Ahit’in başka bir kitabında da “ Sharon’un Gülü” diye bir şarkı vardır. Metin şöyledir
“ Ben Sharon’un bir gülüyüm , vadinin sümbülüyüm” kitapta yer alan “ Sharon’un Gülü” Yahudiler için beklenen kurtarıcıyı simgelerken , aynı kodu kullanan Hristiyan Yorumcular için ise Hazreti İsa’yı veya kendilerince gelmesini bekledikleri Mesihi anlatmaktadır. Hristiyan mezhepleri için de Katoliklikte Gülün Altındakiler anlayışına daha çok iman edilmektedir. Onlara göre Gül’ün altında olanlar beklenen kurtarıcı gelene kadar en başta Papa ve onun hizmetkârları olan kardinallerdir. Aslında bu halka söyledikleri bir YALANDIR. Çünkü Vatikan da tahtta oturan papa ve Kardinaller Gül- Haç Tarikatı veya Tapınak Şövalyeleri isimli cemiyetlerin üyesidirler
. Gerçek ise şudur : Gül – Haç Tarikatının – Tapınak Şövalyelerinin Üstatları ve bu yolda ilerleyenler Gül’ün Altında olanlardır. Gül’ün Altında olanlar sırları ifşa ederlerse gül soldurulur. ( yani o kişi acımasızca katledilir.) Aslında Gül ile simgeledikleri sır ise ŞEYTANİYYETTEN DECCALİYET İMPARATORLUĞUNDAN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİR. Batı Medeniyetinde Gülün Altına alınanlara örnek isimler verecek olursak, Kopernik ( kilise de din adamıdır / Padua Üniversitesinde tıp, Ferrara’da ilahiyat tahsil etti. Bunlar hep Katolik kilisesinin resmi okullarıydı. Kendisi de Fraunberg Katedrali’nde Rahip rütbesiyle dinine hizmet etti.) Galıleo Galıleı (Galile Tanrıya inanıyordu, Katolikti, kilisenin içinde yetişmişti. Papa ve kardinaller dostlarıydı. İki kızını da kiliseye adamış rahibe olmalarını sağlamıştı) Gregor Mendel ( Avusturyalı Bilim İnsanı, Mendel Kanunlarının mucidi olan rahip. Meşhur deneylerini de rahibi olduğu kilisenin bahçesinde yapmıştır. )
(DEVAM EDECEK)