Uzunoluk Hamamı ve hamamın karşısında Kel Hacı’nın kahvesi. Kahvenin önünde iki-üç masa. Çakmakçı Sait, Gaffar Kabuloğlu Osman, Muallim Tâha, Zülfikâr Çavuşoğlu Hasan, Veli Efendi’nin oğlu Hallo kahvenin önünde oturuyor. Kahvenin yan tarafında adı Hacı İmam olan sütçü; dalgın, düşünceli… Süt kazanını “Ya sabır, ya sabır, ya sabır…” diyerek karıştırıyor. Derin nefes alıp veriyor, dudaklarını ısırıyor, dişlerini sıkıyor, kaşlarını çatıp heybetini, celadetini gösteriyor.
(Kahvedekiler aralarında konuşmaya başlar.)
Çakmakçı Sait– Ede duydû? Fransızların şehre gelişiyle ellik gâvuru bir icat çıkarmış. Şehri terk eden, şimdi de Fransızlarla geri gelen Ermeniler, rıza bazarlığıyla Türklere sattıkları malları, elimizden zorla aldılar, deyip geri istiyormuş. Buna, Fransız kumandanını da inandırmışlar.
Zülfikar Çavuşoğlu Hasan– Hee, dün Çarşıbaşı’nda Attar Uzun Kâhya’yı da sıkıştırmışlar. Fransız komutan, şehre habar salmış. Ermenilerin malları geri verilsin, demiş. Halbuki giden Ermeniler, mallarını bazara çıkardı, Müslüman ahali de kendilerine lazım olmadığı halda, günün bahasına, Ermenilere yardım olsun deyi hayvanları, eşyaları, hırdavatı satın aldı.
Gaffar Kabuloğlu Osman– Ermeni döllerinden her şey beklenir. Yakında kapımızdaki eşşeğe de sahap çıkarlar. Bu gâvur enikleri, müslüman ahalinin satın aldığı bu malları, Fransızın zoruyla geri alır göreceksiniz. Para pul da vermezler.
Muallim Tâha– Doğrudur Osman. Daha ötesi de var. İki de Ermeni’den şahit bulup “Ben falan Türk’e borç para ve mal verdim.” diyen Ermeniler, Türklerden haraç alıyormuş. Bu alçaklar, daha da ileri gidip Türklerle evlenen, çoluk çocuk sahibi olan Ermeni kızlarını da tespit etmiş. Türkler bunları zorla kaçırdı, deyip boşandırıyorlarmış. Boşanmayan Ermeni kızlarını zorla ayırıyorlarmış.
Gaffar Kabuloğlu Osman– Yaparlar. Bunlar daha başımıza ne icatlar açar? Ede dün Saraçhane’de düğenciler konuşuyordu. Fransızlar, getirdikleri şarapları asker kıyafeti giydirdikleri Ermenilere içirip mahallelerde nâra attırıyormuş. O da yetmezmiş gibi şarap, ırakı imal eden Ermeni Mekenos, silahlı Ermenilere şarap bedava, dermiş.
Veli Efendizâde Hallo– Hâ ede, bunlara ancak sarhoşluk cesaret verir. Bunlar sarhoş olmasa püsük gibi korkar. İşte ancak sarhoşken kadına kıza sarkıntılık yaparlar.
Çakmakçı Sait– Sütçü emmi, sütümüz de gecikti ha. Bakıyom da çok dalgın duruyosun. Korkma bugünler de geçer.
(Sütçü sütleri getirir. Çakmakçı Sait’e hitaben:)
Sütçü İmam– Ya sabır evlat, ya sabır! Sabır zaferdir evlat.
Çakmakçı Sait– Diline, eline sağlık Sütçü Emmi.
Muallim Tâha– Arkadaşlar, bu taşkınlıklar hayra alamet değil. Ermenilerin kiliseleri açık, şehrin zengini bunlar. Tavuklarına kiş, eşeklerine çüş, diyen yok. Bu dengsizlerin başına bir gelecek var. Bizi sırtımızdan bıçaklayan ellik gâvuru bunlar.
Çakmakçı Sait– Böyle giderse el mi yaman, bey mi yaman, görürler! Biz her böğürtüye ses vermeyiz. Ama bir ayranımız kabarırsa da Ermeni, Fransız dölleri kaçacak yer arar. Onlar silahlarına da güvenmesinler. Dağda belde, sokakta yalnız yakaladıkları Müslümanları dövmeye, öldürmeye benzemez bu. Şeher bir ayağa kalktı mı….
(Derken sahne gerisinden Ermeni askerlerinin küfürleri, bağırtıları duyulur. Kahvedekiler seslere kulak kabartır.Bu arada İmam sütünü sabırla karıştırmaya devam eder.)
Bir Ermeni Asker– İntikam, intikam, bağımsız Ermenistan. Türkler ölecek, Ermeni gülecek, camilere çan takılacak. Yaşasın Fransa!
(Askerlerin, seslerinden sarhoş oldukları belli. Bu ara hamamdan iki kadın bir çocuk çıkar. Kadınlar,gürültüyü duyunca hamamın duluğuna siner. Sahneye giren Ermeni ve Fransız askerler yolunu değiştirip kadınların yanına gelir.)
Askerlerden Biri (Artin)– Burası artık Fransız, Ermeni memleketi. Kadınlar örtüyle dolaşmayacak. Açın peçelerinizi de güzel yüzünüzü bir görelim.
(Derken diğer askerler de kadınlara sarkıntılık eder. Kadınların bağırtısı ve çocuğun ağlaması üzerine, kahvede oturanlar kahveden fırlayıp gelir ve askerleri uzaklaştırmak ister. Bu cedelleşmede Artin silahını çekip rastgele sağa sola ateş eder. Kahveden gelip olaya müdahale eden Çakmakçı Sait, Gaffar Kabuloğlu Osman ağır yaralanır. Yere yığılırlar. Süt satan İmam, bu ara içeriden Karadağ tabancasını alır, hızlıca koşar gelir.)
Sütçü İmam– Ulan namussuzlar, ekmek yediği gaba pisleyen köpekler, Türk’ün namusuna el uzatmak ha…. Alın bakalım!
………………
Sütçü İmam, Kurtuluş Savaşı’nın ilk kurşununu, önce Çakmakçı Sait’i vuran, peçeyi açan Artin’e, daha sonra da kaçan diğer askerlere sıkar. Artin orada ölür. Böylece Milli Mücadelenin ilk kıvılcımı Maraş’ta ateşlenir.
(Perde kapanır.)