Yüce Allah bu âlemde öyle bir denge kurmuştur ki her şey belli bir gaye ve hedefe göre yaratılmıştır. Hiçbir şey boşuna ve yersiz olarak yaratılmamıştır. Her şeyde bir amaç vardır. “Neden yaratıldı, ne lüzum vardı?” diye sorduğumuz pek çok şeyin zamanı gelince ne kadar mühim ve gerekli olduğu anlaşılır. Bazı canlılar, diğer bazı canlıları yemek suretiyle hayatlarını devam ettirirler. Onları bir başkaları yer. Bu böyle devam edip gider. Aslında bu, tabiattaki denge gereği böyledir.

Yıllar önce Avusturalya’da bir çeşit kaktüsten çit yapmak için bu bitkiyi ektiler. Avusturalya’da kaktüs düşmanı bir böcek olmadığından bitki dev adımlarla büyümeye başlar. Tahminen İngiltere büyüklüğünde, çok büyük bir alanı kaplar. Yolu üstüne rastlayan köy ve şehir halkını, yerlerini terk etmeye mecbur eder. Çiftlikleri mahveder. Halk, bu bitkinin yayılmasını önleyecek bir çare aramaya başlar. Böylece Avusturalya, çığ gibi yayılan, önüne geçilmez sessiz bir bitki ordusuyla karşı karşıya gelir..

Buna bir çare bulmak için bütün böcek bilginleri araştırmalara başlarlar. Sonunda yalnız kaktüsle yaşayan bir böcek bulurlar. Bu, hızla çoğalan ve Avusturalya’da düşmanı olmayan bir böcek türüdür. Çok geçmeden böcek, bitkiye üstün gelir. Onu yiye yiye azaltır. Kaktüslerin hızla çoğalmasını önleyerek onların insanlar için tehlikesiz bir konuma gelmesini sağlayan bu böcekler, zamanla çoğalma gücünü kaybetti ve azaldı. O kadar böcekten sadece kaktüsü baskı altında tutmaya yetecek ve onun yayılmasına engel olacak miktarda böcek kalır.

Sıtma hastalığı aşılayan sivrisinek niçin dünyayı kaplamadı? Halbuki atalarımız ya sıtmadan ölürler veya bu hastalığa karşı güç kazanırlardı. Bataklıklarda suyun üzerine konan sivri sineklerden balıklarda yararlanır. Bal arısının iğnesinin ucunda birinde zehir diğer ucunda şifa veren bal vardır.

Anlatılır. Karasineğe bir avcı çok kızar Bir gün avlanırken yorulur, bir suyun başında dinleneyim der. Dinlenirken uyuya kalır. Ama sinekler bunu tatlı uykudan uyandırır. Avcı tekrar kızar. Beni burada da mı buldunuz? pis yaratıklar der. Etrafa bir bakar ki kendisini parçalamak üzere üzerine doğru gelen yırtıcı bir hayvan gelir. Silahını çekip o hayvanı etkisiz hale getirir. Ondan sonrada hayatını kurtaran kara sineğe de teşekkür eder.

İmam-ı Gazali Hazretleri Anlatıyor:

Bir gün,

buğday tarlalarından geçerken aklıma takıldı;

Ey Rabbim!

Bu buğdayları yiyelim diye yarattın da, acaba üstlerindeki kılçıklarını neden yarattın?

Sonra bir anda sürülerce kuşlar yeşil olgun buğdayları yemeye geldiler fakat buğdayların üzerindeki kılçıklar bir jandarma, bir asker gibi buğdayları bekliyor, kuşların almasına izin vermiyordu.

Ne zaman buğday almak isteseler kuşların yüzlerine batıyor kuşlar buğday alamıyorlardı.

Subhanallah!...

Demek ki; bu kılçıklar buğdayı beklemek için yaratılmış boşuna yaratılmamış dedim. Sonra; "Ey insan!

Buğday başağı üzerindeki bir kılçık bile boşuna yaratılmayıp, tüm nimetler senin için yaratılmışken, sen nasıl başıboş, boşuna yaratılmış olabilirsin? dedim." diyor.