Bu kentte 7 yıl süren bir çalışmam oldu. Camilerimizi,hanları, hamamları, türbeleri, yatırları, çeşmelere varana kadar fotoğraflayıp,iki yerel gazete ile bir dergide yayınladım. Bu çalışmalar sırasında en çokyıkımın medreselerde olduğunu gördüm. İlimizde neredeyse hiç medresebırakılmamış. Biliyorsunuz ilimizdeki çoğu tarihi eserler bir zamanlarDulkadiroğlu’na başkentlik yapmış Maraş’ta bulunmak. Tek sağlam medrese de TaşMedrese diyebiliriz…
Hakan Türker Dulkadiroğlu dün sosyal medya da ‘çığlık’niteliğinde ki bir haberi bizlerle paylaşmış. Kayseri’de Dulkadiroğlu Beyliğidöneminde yapılan “Mahsun Boynu Bükük Dulkadiroğlu Medresesi” başlıklı birhaber şöyle : “ Kayseri'de Dulkadiroğlu Devleti Sultanı ceddimiz SultanNasıreddin Muhammed Han'ın 1432 yılında Babaannemizin hayrına yaptırdığıMedresimiz bugün Vakıf olmaktan uzak bir halde. Asırlarca ilim irfan yolundasayısız talebe yetiştiren medrese yakın tarihte usulsüzce Vakıf-Medrese özelliği işgal ve zapt edilerek kişilere satılmış,uzun yıllar ahır haline getirilmiş nihayetinde elden ele satışlarla en sonhayırsever bir aile tarafından satın alınarak restore edilmiş. Durumböyle fakat bugün asıl amacından çok uzakta olan medresemiz mahsun ve boynubükük bir halde kurtarılmayı bekliyor. Aslı Vakıf eseri olduğu için kesinliklekıyamete kadar bu özelliğine dokunulmaması gerekiyordu. Fakat bazı inançtanımaz, kural tanımaz kimselerce elden ele geçirilmiş son durağında akrabaolmayan lakin iyi bir aile tarafından korunmuş, onarılmış, amma o aile de büyükbedeller ödediği için yatırımlarıyla alakalı çaresiz kalmış bir durumda.Onlarda bizim gibi bu sorunun hakkıyla çözülmesini bekliyorlar.
15 yıldır verdiğimiz gayretin Devlet büyüklerimizce ciddiyetle gündeme alınıp çözülmesini önemlebekliyoruz. Bu ecdada ve tarihe olan vefanın en önemli gereğidir.Kayseri Osmanlı Devleti'mizin toprağı olmazdan çok evvel DulkadiroğluDevleti'nin önemli bir şehri idi. Ecdad her karışına emek ve özen göstermişşehri ihya etmiştir. Ecdadımıza olan vefayı gösterme zamanıdır. Devletbüyüklerimizin gereğini yapacağına inancımızla hayırlı bir son için duaediyoruz.”
KÖKSÜZ KÜLTÜR YAŞAMAZ
Konuya biraz akademik yönden ele aldığımız da, şöyle birmanzara çıkıyor karşımıza: Biraz da gerilere gidelim tabi ki.“Küreselkapitalist düzenin, Coğrafî keşifleri izleyerek Endüstri Devrimi vesömürgecilik aşamalarıyla devam eden Avrupa merkezli kuruluşu ve işleyişi,Avrupa’yı ve devamında Amerika’yı dünya ekonomisinin merkezi haline getirirken,bir yandan da dünya coğrafyası üzerinde meydana getirdiği eşitsiz ve bağımlıgelişimin sonucunda birçok küresel sorunu da beraberinde getirmiştir. (Fransız ihtilalinin neden, sonuçlarıkarşılaştırıldığında ne demek istediğimi daha iyi anlarız)
Bizde ise(Osmanlıda) bu süreç daha büyük sorunları ortayaçıkartmış. Batılılar, emperyal emellerine kavuşmak adına, kültürümüzü ve değerlerimizi de yıkımauğratmışlar. İçerdeki adı Türk, ruhu bizden olmayanlar ise batılılaşma adına değerlerimize savaşaçmışlar.
Gerçi, Avrupa merkezli Batı uygarlığı ile geleneksel Doğumedeniyeti arasındaki farklılıklar ve çelişkiler, tarih boyunca sürmüş, bugünde sürmeye devam ediyor. Biliyorsunuz, Haçlı, Hilal savaşları yüzyıllar devam etmiş. Küfürtek millet olmuş üzerimize gelmiş, bizde ise kimi batı aşıkları, onlarınekmeğine yağ sürmüş. Bunu yapanlara da‘aydınlar’ demişiz. Nasıl aydınlarsa!
KÜLTÜREL DEĞERLERE SAHİP ÇIKILMALI
Henüz bu savaşlar sona ermişte değil. Ancak, bu savaşlarsürerken bizim içimizdeki tarih ve kültür düşmanları, yukardaki çarpıcı örnekte olduğu gibi Anadolu’dabir çok medreseyi yıkmış, camiler satılmış vs. Oysa kültür var olduğu yaşandığısürece hayatını devam ettirir…
Şunu söylemek istiyorum. Geçmişi olmayanın, geleceği olamaz. Böyle toplumlarda tarih yazamaz.Gerek Kayseri’de ve gerekse bölge ve ilimizdeki tüm tarihi yapılar yenidenkayıt altına alınmalı.
Son söz; «İnançsız bir İnsanın psikolojik varlığıdüşünülemez, zira bu İnsan devamlılığı olmayan bir varlık demektir. İnançlarınferdî şahsiyette oynadığı temel rollerden biri de onun psikolojik dünyasına biryapı ve devamlılık kazandırmaktır. Bu yapılarda tarihi mekanlar, eserler vekitaplardır. Bu nedenle, bize düşen bu eserlere sahiplenmek ve korumaktır.
Kalın sağlıcakla.