Bu gün size bir başka kitaptan söz edeceğim.  “Kainat,İnsan ve Kur’an da Tefekkür” isimli kitaptan bahsediyorum. Osman NuriTopbaş yazarı, Erkam Yayınlarından çıkmış. Bendeki baskısı 2010 tarihli 223sayfadan ibaret.

Yıllardır okurum ama her bir yeni kitabı bitirdiktensonra eksiklerimi giderdiği, bilmediklerimi öğrettiği için yazarlarına duaederim.  Evet, bazen de öğrendiklerimizbizlere yeni sorumluluklar yüklediği için keşke bu kadar okumasaydım, bilmeseydimdediğim oluyor.  Çünkü bildiklerimkarşısında bazen çaresizliğimi anlıyorum…

Ancak bu iç kahır, hayıflanma,  yoksa okumak kadar insanı değerli kılan birşey yok. Çünkü okudukça, bilgi sahibi oluyorsun, bu bilgiler ışığında da dayolunu Allah’ın yardımı ile doğru çiziyorsun….

Beyhaki der ki; “ Tefekkürgibi ibadet yoktur!”

Yazar ise önsüzde bu konuda şöyle der: “ Bizlere tefekkürve tahassüs(kalbin idrakı)kabiliyetlerini lutfederek, “marifetullah” yolunuaçan sonsuz kerem ve ihsan sahibi Rabbimize nihayetsiz hamd ü senalar olsun.Kainat, insan ve Kuran-ı Kerim’i en güzel en duygulu ve en derin bir şekildeokumayı talim eden Rasulullah(sav) selat olsun…

Gerçekten,tefekkür ve tahassüs, hakikate ulaşmanın vekalbi hayata seviye kazandırmanın, vazgeçilmez bir şartıdır. Eşsiz bir hidayetve saadet rehberi olan Kur’an-ı Kerim de, ilk ayetinden son ayetine kadar, hervesile ile bizleri tefekküre davet eder. İnsanın yaratılışındaki hikmetleri ,kainattaki harikulade nizamı ve Allah’ın ayetlerini, yani ilahi kudretnakışlarını, azamet tecellilerini ve Allah’ın kainatta mutlak olanhükümranlığını tefekkür etmemiz gerekir” diyor.

Evet, Kuran’ın bir çok yerinde düşünmemiz, tefekkür etmemiz gerektiği istenir. Tabi buradadüşünmekle tefekkür etmek aynı şeyler değil, bu da biline. Bu konu da başka birgün yazı yazmak isterim. Neyse, konumuza dönelim.

 

NEDEN TEFEKKÜR?

Hemen aklıma bir ayet geldi, meal olarak aktarayım;okudukları ile amel etmeyenler yönelik olarak; “Onlar üzerlerinde kitap yüklü eşekler gibidirler!”  Yani kimi insanlar, yükü eşek olanlara benzetilir.Bu ayete muhatap olanlar elbette tefekkür eder, kendi kendilerine hayıflanıp belki çeki düzene girerler.  

Bir başka ayette, “Onlardeveye bakmazlar mı?buyurup bu mahlukata dikkat çeker. Sonra; “ Buluta, yağmura, dağlara, yeşilbitkilerin kışın ölüp, baharda dirilmelerine bakmazlar mı? Buyurupölümü ve ahireti tefekkür etmemiz istenir. Öldükten sonra dirileceğimizdenşüphe etmememiz istenir.

Gerek kainat kitabını ve gerekse yüce kitabımızı okurkentefekkür edenler, hep Allah’ın Birliğine ulaşırlar.

Kitap okurken, genelde yeni ve enteresan bulduğumbölümlerin altını çizerim. Osman Nuri Topbaş’ın bu kitabında şöyle bir cümleyerast geldim ve altını çizdim. “ Bedeninkıblese Kabe, gönlün kıblesi Allah’tır(cc)”

 

TEFEKKÜR HAK’KAGÖTÜRÜR.

Kitabı okuyordum ki yanıma bir delikanlı yaklaştı. Kitabısüzdü, yanıma çağırdım, çayı birlikte içtik, sohpet esnasında, bir zamanlarnamaz kıldığını, secde anında hep Allah’ın bir ışık ve işaret vermesiniistediğini ancak böyle bir işaret bulamadığını söyledi.

Bildiklerimi anlattım, hatta bir yabancının Müslümanolmak için böyle işaretler beklediğini, sonra İslamdan vazgeçmek isterken,Kur’an daki bir ayeti görünce müslüman olduğunu anlattım. Hikaye şöyledir: “Bir yabancı genç Müslüman olmak ister, Kur’anın hak din olduğuna da kanaatgetirir ancak Allah’tan(cc) bir işaret beklemektedir.  Son anda Kur’an daki; “Benden bir işaretbekleyenler, arzı ve semayı  bakıptefekkür etmezler mi?” Mealindeki ayeti gördüğünü bunun üzerine secdeyekapanır.

İşte bu kitapta da Rabbini tanımadan, belli manevimertebelere ulaşmanın mümkün olmadığı anlatılıyor. Bu konuya da bir başkamakalemde aktarayım.

Kalan sağlıcakla.