Çok uyanık olunması gereken bir asırda yaşıyoruz. Düşman eskiden olduğu gibi, sadece top tüfekle karşınıza dikilmiyor. Her yönden, her alandan saldırıyor.
Örneğin birkaç gündür yazdığımız gibi “gıdalar” ile ilgili farklı haber ve gelişmeler oluyor ama meselenin bir de ayrı boyutu var. Şunu söylemek istiyorum: “Su uyur ama düşman uyumaz!”, uyumuyor da.
Yol arkadaşımın Sayın Gülsu’nun bu bağlamda bir de tespiti var. Der ki; “ Gıda terörü, PKK teröründen daha tehlikelidir!”
Bunun için uyanık olmamız gerekiyor. Neden açayım.
“Alman asıllı ABD’li araştırmacı-gazeteci F. William Engdahl, yaptığı derin araştırma ve çalışmalarla meseleye epey bir açıklık kazandırıyor.
Engdahl, Türkçeye de çevrilen “ÖLÜM TOHUMLARI/ Kalıtımın Değiştirilmesinin Arkasındaki Karanlık Oyunlar” adlı kitabın bir araştırmasının ayrıntılarında şöyle bir soru yöneltir: “Irak’taki Ebu Garib tohumları nerede?”
Ben bu sorudan sonra anlıyorum ki, Irak savaşı sadece petrol için çıkartılmadı, işin içinde tohumlara el koymakda vardı…
FELAKETİN SENARYOSU
Genel olarak felaket denilince, nükleer savaş, iklim değişimi, meteor düşmesi veya daha başka bir tabiî afet akla gelir. Oysa tohuma sahip olmak, kendilerine mecbur bırakılmamız tam bir planlı felaket olacaktır.
“Bunu anlamak için yalnızca 2003 Amerikan bombardımanından sonraki Irak’a bakmak yeterli!
Irak medeniyetlerin beşiği ve binlerce yıl önce buğday tarımının doğduğu yerdir. Ebu Garib’de yüzlerce/binlerce yılda geliştirilen buğday tohumu çeşitlerinin yer aldığı bir “Tohum Bankası” bulunuyordu. Amerikan bombardımanından sonra o tohum mahzeni tarihe karıştı! Artık kimse o tohumların nerede olduğunu bilmiyor.
Düşünün, dünyadaki tüm tohum çeşitleri NATO destekli Svalbard’da bir araya getirilip kontrol altına alındığında, dünyadaki diğer paha biçilmez tohum bankalarını savaşlar ve terörist eylemler ile yok etmek çok kolay olacak!
Sonrasında da “Monsanto” ve “Du Pont” gibi devler kendi GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) tohumlarını tüm dünya çiftçilerine “tek-el”den sunabilecekler.
Yani, tüm tohum çeşitlerini ele geçirdikten sonra dünyanın diğer tohum bankalarını, “tek-el” oluşturabilmek amacıyla yok edebilirler... Mesele sadece bundan ibaret mi? Sebep sadece “ekonomik” mi, yani sadece “ekonomik tek-el” oluşturmak mı? Yoksa daha başka planlar, hedefler ve amaçlar var mı?
KIYAMET MUHAFIZLAR
Elbette tehlike bundan ibaret değil, elbette daha başka hedefler de var. Bunun açıklanıp anlaşılabilmesi için önce “kıyamet muhafızları”nın kimler olduğuna ve geçmişte neler yaptıklarına bakmak gerekiyor. Rockefeller 1971’de Uluslararası Tarım Araştırmalarında Küresel Danışmanlık Grubu olan CGIAR’ı kurmuş. CGIAR, üçüncü dünya ülkelerinin bilim adamlarının ve agronomistlerinin (tarım uzmanlarının) “modern tarım ürünü” kavramlarında uzmanlaşmaları ve ABD’de öğrendiklerini ülkelerine götürmeleri meselesi ile yakından ilgilendi.
GDO’lu (genetiği değiştirilmiş organizma) “Gen Devrimi”nin yaygınlaşması için paha biçilmez bir etki şebekesi oluşturdular.
CGIAR, daha etkin olabilmek için BM Gıda ve Tarım Örgütünü (FAO), BM İlerleme Programı’nı ve Dünya Bankası’nı da işin içine dâhil etti…”(Kay. Milli Gazete Reşat Nuri Erol)
Nitekim bugünlere geldik, geldik ama toplumun yarısının sağlığı bozuldu. Obezite, kalp damar tıkanıklıkları ve kanser yaygınlaştı. Şimdi de bu hastalıklarla nasıl mücadele edileceği üzerinde duruluyor ki, ilaçlarda aynı güç tarafından piyasaya sürülmüş durumda!
İnanın sebep olanlar, üst aklın insanları ve biz onları tanıyoruz. Çünkü 15 Temmuz’ur arkasındaki üst akıl tezgahı kuran ve akıl hocaları vardı…(Devam edeceğim)