Geliştirdiği sosyal, kültürel ve ekonomik hayatta her şeyin hızla değişmesine yol açan insanoğlu, kendi eliyle sağladığı gelişmenin hızına yetişemiyor.
Yetişemediği için de farklı sorunlar çıkıyor. Bu sorunları çözmesi gerekenlerde eğitimciler. Çözmesi gereken yerler de en başta üniversiteler.
Üniversiteler olmadan, asla büyük ve güçlü Türkiye sevdamızı gerçekleştiremeyiz.
Bu yüzden, Cumhuriyet tarihi boyunca, hangi lidere sorarsanız sorun, en büyük projelerinin başında üniversiteler gelir cevabını alırsınız.
Peki, üniversiteler bu misyonlarını yeterince yerine getirebildiler mi günümüze kadar?
Çok çaba gösterdiler, çok yaralar aldılar, içlerine kapandılar ama hala en büyük umudumuz yine üniversiteler.
Çünkü bilim, teknoloji, araştırma, inavasyon ve en önemlisi de üretim olmadan geleceği yakalamamız mümkün değil!..
Üniversiteler bir ülkenin geleceğine yön vermesi gereken ve asli işi bilgi üretmek, ürettiği bilgiden katma değer yaratan kurumlardır.
Unutmayalım üniversiteler bildiğiminiz anlamda okul değil, birer bilim, buluş ve yenilik merkezi olmak zorundadır.
+++
Dünya Ülkerleri ile birlikte korona virüs salgınını yoğun biçimde yaşıyoruz. Salgından en çok zarar gören ülkelerin başında geliyoruz. Virüse yakalanma ve ölüm sayılarının da artığını görüyoruz.
Ancak şimdide en çok ümidimiz üniversiteler… Hala üniversitelerimiz yoğun çaba göstermelerine rağmen yerli aşılamaya geçilemedi. Şu anda 2’nci faz çalışmasına geçildiğini öğreniyoruz. Erciyes üniversitesi ve bazı üniversitelerin çalıştıklarını duyuyoruz. Ama ülke olarak tüm ümidimiz yerli aşıda…
Buna bağlı olarak: Üniversitelerimize müthiş yatırımlar yapıldı, son sistem laboratuvarlar kuruldu, peki ya sonrası?
Heyecanla büyük projelere imza atıyoruz ama arkası gelmiyor.
Örneğin; Sütçü imam üniversitesine bundan bir kaç yıl önce Teknokent kuruldu. KSÜ’nün içerisinde 4 katlı merkezi bulunuyor. Bununda yanında ÜSKİM “laboratuvar” kuruldu. Bunların hepsi birer proje kapsamında gerçekleştirildi. Ama ne yazık ki üniversitemiz günümüze kadar yeteri kadar kendi misyonunu hayata geçiremedi.
Ülkenin geleceğine yön verecek kurumlar öyle niyetle, beyanla olmaz. Samimiyet, kararlılık, inanç ve en önemlisi de hem insan gücü hem de maddi kaynak gerektirir.
Üniversitelerimiz toplumun önünü açıp, toplumu bir lokomotif gibi çekmesi gerekir.
Bunlar olmadığında; büyük ve güçlü Türkiye sevdamız hayal olmanın ötesine geçemez.
+++
Diğer önemli bir konuda: Ne öğrenci üniversitesini seçebiliyor ne de üniversiteler öğrencilerini seçebiliyor.
Bilim insanları “Biz öğrencimizi seçmek istiyoruz, öğrenci de okuyacağı üniversiteyi seçmek istiyor ama arada bir sistem var, öğrenciyi istemediği, yetenekleriyle ilgili olmayan alanlara, dallara yönlendiriliyor”.
Birçok özel ve kamuya ait üniversitelerin bugün piyasalarda karşılığı olmayan mesleklerde öğrenci mezun ettiği acı bir gerçek. Yeni dünya düzenine entegre edemezsek buraları nitelikli işsiz üretmeye devam edecektir. TÜİK verilerine göre; okumuş işsizlerin giderek arttığına da şahit oluyoruz.