Tarihçi yazar Mehmet IŞIK ile Türk Dili üzerine söyleşi

Sizce dil nedir?

Dil, yüce yaratıcının yeryüzüne lütfettiği değerli bir ihsandır.  Kalp, beyin ve dil hem maddi manada hem de manevi anlamda bu üçüne sahip yaratılan için değeri şüphesiz tartışılamaz. Kullanma hakkının siz de olduğu bu üç unsur, kullandığınızda doğacak neticenin hem yaratılışınızda, yaşantınızda hem de yaratılış gayenizde ve gerçek yaşam âleminde varlığınızı şekillendirecektir. Öyleyse kalbe velhasıl niyete,  beyne velhasıl akla ve dile velhasıl aklın ve niyetin zuhur edip karşıya aksını sağlayan lisana kutsiyet yüklemek sanırım hata olmaz. Dil, kalbin zuhurudur, niyetin ispatı… İyinin ve kötünün vücut bulmasıdır. Dil, aklın imtihanıdır, doğru ve yanlışı aktarmanın zaman olur söz olarak zaman olur yazı olarak aktarılmasıdır. Yani köprüdür dil… Kimin nerede ve ne zaman kullandığının önemi de yoktur. Çölde dizelere düşen dil, bozkırda tezene olur, Pisagor’da geometrik cizim,  Da Vinci’de resim… Babil’in kanunu, Asur’un tableti, Sinan’ın Selimiye’si, Necip Fazıl’ın Büyük Doğu’su elbette Nazım’ın gurbetten vatana yazılan komünistçe aşk şiirleridir, dil.  Yukarıda da söyledim ya insan tercih eder, niyete göre hareket eder ve ederken de dili elinden ve ayağından önce hareket eder. Ben güzeli dil gördüm, dili güzel… Toparlayacak olursak olur isek bence dil, yüce yaratanın kalp ve akılla birlikte insana lütfettiği en önemli üç ihsandan biridir, hayra yahut şerre kullanabileceği özgürlük alanıdır ve nihayet köprüdür.

Türk Dilinin öneminden bahseder misiniz?

Türk Dili, Türk’ün tarihiyle yaşıttır. Eğer Batı algısında bir tarih anlayışına sahip değilseniz Türk dilinin insanların milletlere ayrıldığı ilahi emrin verildiği an itibariyle yaşamaya başladığını kabul edersiniz. Türk Dilinin geçmişi bu kadar eski ve umudumuz tam, geleceği de kıyamete kadar  sürecek inşallah. Türk dili, eski dünyanın en çok kullanılan beş altı dilinden birisiydi. Öyle ki Türk’ün dünya hakimiyeti asırlar boyu sürdü. Eğer Türk dili zayıf bir dil olsaydı, ilahi kitapların indirilmiş olduğu Arapça ve İbranice gibi diller ile Çin, Hint ve Roma gibi kadim medeniyetler kuran milletlerin dilleri karşısında  erir, asimile olurdu. Bilakis Türk’ün dili,  Arapça, Farsça, Çince, Rumca, Slavca, İbranice gibi dillerin karşısındaki duruşu, varlığını muhafaza edişi, zaman içerisinde bu dilleri etkileyişine şahitlik ediyoruz. Türk’ü tarihteki askeri zaferlerini , Moğol’un ve Haçlıların askeri zaferlerinden ayıran inşa ettiği medeniyettir. Bu medeniyetin temeli ise Türk Dili’dir. Bu yüzden Türk dili önemlidir, Türk’ü Türk yapan dilidir. Şiirleri, Türküleri, manileri ve ninnileriyle Türk dili bir hazinedir. Lehçeleri ve ağızlarıyla Türk dili çok sesliliğin, ifade gücünün, düşünce dünyasının rengârenk çiçeklerle süslü bahçesidir. Türk dili, dünya tarihinin anlaşılmasındaki anahtar unsurlardan biri olduğu kadar geleceğin inşasında vazgeçilemeyecek yapı taşlarından biridir.

Türkçenin daha kullanılabilir hale gelmesi nasıl sağlanır?

Türkçe’nin kullanılabilir bir hale gelmesinin temellinde annelerimize iş düşmektedir. Ana dilimiz dediğimiz dilimizi en başta annelerimizin iyi kullanmaları, çocuklarını öz dilimize göre yetiştirmelerini desteklemeliyiz. Yine anneler, Anaokulu’na gelene dek çocuklarını televizyondan, bilgisayardan, tabletten ve akıllı telefonlardan uzak tutmayı başararak Türkçeyi koruyabilir ve kullanımına katkıda bulunabilirler. Belki bu satırlar size mantıklı gelmiyor olabilir ama biraz üzerinde düşündüğünüzde bana hak vereceğinizi düşünüyorum. Annelerimiz ana dilimizi iyi öğrenir, çocuklarına iyi öğretirse Türkçe yaşar! Türkçenin yaşaması yetmez, elbette büyümesi gelişmesi ve gür bir ormana dönüşmesi için sonraki aşama Anaokulu ile başlayan eğitim hayatıdır. Eğitim camiasında herkes Türkçeyi iyi bilmeli ve düzgün bir şekilde kullanmalıdır. Öğrencisinden öğretmenine (her branştan öğretmeni kastediyorum.) Türkçeyi iyi öğrenmelidir. Örneğin bir beden eğitimi öğretmeni nasıl ki basketbol kurallarını biliyorsa Türkçenin de kurallarını bilmelidir. Kuran dersine giren hoca, tecvit hassasiyetini noktalama işaretleri veya kelimenin anlamına uygun kullanımı hususunda da göstermelidir. Sonra milletin çocuklarının önüne çıkan ve onları yönlendiren medyanın her kolundaki kişiler, çarşıda esnaflar, sahnede sanatçılar,  meydanlarda siyasetçiler de dili düzgün kullanırlarsa Türkçe’nin kullanımına katkı sağlanmış olur.

                Türkçe’nin daha kullanılabilir olması için birçok yol vardır elbet. Ama gelecekte kullanımını yaygınlaştırmak istiyorsak teknoloji dilinin Türkçe olmasını başarmalıyız. Teknolojinin dili Türkçe olduğu gün Türkçe’nin kullanımıyla ilgili bir sorun kalmayacaktır. Fakat teknoloji dili olabilmek için Türkçeyi iyi kullanmak, Türkçe düşünmek, Türklük hissiyatıyla ve inandığımız İslam’ın düşünmeye sevk eden akıl yoluyla çalışmamız gerekmektedir. Teknolojiye sahip olduğumuzda dili doğal olarak Türkçe olacaktır. Teknoloji üretmek ve ihraç etmek gelecekte Türkçenin kullanımını arttırmadaki en önemli yollardan biri olacağı kanısındayım.

Türk Dilinin uluslararası literatürde karşılığı nedir?

Türk dilinin uluslararası geçerliliği üretebildiğimiz ölçüde var. Ekonomik güç olduğumuz kadar, siyasi güç olduğumuz kadar ve askeri güç olduğumuz kadar karşılığı var. Ama bir karşılık olmaktan ziyade Türk dilinin uluslararası karşılığının zorunluluk olabilmesi için Türkçenin evrensel bir dile dönüşmesi gerekir. Evrensel  bir dil olabilmek ise evrensel değerler üretmekle mümkündür. Bilimde, sanatta, edebiyatta ve teknolojide insanlığın tamamını ilgilendiren, insanlığın orta değeri olacak eserler meydana getirdiğimizde, sanat icra ettiğimizde, buluşlar yaptığımızda Türkçenin uluslararası literatürdeki karşılığı yükselir, terakki eder. Bugün bunlar var mı yok mu ona bakmalıyız. Bana sorarsanız çok çok çok az! Buna mukabil tarihten gelen bağlar, coğrafyanın sağladı imkanlar neticesinde komşu milletler ile milli ve manevi bağlarla bağlı olduğumuz akraba toplumlarda elbette Türk dilinin karşılığı var. Fakat bu bağlar ne kadar güçlü derseniz onu bilemem. Ancak bildiğim bir şey var ki dünya dili haline gelmiş olan İngilizce ve onu takip eden diğer diller bu bağları koparmak üzere. Bu bağların kopmaması, bağ olmayan milletlerle güçlü bağların kurulması ancak ve ancak dilimize sahip çıkmakla mümkündür, dilimizi yayacak alanlarda çalışmalar yapmakla, üretmekle mümkündür. Neticeye bağlayacak olursak Türk dilinin uluslararası literatürdeki karşılığı kültürel ve dinsel bağlardan dolayı vardır, bu durum da gittikçe körelmektedir. Bunun önüne geçmek için ekonomik güç, siyasi güç, askeri  güç olmamız şarttır. Bu güçlere kavuşmanın tek yolu ise BİLİM’ dir. 

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Sözlerimiz yanlış anlaşılmasın isterim. Çünkü dilin faşizmi olmaz! Dil millet demektir, dil yoksa millet de yoktur.  Türkçe, kadim bir dildir ve yaşaması ancak Türklerin eliyle mümkündür. Çarşıda, sokakta ve evde Türkçe konuşmak bizi gerici yapmaz! Çarşıdaki dükkânlarda tabelalarda yabancı kelimelerin kullanılması ürünü çok sattırmaz. Anlamını bile tam manasıyla bilmediğimiz birkaç sözcüğü telaffuz ediyor olabilmemiz sözümüzü güzelleştirmez, bizi aydın yapmaz, bize kimlik kazandırmaz.  Bilakis cahilliğimize dalalet eder! Son olarak söylemek isterim ki; çocuklarınıza güzel Türkçe konuşturacak insanlarla evlenin! Çocuklarınız Türkçe konuşsun. Öğretmen seçerken iyi test çözdüreni değil, kitap okuyanı, okutanı ve Türkçeyi iyi konuşanını seçin. Diğer tercihlerinizde de tercih şartlarınızdan biri Türkçe olsun.  Türkçe giderse millet gider, millet olmayan ise ancak topluluk olur ve toplulukların kendinden daha kuvvetli toplumlar tarafından yutulmaları ise mukadderattır.