Yaklaşık bir ay önceydi, Ülema ve Ümera ilişkisine elaalmış, kendilerine aydın, ilim adamı ya da ilahiyatçı olarak nitelendirenlerin,toplumun ve yöneticilerin önünü açacak fikirler ortaya koyması gerektiğiniyazmıştım…
Dün akşam da dostlarla bir aradaydık, gündemlerden biride bu konu oldu. Önce ülkemezin yaşadığı sorunlar tartışıldı, ekonomikzorluklar, boşanmalar, inaçsızlık, madde bağımlılığı, yeni neslin iyi eğitimalmayışı v.s ele ayrı ayrı konuşdu. Hatta cemaatlerin herbirinin birer siviltoplum olduğunu, bunlarında temel meselelerde ellerini taşın altına koymasıgerektiğini anlattılar. Çok da hararetli tartışmalar oldu. Konunun siyasiboyutu da oldu ama o konu, bizi aştığı için oraya girmeyeceğim.
Aslında bu gün yaşadığımız sıkıntılar geçmişte deyaşanmış. Osmanlı’nın kuruluşu, yükselişi, duraklaması ve yıkılışında da benzerhadiseler yaşandığını bilmekteyiz.
Buraya dikkat buyurun, topluluklarda “İnsan düzeldikçe, toplum yükselmiş.İnsan bozuldukça da toplumsal sorunlar artmıştır. (Örnek vereyim,trafik kazalarının %98 insan kaynaklıdır)
Tarihi örneğe geçmeden önce bir tespit daha yapıp, sonrahikayemize geçmek istiyorum. Şunukesinlikle biliyoruz ki, insanlık madde perest olmuş. Para, şan, şöhret,eğlence, şehvet gündemimizde değil, zihnimizin merkezine yerleşmiş. Budurum üzülerek ifade edeyim ki Müslümanlar için de geçerli hale gelmişgörünüyor. Oysa, biz bu dünyaya kıymet vermeyecektik, birinci planda ahirethayatını hesaba katacaktır. Dolayası ile, yeniden ölmeyecekmiş gibi dünyaya,yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışmaya başlamak gerekiyor. Şimdi hikayemizegeçelim.
ÜLEMANIN SORUMLULUĞU
Evet, ülema makamı çok önemlidir. Öyle ki, Osmanlıyıayakta tutan adaleti bu makama gelen insanlar temsil etmiş; “Padişahlar onlar sayesinde adalettenayrılmamış ya da verilen fetvalarla toplumun vicdanı yaralanmış, hak terazisi bozulmuştur.”
Bu konuda bugün sizlere Zenbilli Ali Efendi döneminden iki örnek vereceğim. Zenbilli, üç padişahdöneminde Şeyhülislam görevinde bulunmuştur. Yavuz’un istediği fetvalarınçoğuna hayır demiş, büyük padişah bunun sebebini kendisine sorduğunda: “Bensizin ahiretinizi düşünüyorum. Birgün öleceksiniz, hesabınızın ağır olmamasıiçin adaletten şaşmıyorum!” Mealinde sözler söylemiştir…”
Zenbilli Ali Efendi'yi nesiller boyu anlatılagelen birbaşka hatırasını aktararak yâd etmiş olalım. Nakledilir ki: Kanûnî SultanSüleyman, Topkapı Sarayı'nın bahçesindeki meyve ağaçlarını karıncaların sarmasıüzerine, kurtulmak için çare araştırır ve ağaçların gövdelerine kireç dökülürsemeselenin çözüleceğini öğrenir. Fakat Şeyhülislam'dan izin alması lazım gelir.Sualini şiirleştirerek bir beyitle Zenbilli Ali Efendi'ye sorar: “Dırahtı(ağacı) sarmış olsa eğer karınca/ Zarar var mı karıncayı kırınca.” Zenbilli AliEfendi, padişahın bu zarif ifadesine aynı zariflikte bir beyitle karşılıkverir: “Yarın divânına Hakkın varınca/ Süleyman'dan alır hakkın karınca.”
HALKIN SORUMLULUĞU
Şimdi elbette ülema ve ümera konusu çok önemli ancak başne kadar önemli ise ayaklarda o kadar önemlidir. Vatandaşlarımız da kendiüzerlerine düşeni yapmak durumundadırlar. Başı ayaklar seçer, öncelikle hervatandaş seçimini doğru yapmalıdır. Sadece oy kullanma meselesi değil benimsöylediğim seçim. Kardeşim toplum olarak kurallara uymuyoruz, işte sağlık iştetrafik, işte adliyeler. Yani hastaneler dolu, hapisaneler dolu. Oysa kendiniMüslüman olarak gören toplumlar az yemeli, az uyumalı, az konuşmalı, az hadiseçıkartmalı. Demek ki, bizler İslam’ın gereklerini yerine getirmiyoruz. Bakın, bugün için faize bulaşmayan bir ticaret erbabı yok deniyor. Nasıl olurda birMüslüman faize girer, girmemeli!
Diyorum ki, toplum bir bütündür. Hadiseler aşağıdanyukarı, yukardan aşağıya değerlendirilmeli. Balık baştan kokar deyip, birkenara çıkamazsınız, bu sorumluluğu başkalarına yüklemektir. Evet, devlet şuanda kazaları önlemek için önlemler alıyor, yasalar çıkartıyor ama sen uyanıgetir!
Ne demek istediğim anlaşıldı zannedirim. Herkes üzerinedüşeni yapmalı, bunun içinde okumalı, okumalı ve öğrendiğimizle amel etmeyialışkanlık haline getirmeliyiz. Yoksa, sorumluluk topunu birbirimize atıpdururuz. Kalın sağlıcakla.