Eylül ayı içerisinde AK Parti geniş kapsamlı büyük kongreye gidecek. Ak Parti yönetiminde ve kabinede revizyon yapılacağı söylenmekte. Bilindiği gibi ilimiz Ak Partinin kalesi, yeteri kadar üst yönetimde Mahir Ünal’dan başka bir siyasetçiye rastlamak mümkün değil. Daha öncede Veysi Kaynak bir yıla yakın Başbakan Yardımcılığı yapmıştı! Hepsi o kadar…

Bunun tek sebebi 12 Şubat ruhunu kaybetmiş olmamızdan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle insanoğlu birbirini tamamlamaya ya da birbirince tamamlanmaya muhtaçtır. Diğer bir ifadeyle insan medenileştikçe topluma olan gereksinimi artar. Toplumsallığın temeli dayanışma ve paylaşmaya dayanır. Bu görüntü geliştikçe toplumlar uygarlaşırlar. Böylece sağlıklı ilişkilerin, bireylerin birbirine güveni de artar. Çeşitli nedenlerle toplumsal ilişkiye girdiğimiz insanları çok iyi tanımamız gerekir. Aksi halde ilişkilerde bozukluklar, kopukluklar yaşanır. Güven bunalımından doğan zararlar, riskler yaşanır; güven yara alır.

Öncelikle toplumsal birey yetkinliğini kazanmamış olmamız var işin özünde. Her konuda olduğu gibi toplumsallıkta da bencilliğimiz öne çıkıyor? Her şeye kişisel çıkarlarımız penceresinden bakıyoruz. Toplumsal sıkıntılarsa bize dokunduğu ölçüde ilgi ve tepki alanımıza giriyor. Bilinen bencil zihniyet bana dokunmayan yılan bin yaşasın der. Ya dokunursa, o zaman “Allah büyük”. Böylede olsa olumsuzlukları göz ardı etmeye zamanımız olmadığını, önemsiz görünen her şeyin çok önemli sonuçların anası olacağını düşünüyorum. Hastalığı saklamanın tedaviyi geciktirmekten başka bir işe yaramayacağı da ortada.

Bu olumsuzluklara karşın toplumsal temelimizin olduğuna, değerlerimizi yaşatıp geliştiren insanlarımız da az olmadığı da bir gerçek.

İnanç değerlerimizde de işin özüne inmekten çok, şeklin dar kalıbında sıkışıp kalıyoruz. Oysa inancımız, ahlaki değerlerimiz, örf ve adetlerimizin temeli son derece sağlamdır.

Diğer taraftan:

Yukarıdan beri sahiplenmede sorun yaşadığımızın bir özetini çıkartmaya çalıştık. Bizim için, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra gelmekte. Ünal’ın Kahramanmaraş için bir değer olduğunu iyi bilmek gerekir. Görevdeyken kıymetini bilip sahiplenmemiz gerekir. Şu andaki konumu itibariyle önemli yerdedir. Elinden gelen çabayı da memleketi için kullanıyor. Bunu da kimse inkâr edemez. Ancak, Türkiye’de siyaset bir başkadır. Yarının ne olacağını da kimse kestiremez. Elimizde olan bu siyasetçiye Sivil toplum olarak, İş dünyası olarak, Kahramanmaraşlı olarak sahip çıkmalıyız. Bu sahiplenmeye şimdiden başlayalım. Gruplar halinde genel merkez ve gerekli yerle gidip Ünal’ın arkasında olduğumuzu ve görevinde devam etmesini Ünal için değil, Kahramanmaraş için defalarca dile getirelim...

Bakın komşu illerin hepsinin bir veya iki bakanı ve üst görevlerde bürokratları var. Bizim bu güne kadar Sadece Veysi Kaynak Başbakan Yardımcısı oldu. Mahir Ünal da yine kısa bir dönem Kültür ve Turizm bakanlığı yaptı! O kısa dönemlerde Kahramanmaraş turizm anlamında birçok yatırımlara sahip olmuştu! Örneğin Germenicia bölgesinin istimlaki için 10 milyon TL geldi, bu meblağı yerinde harcamayarak elimize yüzümüze biz bulaştırdık.

+++

Ankara çok uzak değil KMTSO Meclis Başkanı Hanifi Öksüz, tarifeli uçağı beklemeksizin kendi özel uçağı ile başkente gitmesi 50 dakikasını alır? Cumhurbaşkanı Erdoğan’la bir araya gelmesi mümkün. Fırsat geçmiş değil. Bu zamana kadar bu konularda hiçbir eyleme imza atmadık.  

Sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşüyor. Hiçbir şey bekleyerek olmuyor? Ne milletvekillerinin ne de belediye başkanlarının seçiminde bir katkımız olmadı. Hep bekledik, hep bekledik, o zamanda konuşmaya da hakkımız olmamalı?

Yatırımlar bizim çabamızla değil kendi doğal çabası ve siyasetin çalışmasıyla geldi. Ama birde komşularımızın gelişmesine bakalım. O zaman bu yazının ne kadar önemli olduğunu anlarız.

Önemli bir konuda; bazı sivil toplum kuruluşunun başkanları eline mikrofonu alarak kendisini anlatması ve ahkâm kesmesi, hiçbir işe yaramadığını, yalnız ve yalnız kendisin tatmin ettiğinde burada ifade etmek istiyorum.

Yatırım yapmak elbette güzel. Ama birde geleceğin yatırmaları da var. Bu geleceği hangi köşeye koyacağız?