Kimilerine göre çok hızlı, kimileri için çok yavaş geçen Zaman’ın getirip götürdüklerini saymak ve sıralamak gerçekten çok zordur. Benzerliklerden çok ayrılıklar ve aykırılıklar taşıyan zaman süreci bir “değişik tablolar” sergisi gibidir. İnsanı mutlu eden, üzen, düşündüren ve duraksamalar içinde bırakan olaylar, oluşumlar, olumlu ve olumsuz yanlarıyla etkileyen durumlar tutumlar, duyuru ve düşünce özgürlüğünün doğal yansımalara, sonuçları olsa bile yaşamı aydınlatıp gölgelememesi, engellenemiyor. Zamanın soyut bir ortam olduğu tartışılamaz. Genelde kullanılması, kazanılıp yitirilmesiyle, değerlendirilerek dilimizden düşürmediğimiz zamanın sonucu olduğu açıktır. Yaşamımıza göre değerini ölçtüğümüz zamanın, varlığımızın en doğal kucağı ve değeri olduğu benimsenmiştir. Zamanı değerli kılan değerler, unutulmaz, seçkin kişiliklerdir.
Son zamanlarda televizyonda hep gördüğümüz bilim insanları, siyasetçiler, eğitimciler vs.
Yeni değil hep olmuşlardır. Bu koronalı günlerde hemen her gün Bilim insanlarını görmek mümkündür. Bazı bilim insanları birçok kanalların vazgeçilmez konuğu olmaktadırlar. Bilim insanları daha çok Türkiye’de siyaseti konu almaktadırlar. İpe sapa gelmeyen konularla saatlerce laf yetiştirmeye çalışıyorlar. Evet… Dünya ile bu virüs belasını yeniden yaşıyoruz. Hatırlatma aşısının yapılmasını salık veriyorlar. Bunu fırsat bilen bilim insanlarını TV. Kanalarında görmeye başladık. Bu koca koca isim yapmış insanlarının esas işi? Her gün televizyonlara çıkıp siyaset yapmak mı?
Üniversiteler ülke ekonomisine katkıda bulunmak, emanet elettiğimiz gençleri ülke yararına hizmet etmek için yetiştirmeleri gibi misyonları da var!
Bilim insanlarını kanalları dolaşarak, saatlerce İstanbul büyükşehir belediye başkanı İmamoğlu’nun İstanbul’u sel götürürken kendisinin tatilde olmasını eleştiriyorlar. Elbette eleştiriye muhtaçtır. Bunun doğrusu İBB başkanı İmamoğlu’nun tatili yarıda bırakıp İstanbul’a dönmesiydi! Daha öncede yine sıkıntılı günlerde Ekrem İmamoğlu’nun talilde olması bir talihsizliktir… Ama ülkenin sorunu bu değil. Halen yaşamakta olduğumuz kriz var. Bunun üstesinden nasıl geliriz? Bunların dar değil geniş açıdan irdelenmesi, uzun vadeli, soluklu çözümler üretilmesi gerekir. Bunlar fazla konuşulmuyor!
+++
Diğer taraftan Kurban bayramından bir gün önce Valilik bahçesinde bayramlaşma gerçekleştirildi. Bu bayramlaşmaya katılım oldukça fazlaydı. İlimizin ileri gelenleri kanallara sözlü olarak bayramla ilgili konuştular. MHP Milletvekili Sefer Aycan ve İl başkanı Ertuğrul Doğan iktidar partisi milletvekilleri Belediye başkanları ve İl ilçe başkanları da hazır bulundular. Muhalefet partilerinden kimsenin olmaması dikkat çekiciydi. Eğer davet edilip te gelmedilerse eğer, bu onların ayıbı, ama biz davet edilmedik ki demeleri halinde bu kez karşısının ayıbı olarak kabul görür.
Siyasi partiler demokrasinin olmazsa olmazıdır. Muhalefetin olmadığı yerde zaten demokrasiden söz edilemez!
Kısır çekişmeler, sorunlara popülist yaklaşımlar, çağdaş uygarlık parkurunda bize zaman, kaynak ve güç kaybettirir.
+++
Eleştirmek ve eleştirilmek demokrasinin olmazsa olmazıdır. Demokrasi bir açıklık rejimidir. Bir o kadar da hoşgörü ve tahammül gerektirir. Konumu ve yetkisi ne olursa olsun, kişiler bu ülkenin hizmetinde olduklarını unutmamalı. Hiç bir yetkili seçilmiş olsun, atanmış olsun milletten daha üstün değildir. Gerektiğinde hesap vermekten kaçmaz, kaçmamalı da .
Kuşkusuz her eleştiri haklı, eleştiren de suçlu değildir. Özellikle yanlılık, duygusallık eleştiriye baştan gölge düşürür. Yapıcı bir eleştiri öncellikle olumluları da görmezlikten gelmemeli, aksi halde inandırıcılığını yitirir.