8 Mayıs Anneler Günü idi. Geride kaldı. Tüm annelerin bu özel gününü kutluyorum. Bizi doğurup dokuyan analarımız... Ne mübarektir onlar. Onlar olmasaydı, bizler de olmazdık. Sebeb-i hayatımız, analarımız... Anneler Günü vesilesiyle bir mektup okuyacağım size. Bana yazılmış bir mektup: Anamın Mektubu. Yıl 2002.  31 Ağustos.  K.Maraş’tayız. Eren’le Şule’nin düğünü var. Allah dostun ahbabın yokluğunu göstermesin. Yozgat’tan, Mersin’den, Adana’dan ve tabii K.Maraş’tan bizi diyen, davetimize uyan geldi.  Toplandık K.Maraş Öğretmenevi’nde. Yozgat ve Kayseri’deki akrabalarımız... Eren’in arkadaşları tekmil  aramızdalardı. Güzel bir gündü. Biz Oğulcuk’tan anamı da bekliyoruz. Anam gelecek. Torununun mürüvvetini görecek. Bekliyoruz anamı da yaşı seksenlerin üstünde.  O kadar yola dayanabilecek mi? Maraş nire, Oğulcuk nire!..   Kardeşlerim Yusuf, Mehmet, Osman...Bacılarım Ayşe, Mevlidiye, Hacer, Mehmet enişte, yeğenlerim hepsi  aramızda. Anam Eren’in düğününe gelemedi. Anamdan bir mektup aldım. Kendisinin okur yazarlığı yok. Yeğenim Harun’a yazdırmış. Toprak kokan, hasret ateşi duman duman tüten satırlar... Duygulu,candan... Öylesine sıcak ve samimi. Harun anamın dediklerini  ak kağıda dökmüş. Ben dörtlük haline getirdim. Zaten iki kıta. Harun o zamanlar daha çiçeği burnunda ilkokul öğrencisi. Ne bilsin dizeyi, ne bilsin dörtlüğü. Anamın mektubu şöyle:   “Gök yüzünde uçan durna Nire sizin vatanınız iliniz Bir mektup yazdırsam eline virsem Varır mı ola Mıstafa’ma yolunuz   Yir deyilim ki garış garış yarılam Su deyilim ki akam akam durulam Dermanım yok ki Eren’im varam varam sarılam Gonüllenme adı gözel  Mıstafa’m”   Of! Off! .. Kahpe felek yine kırdın kanadımı kolumu. Ana can “Gönüllenme adı gözel Mıstafa’m” diyor. Ben anama gönülleneceğim! O mübarek insan bizim için her cefaya katlandı. Neler çekti neler... Taş olsa erirdi, demir olsa çürürdü. Anam dayandı. Ben anama gönülleneceğim ha... Ne haddime! Ne hakkım var? Selamını aldım ana can. Başım gözüm üstüne. Bu güzel mektubun geldi ya sen de bile geldin. Ben sana olan evlatlık görevimi hakkıyla yapamadım belki.  Ne çare kader... Gurbetlik. En zor günlerinde yanında   olamadım. Sen yine de kusuruma bakmadın. Bir de bana “gönüllenme” diyorsun. Sen beni bağışla can anam.