Son yıllarda ve son günlerde televizyonlarda ,gazetelerde cinayet haberleri yine yoğunluk kazandı. Bu olaylar nasıl önlenecek? Bir insanı öldürmek ,tüm insanlığa karşı işlenen bir cinayettir. Gün geçmiyor ki ,görsel yayın organlarında ve gazetelerde cinayet haberlerine rastlamayalım. Kanlar içinde yerde yatan bir insan fotoğrafı ve ellerine kelepçe vurulmuş bir katil.
Bu ölüm haberlerine ulusça üzülüyoruz , acı duyuyoruz ama maalesef caydırıcı bir çözüm de getiremiyoruz. Bu çözümsüzlük yüzünden ülkemizin dört bir yanında işlenmiş cinayetler azalmıyor artıyor. Kendince bulduğu sebep yüzünden koca karısını bıçaklıyor veya silahla öldürüyor.Bir başkası sevgilisini parçalayıp poşetle çöpe atıyor,bavula koyup yok ediyor. Gencecik kızlarımız bir sapık tarafından hayattan koparılıyor . Ruhsal bozukluk içindeki anne, evladına kıyıyor . Arkadaş arkadaşa bıçak sallayıp kurşun sıkıyor. Köylüsünden kentlisine ,cahilinden aydınına dek bir öfke saçılıyor , ölüm kusuluyor ve en küçük bir tartışmada dahi silaha sarılmakta bir sakınca görülmüyor. Cinayet aletleri kimi zaman bir tabanca ,pompalı tüfek , kimi zaman balta , bıçak yada sopa oluyor. Bir insanı öldürmenin ne kadar günah olduğunu bilmiyorlar mı ? Beraber aynı hayatı paylaştığı eşinin veya öfke anında sonradan pişman olacağı hiç tanımadığı birisinin, tartışma sonunda yaşamına son vermek hangi hakka , hangi vicdana sığar. Öldürülen insanın yakınları ağıtlar yakarken ,katil “pişmanım öfke anında oldu” veya “beni kışkırttı” bahanesiyle hak ettiği cezayı almadığı gibi ölen insanın yakınlarının acısını hafifletecek bir ceza da verilmiyor. Bu sebeple bazı yörelerde aileler arasında kan davası başlıyor ve bir cinayet birçok cinayetlere sebep oluyor. Sonuçta da nice ocaklar sönüyor.
Yok etmek değil var etmek olmalıdır amacımız. Ölüm değil yaşatmak olmalıdır hedefimiz. Hepimizin yaşaması ,her çocuğun dünyaya gelişi bir amaç taşıyor. Bu amaç ki ,sevgiyle,saygıyla örülmüş bir toplumun, çağdaş bir yaşamı hedeflemiş bir ulusun varlığı içindir. Bu ulus savaşta dahi esirini evinde konuk eden, her türlü afette yardım elini uzatan yoksulu yediren içiren bir karakter taşır. Ama maalesef bir küfür bir cinayete sebep olabiliyor. Bir hasta yakını ,insanı yaşatmak için büyük çaba harcayan doktoru öldürebiliyor. Bir tartışmadan kan çıkabiliyor.Niçin!
Kadın cinayetleri o kadar arttı ki ,bu bu olayların abartılı bir şekilde haberleştirilmesi de ruhsal sorun yaşayan hasta beyinlere örnek oluyor. Geleceklerini düşünmeden , kendi hayatlarının da dört duvar arasında çileye döneceğini bile bile ellerini kana buluyorlar. Gerçi verilen cezalar caydırıcı olmadığı için , olan ölen kadınların veya tecavüz sonunda öldürülen çocukların yaşam hakkının ellerinden alınmasına oluyor.
Ulusça artık matemlerimize son vermek ve Tanrının bize lütfetmiş olduğu yaşamak hakkından sonuna kadar yararlanmak istiyoruz. Sorunlarımız, hatalarımız , dertlerimiz , yanlışlarımız da olsa kavgasız bir Türkiye , barış içinde bir ulus istiyoruz. Hiçbir sebep cinayet için geçerli bir neden olamaz . Hiç kimse bir başkasını öldürme hakkına sahip değildir. Hukuk devletinde kanunlar doğru uygulansa , cezaların caydırıcı olması şartıyla kimse cinayet işlemeye cesaret edemez. Ceza verme sorumluluğu taşıyan yetkililer ,iyi hal indirimini bu canilere uygulamamalıdır.Her bireyin yaşama hakkı vardır ve bir başkası bunu dinen ve kanunen sonlandıramaz.