.
Kır at bozlağıdır. Bu bozlak Karacaoğlan’a mal edilir. Yine araştırmacı damarım tuttu. Bana sorarsanız “Atım Kalk Gidelim” Karacaoğlan’ın değil, Kırşehirli Şifa Bey’indir. Belki de Şifa Bey’in ağzından söylenmiş bir bozlaktır. Anonimdir ne bileyim. Sebebine gelince tam 6 varyantı var. Varyant çeşitlemedir biliyorsunuz. Kırşehir, Kayseri, Orta Anadolu, Tarsus ve Karacaoğlan ağzıyla söylenen çeşitleri…
.
Bu bozlağın bir hikayesi var. Kırşehir’de iki oymak: Boynuinceli ve Kocayurt. Kocayurt Beyi’nin oğlu Şifa, Boynuinceli oymağının beyinin kızı Sultan’a gönül düşürür. Sultan da Şifa’yı sever. Anlaşıp kavilleşirler. Saçlarından birer tel çekip düğümlerler. Ölünceye dek birbirlerine bağlı kalacaklardır.
.
Gün olur, Osmanlı sürer Kocayurt oymağını Suriye’ye. İki sevdalı başından vurulmuşa döner. Ama çare yoktur. Şifa oymağıyla birlikte Kırşehir’den ayrılır. Bu ayrılık Sultan’ı kahreder. Sevdiğinin ardından şöyle ağıt yakar:
.
Bu ellerden göçtü m'ola obalar
Üzerine giyer türlü dibalar
Daha yar seversem olsun tövbeler
Mestane gözlü yar gittikten sonra

Dünya zindan oldu bir firkat geldi
Ayrılık oku da sinemi deldi
Yürü fani dünya sende nem kaldı
Mestane gözlü yar gittikten sonra
.
Aradan geçer bir zaman. Sultan Şifa’yı bekler. İsteyene varmaz. Bir müddet sonra babası birine nişanlar Sultan’ı. Sultan oymaktan güvendiği birine para verip haberci gönderir Şifa’ya. “Tez günler içinde gelesin” diye. Şifa Halep’te bu haberi alınca hemen atını hazırlar ve yola düşer.İşte atına söylediği koşma:

Atım kalk gidelim Halep haneden
Cümlenin rızkını verir Yareden
Yemini kestireyim Eğrikule'den
Bu gece Kilis'te yatalım atım

Elbeyli'den nallatayım nalını
Sultan kıza dokutayım çulunu
Meylan deresinden Melcan Belini
Çırpına çırpına geçelim atım

Ata yol mu dayanır kaçtığı zaman
Dizgini boynuna düştüğü zaman
Tek Göz'ün köprüyü geçtiği zaman
Bugün de Antep'e yetelim atım

Bozaklı çayında Narlı deresi
Rüzgar çalar kuyruğuyla yelesi
Çıngılanır tırnağında nal sesi
Bu gün de Maraş'ta yatalım atım

Maraş'tan ötesi uzun bir yoldur
Tatar deresinde dizgini kaldır
Göksün dağlarında öğleyi kıldır
Bu gün Kayseri'de yatalım atım

Kayseri eteği Erciyes dağı
Atın başı ince doru kısrağı
Kızılırmak üğrü Nevşehir sağı
Bu gün Nevşehir'e varalım atım

Şifa söyler şu Sultan'ım yar ise
Yalan dünya tek başına dar ise
Atım sende küheylanlık var ise
Kırşehir'de yarime yetelim atım
.
Gelir Kırşehir'e Şifa. Sultan’la buluşur. Alır Sultan’ı atının terkisine. Halep'e doğru düşerler yola. Şifa atına şöyle seslenir:
.
Ata nazar etmen hamayli takın
İnin Melendiz'e menevşe sokun
Karşında Toroslar kendini sakın
Çaykavak belini aşalım atım

Uzun yoldur Çukurova ovası
Cana can katıyor Tekir Yaylası
Binboğa burnunda Külek Boğazı
Şekerpınarı’nı geçelim atım

Seyhan deresinin içme suyunu
Gece kalmadan geç Payas dağını
Erzin'den ötede Hassa çayını
Geçip de Halep'e yetelim atım

.
Şifa’yla Sultan Halep’e dönüp vuslata ererler. Biz böyle ümit edelim. Onlar ersin muradına. Biz çıkalım kerevetine.
.
Israrla Halep’ten bahsediyorum. Çünkü atla Halep'ten kalkıp Halep'e dönüş söz konusu.Şifa çıkar Halep’ten. Kilis, Antep, Maraş, Kayseri, Nevşehir üzerinden Kırşehir’e ulaşır. Dönüş yolu ise Nevşehir, Niğde, Çaykavak, Şekerpınarı, Gülek Boğazı, Çukurova, Seyhan, Payas, Erzin ve Hassa üzerinden Halep’tir. Halep varış noktasıdır.

.

“Atım Kalk Gidelim Halep haneden”i yorumlayan sanatçılardan Şifa Bey,Ahmet Gazi Ayhan ve Zekeriya Bozdağ “Halep haneden” diyor. Ali Ercan “harap haneden”, Ahmet Kocayel “Araphane’den” demiş. Hangisi doğru? Elbette ki “Halep hane” doğrudur.
.
Bir de Zekeriya Bozdağ “Şifa söyler şu Sultan’ım yâr ise” dizesini “Karac’oğlan der ki yârin yâr ise”ye çevirip bu koşmayı Karacaoğlan’a mal etmiş.
Durun daha bitmedi. Ahmet Gazi Ayhan’ın yorumunu ve Zekeriya Bozdağ varyantını yazacağım. Sonra Ahmet Gazi Ayhan’ın “Benli kır atım” dediği atıyla taa İstanbul’a kadar gidişini anlatacağım. Ne zaman? Bakalım hele. Şimdilik bana müsaade!