Bisiklet, pedallı binek aracı. Çiftteker. Fransızcadan girmiş dilimize. “Velespit” de derler bisiklete. Şöyle bir araştırdım. Üç tekerli çocuk bisikletinin adıymış velespit. Genelleşmiş. İki tekerli bisiklete de velespit denir olmuş. Çocukluğumuzda bizim Oğulcuk’ta “Cin arabası” derdik bisiklete. Cin arabası? Cinle ne bağlantısı var bisikletin? Ama durun bir dakika. İki tekerli bir binek taşıtı değil mi bisiklet? Pedal çevirerek hareket ediyor. Sonra bisiklet sürmek her kişinin kârı mı? Bilmeyen üzerinde duramıyor bile. Hah! Şimdi oldu. Çift teker. Üzerine bineceksin. Dengeyi sağlayıp pedal basacaksın. Bu beceriyi edinmek için epey terlemelisin. İşte bisikletin “Cin arabası” oluşu bundan ileri geliyor. Sürmesini bilmeyeni kaldırıp atıyor bisiklet. Cin çarpmışa döndürüyor. Bir de Kars yöresinde bisiklete “Yel arabası” denildiğini duydum. Puskilet söyleyişi de çalındı kulağıma. Çocukluğumda bisikletim olmadı. Oğulcuk’ta ben emsal hiç kimse bisiklet yüzü görmedi. Çocukluğumda göremedim. İçimde ukte kaldı. Seksenli yıllarda K.Maraş’ta çalışırken çocuklar bisiklet istediler. Üç tekerli bir velespit aldık. Oynadılar evin önünde. Sokakta. Eren, Hatice, Arzu... Evimiz de Mağralı’da Çamlık’a yakın. Ahır dağının etekleri. Bayır. Eren giderek velespiti beğenmez oldu. Tutturdu: “Bisiklet de bisiklet...” Dedim kİ: -Oğlum! Burada bisiklet sürülmez. Bayır aşağı gitmek kolay da çıkmak zor. Sana söz veriyorum. Bisiklet kullanmaya müsait bir yere taşınırsak ilk işim sana bisiklet almak. Eren ikna oldu. Bir daha bisikleti anmadı bile. Ne zamana kadar. Mersin’e taşınıncaya kadar. 1991’de Mersin’e geldik. Evi eşyayı yerleştirip düzenledik. Eren başladı: -Baba sözün vardı. Bisiklet alacaktın... Doğru söylüyor Eren. Gittim. Kampanya varmış. Uysal Ticaret’ten bir bisiklet aldım. MOBY DİCK marka, ithal. Hizmet tipi. Aklımdan geçen Eren biraz biner, usanır. Bisiklet bana kalır. Nitekim Eren bir müddet sürdü bisikleti. Usandı. Bisiklet bana kaldı. O gündür bu gündür bisikletim, elim ayağım. Şehir içinde bir yere gitmek için bisiklet kullanıyorum. Bakımını muntazam yaptırırım. Yirmi altı yıldır birbirimize alıştık. Birbirimizin dilinden anlıyoruz. Bisiklet benim bir parçam oldu sanki. Eyvahlar olsun MOBY DİCK’im çalındı! O benim vefakar bisikletim, emektarım gitti. Sitenin bahçesine bisikletlik yaptırdık. Oraya bağlıyordum. Geçen gece birileri gelmiş. Kesmiş zinciri: -Hadi gidek, demiş benim emektarıma. O da ne bilsin? Ağzı yok, dili yok... Bırakıp gitmiş. Aradık taradık. Sorduk soruşturduk. Bisikletimin izine, tozuna rastlayamadık. Kamera kayıtlarına baktık. Kim kime, dum duma... Emektarım gitti gider. Karalar bağlamışım. Yastayım dostlar!