Sanatta özellikle Almanya, Avusturya, Kuzey İtalya veİskandinav ülkeleri burjuvazisinin beğenisini yansıtan yeni-klasikçilik veromantizm arsında geçiş dönemi üslubu.
Napoléon Savaşları’nın ardından 1825-35 arasındaAvrupa’da yaşanan yoksulluk döneminde gelişti. Adı, orta sınıfın lüks merakınıhicveden “Papa Biedermeier” adlı karikatür kahramanından kaynaklandığındanküçültücü bir anlam içermekteydi. Orta sınıf, aile yaş**ına, özellikle mektupyazmak dolayısıyla yazı masası kullanmak ve boş zamanları değerlendirmek gibikişisel etkinliklere önem veriyordu. Bu tür ailelerde yaygın olarak gecetoplantıları düzenleniyor, gece toplantılarının vazgeçilmez ögesi piyano yoksaBiedermeier evi yeterince döşenmiş sayılmıyordu. Bu gece toplantıları,yükselmekte olan orta sınıfın kitap, dans ve şiir okuma gibi kültürelilgilerinin pekiştirilmesine olanak veriyordu. Bu etkinlikler, ya tür resmi yada tarihsel resim niteliği gösteren ve çoğunlukla duygusal bir yaklaşımla elealınan Biedermeier resminin konularını teşkil ediyordu. Bu akımı temsil edenressamlar arasında Almanya’da Fran Krüger, Georg Friedrich Kersting, JuliusOldach, Carl Spitzweg ve Ferdinand Georg Waldmüller sayılabilir.
Biedermeier mobilyası temelde ampir ve direktuvarüsluplarından kaynaklanıyordu. Hantal, naif ve grotesk örneklerinin debulunmasına karşılık bu mobilyalar yalın, ince ve işlevsel nitelikteydi.Biedermeier mobilyaları ampir üslubunun katılığını yumuşatmış, direktuvarüslubunun ağırlığıyla zarafetini sürdürmüştü. Genellikle koyu renk ağaçlardanyapılan, yaldızlı pirinçten dekoratif bordürlerle süslenen görkemli ampirmobilyalara göre, Biedermeier mobilyalar direktuvar üslubuna daha yakındı;hafif, yerli ağaçlardan yapılıyor, ****l bezemelere yer verilmiyordu. Karşıtlıketkisi yaratmak amacıyla ağacın damarlarından, budaklardan yararlanılarak,abanoz ağaçlardan kabartmalar kullanılarak yüzeylere hareketlilikkazandırılıyor, bazen de kakmalar yapılıyordu. Biedermeier mobilyaların, dahasonra art nouveau üslubunu ve modern İskandinav mobilya tasarımlarınıetkileyecek olan belirleyici bir özelliği de bunlarda geometrik biçimlerin çokölçülü kullanılmasıydı. Bazı eşyanın işlevi değişmişti; örneğin masa, odanınortasında tek başına yer alan bir nesne olmaktan çıkmış, çevresine konaniskemlelerle akşamları bütün aileyi bir araya toplayan bir öge halini almıştı.
Genelde Biedermeier üslubu, 19. yüzyılın ilk yarısıboyunca klasikçilik ve romantizm arasında süregelen görüş ayrılıklarını ortayakoydu. Zamanla bu üslup romantikleşti; düz çizgiler bükülüp kıvrımlı bir biçimaldı; malzemenin doğal nitelikleri kaybolarak yalın yüzeyler gitgide daha süslübir görünüm kazandı; insan ölçülerine uygun biçimler fantastik bir hale büründü.Ama hafiflik, işlevsellik ve özgünlük konusunda getirdiği yeni bakış,Biedermeier üslubunun 1960’ların ortalarında yeniden canlanmasına yol açtı.