Şadi Aksoy kardeşimizi öte dünyaya uğurladık. Oğulcuk mezarlığı ebedi yurdu oldu Şadi’nin. İyi bir insandı Şadi. Emekli olunca Kayseri’ye yerleşti. Köye pek gelip gitmezdi. Kayseri’de karşılaştık birkaç kez. Ayaküstü hal hatır sormalarla sınırlı kaldı sohbetimiz.
Öğrencilik yılları bir hayli renkli geçti Şadi’nin. Boğazlıyan Lisesi’nin gediklisiydi 80’li yıllarda!
Şimdilerde öğrencilik kolay. O bizim öğrencilik yıllarımız ne yamandı! Boğazlıyan-Oğulcuk arası bir 15 km.gelir. Yol yok bu günkü gibi. Gerçi şimdiki yol da yeterli değil ama hiç yoktan iyi. Taşıt ne gezer... En hızlı ve konforlu ulaşım aracı, at arabası. At arabası da cumartesi pazarı olduğu günlerde gelir Boğazlıyan’a. Ya da hastası sayrısı olanlar araba koşar. Tarifeli sefer yapan yok. Sefalet ki diz boyu…
Köyde ortaokul yok. İmkanı olan Boğazlıyan’da ev tutup öğrenci okutuyor. İmkanlar kısıtlıysa birkaç öğrenci birlikte kalıyor. Böylece masraflar azalıyor. Hem de bir arada kalmak avantajlı. Köyden yeni çıkmış l2 yaşındaki bir öğrenci yalnız kalmıyor böyle olunca.
Söze başlarken:”Şimdilerde öğrencilik kolay.”dedik. Evet kolay. Artık Boğazlıyan’da ev tutup okuyan öğrenci yok. Çünkü öğrenci servisi var. Sabah alıyor öğrenciyi götürüyor Boğazlıyan’a. Akşam evine getiriyor. Ne güzel...Öğrencinin yeme içme, barınma gibi bir derdi yok.
O öğrenciliğin zor yıllarında bizim köyden 8 arkadaş Hacı Abi’nin (Topaloğlu) Çukurharman’daki evi kiralarlar. Daha önceki anlatılarımızda isimlerini saydık. Bir kez daha anmakta yarar var: Osman,İbrahim,Adem (Topaloğlu), Şadi (Aksoy),İsmail (Can),Oktay (Nazlı),Erdeniz (Ünal) ve Üstün (Ersungur).
Şadi, devre kaybı. Devre kaybı derken yaşıtları liseyi bitirmiş. O birkaç yıl kaybetmiş. Yaşça ev arkadaşlarının hepsinden büyük. Şadi’nin babası Alamancı. Para sıkıntısı yok. Evde Şadi’nin sözü geçiyor. Giyim kuşamına da dikkat ediyor. Bir de bont çantası var. Okula gidip gelirken elde bont çanta, gözlerde gözlük…Fors bin beş yüz!
Bir gün mahallenin genç kızları İsmail’e soruyorlar:
-O sizin eve gelen eli çantalı, yakışıklı kim?
İsmail anasının gözü. Hemen cevabı yapıştırıyor:
-Ha o mu? O biyoloji öğretmeni. Bizim evde kalıyor.
Kızlar şaşırıyor. İsmail eve gelir gelmez Şadi’ye anlatıyor olanları. Şadi’nin başının belası biyoloji. Biyolojiden sıfır çekiyor. Ama biyoloji öğretmeni olmuş İsmail’in sayesinde. Ne devlet...
Kızların bakışı değişmiş Şadi’ye. Şadi de İsmail’in bu kıyağını unutmamış tabii. İsmail’e ne yen ne içen...İkramın bini bir para...
Bazen İsmail’in tepesi atıyor:
-Bak Şadi ağa! Kızlara gerçeği söyleyeceğim, diyor. Şadi pürtelaş:
-Aman İsmail’im. Vaziyeti idare et. Kulun kurbanın olayım, diye yalvarıyor. Evde İsmail’in bir dediği iki edilmiyor. Şadi’yle İsmail kanka oluyorlar.
Şadi kardeşime bin rahmet olsun. Işıklar içinde uyusun.