Vuslata erdik dostlar. Nihayet “BizimKöyden İnsan Manzaraları-1” ete kemiğe büründü. Kitaplaştı. Hasretler kavuştu.Şükürler olsun.


Bu kitap evveliyatına bakılırsa benimilk dosyamdı. Bundan tam tamına 4 yıl önce basılacaktı. İstanbul’da BoğaziçiYayınları arasında çıkacaktı. Sevgili Gazi Altun’un sümeninin altında çook uzunsüre (yaklaşık 2 yıl) bekledi. Aksilikler oldu. Kısmet değilmiş. Olmadı.Dosyayı istedim Gazi kardeşimden. Geldi. Bu kez bir başka arkadaşım kitabınbasımında bana destek olacaktı. Dosyayı ona gönderdim. Ha bu gün ha yarın!Bayram geçsin. Yılbaşından sonra. Hastamız iyileşsin… Bekle babam bekle.

Altı ay önce bandrolu alındı kitabın.Bazı anlatılar güncellendi. Biz arkadaşımızdan hayırlı haber bekliyoruz. Çokbeklersin iki gözüm. Hani derler ya:

“Bekleyen derviş, muradına ermiş.”

Bu sözü şöyle bağlayanlar da var:

“Bekleyen derviş, sıkıntıdan gebermiş…”

O hallere düştük sizin anlayacağınız...

Ankara’dan editörüm Yusuf Canan Avankardeşim arar:

-Hocam isterseniz bandrolu iptal edelim.Cezalı duruma düşeceğiz, diye bana sitem eder. Kendisine sabrından dolayı,emeği için çok teşekkür ediyorum.

Baktık olacak gibi değil. Gözümüzükarattık.Kendi göbeğimizi kendimiz kestik. Kredi çekip kendi imkanlarımızlakitabımızı gün ışığına çıkardık. Allah utandırmaya...


“Bizim Köyden İnsan Manzaraları-1” 208sayfalık bir kitap. İçinde 96 anlatı var.Bu anlatıların hepsi sadece Oğulcuk’lailgili değil. Bizim köy bir simge. Anlatılarda çevre köyler ve kentler de mekanolarak alındı. Anlatıların yanı sıra şiir, eleştiri, değinme, denemeler de yeraldı kitabımızda.


Ben beğendim “Bizim Köyden İnsanManzaraları-1”i. Ne demişler? Çerçi boncuğunu övermiş. Siz hiç “Ayranım eşgi,cacığım gıllı.” diyen gördünüz mü?

Benim beğenmem önemli değil. Önemli olansizlerin beğenmesi.

Sizden ricam “Bizim Köyden İnsanManzaraları-1”i alıp okumanız. Okuduktan sonra da eleştirmeniz. Eleştiriistiyorum. Eksiğimizi, fazlamızı görüp kendimize çeki düzen vermemiz içineleştiriye ihtiyacımız var.


Giyindik kuşandık. Süslendik püslendik.El içine çıktık. Bakalım ayine-i devran ne gösterecek?