Gazetedeki köşemde çoğu zaman, Şehrimize dair, tarihi ve kültürel konularında araştırma yazıları yazmaktayım. Amacım bu şehrin gizli hazinelerinin ortaya çıkarılmasında naçizane tarihçilerimize yardımcı olmak ve onları gayrete getirmek. İlk defa duyduğumda çok heyecanlanmıştım. O camiimizde, başka bir kültürel mirasımızın izini arar iken, yeni bir değerle karşılaşmam beni gerçekten heyecanlandırmıştı. Maraş Mevlevihanesini kitabeside aynı camimizde bulduğumuzda da çok sevinmiştik. Bu defa sevincimiz daha da katlandı. Çok kıymetli dostumuz, gönül insanı Selahattin Sandaloğlu bey, O camide Dulkadiroğulları na ait olduğu bilinen sancaklardan birinin bulunduğunu söylediğinde heyecanım daha da arttı. Birlikte gittik ve o sancağın hali pür melalini gözlerimizle gördük.
Yeşil ipek üzerine yazılmış, fetih ayetli sancak-ı şerif neredeyse lime lime dökülüyordu. İptidai koşullarda muhafaza edilmeye çalışılan Sancak eğer restorasyona ve koruma altına alınmaz ise iyice yok olacak. Şehrimizin arif ve alim insanlarından Sandalzâde Hafız Osman Efendinin gayretleri ile Sancak-ı Şerifin bu günlere taşındığını torunu Selahattin Sandaloğlu beyden öğreniyoruz. 1926 yıllarında fahri imamlık yaptığı o camiinin mütevellisi olarak her şeyiyle tamiratı, bakımı ve emanetleriyle günümüze taşınmasında emekleri geçmiştir. Medine-i Münevvere’den O camimize Sakal-ı Şerif getirterek, mübarek emanetin şehrimize teşriflerinde gayretleri olmuştur. Şehrimizin Kurtuluş savaşında işgal ordularına karşı da O camimiz silah deposu olarak kullanılmış Hoca efendi o yıllarda üzerine düşen görevi yerine getirmiştir. 1883 yılında doğup1962 yılında Hakka yürüyen hoca efendi Anadoluda ilk yapılan okullar arasında yer alan Kahramanmaraş İmam hatip okulunun temelini atarak uzun süre müdürlük yaparak, bir çok münevver insanların yetişmesine vesile olmuştur.
Şimdi ise O güzel insanların bıraktıkları güzel emanetleri, gelecek nesle taşıma görevi bizlerin üzerine düşmektedir. Şimdiye kadar izbe köşelerde kalmış gizli hazinelerimizi ortaya çıkarmak gene bu şehrin insanına düşmektedir. Bu gördüklerimi Gazetemizde Sayın Mesut Tuğrul beye anlattığımda heyecanından yerinde duramadı. Hemen Selahattin Sanadaloğlu beyi arayarak birlikte O camiye gittik. Tarihe kaynak olması açısından özel haber yaparak kayıt altına almaya çalıştı. Bu vesileyle kültürümüze gösterdiği gayret için Mesut Tuğrul beye ve bu hazinemizin gün yüzüne çıkmasında katkısı olan, gönül insanlarından Selahattin Sandaloğlu beye teşekkür ederim.
Bizce malum O camimizi merak ettiğinizi çok iyi biliyorum. Ancak “su uyur düşman uyumaz” İnşallah bu yazı ve haberlerden sonra o tarihi Sancağımızın başına bir iş gelmez. Bir an önce bu konuda yetkili olduğu bildiğimiz kimselere büyük görev düşüyor. O sancağın tamiratını yapılıp, olması gereken yerde, Kahramanmaraş müzemizde muhafaza edilmesini her Maraşlı gibi biz de çok arzu ediyoruz. Selam ve sevgilerle.