"Aynanın altındaki çeşme bir şişeye açılmaktadır.Aynaya baktığınızda ise kendinizi görürsünüz, akan siz misiniz zaman mı, çünküsizde değişmektesiniz her saniye her zaman." İşte böyle yaşayan bir eseriüretebilecek akım Dadaizm.

Dada, 1916'da Zürih'de doğmuş olan bir sanat akımıdır. I.Dünya Savaşı'nın katliamlarına ve budalalığına duyulan nefretten doğan buhareket, şok etkisi yaratan taktiklerle ve alay ederek, teknolojik ilerlemeyekörü körüne bağlanmanın yüzeyselliğini, Avrupa toplumunun yozlaşmasını, savaş,toplum, gelenek, din ve sanat gibi tüm yerleşik değerleri protesto etmekteydi.Dada hareketi yaratıcı sanatı canlandırma amacıyla yeni deneysel ifade formlarıbulmak için çaba göstermiştir. Savaşın bitmesinden sonra 1918'de Dada hareketi Almanya'yasıçradı ve burada aşırı sağın yükselen militer ve milliyetçi politikalarına birçeşit karşı duruş halini aldı. Dada hareketinin bir diğer önemli özelliği,sürrealizmin önünü açması ve hatta temellerini atmasıdır. Dada hareketininiçinde yer alan pek çok sanatçı daha sonraları sürrealist hareket içinde etkiliolmuştur.

Dadaizm’in öncülerinden genç Macar şairi Tristan Tzara(1896-1963) 1917'de DADA dergisini çıkarmaya başladı. Bu dergide Dadaizm’inöncüleri Ball, Hans Arp, Richard Hulsenbek ve Tzara, ses şiiri, anlamdışılıkşiir ve şans şiiri adını verdikleri yeni şiir biçimlerini denemeye başladılar.Kısa zaman sonra Fransa'nın önde gelen şairleri de bu dergide çalışmayabaşladılar: Aragon, Eluard, Breton ve diğerleri.

’İnsanın anlamsızlık (Unsinn) üzerine kurduğu mantıksalzincir yerine, mantıksal bağı bulunmayan anlamdışılık (Ohne-Sinn) konmalıdır.’Dada, sanata karşı doğanın yanındadır. Dada'ya göre doğada anlam yoktu, öyleysesanatta da anlam olmamalıydı. Ancak Dadaistler her ne kadar sanata karşıolduklarını, geleneği reddettiklerini ve sadece yozlaşmış bir toplumla alayedip aşağıladıklarını ifade etmiş olsalar da ortaya koydukları çalışmalarla,fütürizmin görsel alfabesini zenginleştirmişlerdir. Kural ve dogmalardankurtulmak sanatçıyı kendi gerçeğine daha çok yaklaştırmıştır. Şans eseri olarakbilinçsizce yapılanın etkinliği anlaşılınca, Dadaistler kendiliğinden(spontane) olanı planlı davranışlarla birleştirmenin yollarını aramışlar; busentez sayesinde tipografi geleneksel kısıtlamalardan kurtulmuştur. Dada aynızamanda, harf biçimlerini Kübizm kavramına uyan fonetik semboller olarak değil,görsel biçimler olarak kullanmıştır.

Dada hareketine ilişkin en önemli tartışmalardan biriDada'nın gerçekten de sanat karşıtı (anti-art) olup olmadığıdır. Bu tartışmanınsebebi, Dadaist sanatçıların genel olarak Sanat konusunda fazlasıyla eleştirelolmalarıdır. ‘Yüksek ve güzel’ olduğu düşünülen Sanat'ı üreten ve ona tapantoplumla, I. Dünya Savaşı'na sebep olan toplum ne de olsa aynı toplumdur.1916'da sanat aşığı olmak, Dadaistler için, katışıksız ikiyüzlülük demekti.Dadaistlere göre “Sanat” dolaylı yoldan da olsa suçluydu.

Daha da kötüsü, eğer Alman erkekleri, Fransızları veRusları süngüleriyle şişlemeye, sırt çantalarında Goethe'nin kitabıylagidiyorlarsa, bunu, Sanat insanlığı aptal yerine koyduğu, insanların dünyayıolduğundan daha güzel bir yer olarak görmelerine sebep olduğu içinyapıyorlardı. İşte, Dadaistleri en çok kızdıran ve radikal ifade yollarına itende buydu. Dada, yerleşik sosyal estetiğe acımasızca bu yüzden saldırmıştır.Güzelliğin, simetrinin ve anlamın bozguna uğratılması ve gelenekselmalzemelerin reddedilmesi Dada'nın başlıca özellikleriydi. Bütün bunlar Dadaiçin, insanlığı toplu cinayete sürükleme kapasitesi olan bir sosyal ritmin bozulmasıydı.

Dada'nın hemen hemen her şeyi inkar etmesi, yeni ve güçlüiletişim yöntemleri yaratmış; bunlar şiirde yeni biçimlerin kullanılması,görsel iletişimde ise kolaj ve fotomontaj gibi teknikler olmuştur. Butekniklerde, resimli dergilerden, eski mektuplardan, basın ilanı veetiketlerden kesilen fotoğraflar yeni bir düzenlemeyle yapıştırılmış vebirbiriyle ilgisi olmayan bu resim ve işaret parçalarından, yeni anlamlaryaratan bağlantıların kurulduğu, genellikle kışkırtıcı nitelikte düzenlemeler oluşturulmuştur.