Çok fazla kullanmaktan anlamını kaybeden, soyutlaşan, düşünmeksizin tekrarlanan sözcükler vardır. “Demokrasi” bunlardan biridir. Hepimiz demokrasiyi severiz, En yüce rejim olduğunu vurgularız. Biraz uzaklaşsak, hemen hemen hasretine düşeriz. Ve bu arada, demokrasiye “neden ”değer verdiğimizi, “neden” onu istediğimizi düşünmeyiz bile, demokraside, demokrasi aşkımız da, ayağı yerden kesilmiş ve gerçeklerden kopmuş soyut kavramlara dönüşür. Soyutlaştırdıkça da, korunması zor, yozlaştırılması ve kaybedilmesi kolay olur.
Ülkemiz kendi yarınlarına hazırlanırken, bazı temel sorunların üzerinde ne kadar düşünülüp tartışılırsa, eksik ya da fazla, ama ne kadar çok düşünce ve çözüm üretilirse, gelecek o ölçüde sağlam kurulabilir. Bu sorunların ilki insana olan ilişkin olanıdır.
Geçtiğimiz hafta Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası’nın 8’nci Olağan Meclis Toplantısı gerçekleştirildi. Bu toplantıya ilçe belediye başkanları, oda başkanları, KMTSO meclis üyeleri ve Ticaret Borsası Meclis Üyeleri Katıldı. Bu toplantıya da Milletvekilleri, Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, KMTSO Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Buluntu, Ticaret Borsası Başkanı Mustafa Narlı da katıldılar. Toplantının yönetimini KMTSO Meclis Başkanı Hanefi Öksüz yaptı. Sırasıyla MHP Kahramanmaraş Milletvekili Zuhal Karakoç Dora, DEVA partisi Kahramanmaraş Milletvekili Dr. İrfan Karatutlu’ya söz verildi. Karadutlu, şehirde istişare kültürünün eksikliğini eleştirerek şehrin geleceğine yönelik yapılan çalışmaları yetersiz bulduğunu anlattı. Kahramanmaraş’ı 50 yıldır bu zihniyetin yönettiğini fay hatları üzerinde çok katlı bina yapılmasına müsaade eden yetkililerden 6 Şubat depremlerinden sonra hesap sorulmadı dedi. Karadutlu konuşmasına şu şekilde devam etti: “Sene 1972 Mahmut Karaküçük belediye başkanı. Kim verdi Milcan’a 8 katı? Kim verdi Enurya’ya 8 katı? Kim verdi Edelere 8 katı? Edeler duruyor ama diğerleri yıkıldı. Durdular mı? Durmadılar 10 kat, 16 kat verildi. Bunlar sorulmadı.” Diye konuşmalarını sürdürürken meclisi yöneten Hanefi Öksüz İrfan Karatutlu’nun iki inci kez uyarınca Karatutlu’da mikrofonu bırakarak toplantıyı terk etti.
Demokrasi, farklı toplumsal ve siyasal güçler doğal mücadele, içindirler. Ancak bazı kritik gerilim anlarında “danışma ve uzlaşma “rekabetten daha büyük öncelik kazanmaktadır.
Demokrasideki “uzlaşma” anlayışının ve “sorumluluğun”, tarafların birbirlerine düşman gözüyle “bakmayışının tek değil fakat başlıca nedeni demokrasi kurumlarının” karşıtlar beraberliğini ve herkesin kendini demokraside var görmesini mümkün kılmalarıdır. Bir toplumun gücü karşısının varlığı ile söz konusudur. Kendi karşısını yahut onun düşüncesini, özgürlüğünü sınırlamak, demokrasiyi, yani kendi demokratik varlığını, varoluş nedenini sınırlamak anlamındadır ve dolayısıyla, bu sistemdeki “sorumluluk”, hoşgörü” karşıtlarına gösterilen anlayış ”Her toplumun sınıfsal düşüncelerin sonucu değildir. Her toplumsal sınıfın, her farklı yararın, her düşüncenin kendi ”nefis müdafaasıdır. Sonuç olarak, demokraside ve siyasette bir uzlaşma kültürüdür.