Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bir şiiri vardır. Ondan küçük bir alıntı yapacağım:

“Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın”

Bu şiir uzuncadır. Bedri Rahmi, eşi Eren Hanım’a değil de sevgilisine yazmış. MariGerekmezyan’a. Aşkını, sevdasını dizelere dökmüş.

Dikenli İncir, Hüzünlerin Şairi Nafiz Nayır’ın. Nafiz Nayır, Dikenli İncir’i hayat arkadaşı için yazmış. Eşi Fatma Hanım’a sevgisini, minnetini, güvenini, huzur ve mutluluğunu anlatmış.

Dikenli İncir dört kıta. Her bir kıta (4+2)=6 dize. Kıtaların son iki dizesi bağlantı bölümü. Bağlantının ikinci dizesi (Dikenli incirim, keçiboynuzum) dört kez yinelenmiş.
Nafiz Nayır “Seni tanıyınca oldun miladım” dediği hayat arkadaşını anlatırken ateş ve buz’u yan yana kullanmış. Ateş yakar. Buz dondurucu. Bir tezat sanatı. Hele hele "ocak" sözcüğünündeki tevriyeye dikkat isterim. Ocak; yılın ilk ayı, evde ateş yakıp yemek pişirilen yer, aile anlamlarını çağrıştırıyor. Ne güzel değil mi?
Sonra ala gözlü keçi- alaca kuzu; bağlama-kopuz, ekmek-tuz kullanımlarını görüyoruz.
Vee dört kez yinelenen dikenli incir- keçiboynuzu... Oldukça mânidar. Hayat arkadaşlığı kolay mı? İyi günde, kötü günde, yan yana, can cana olmak. Sevinci çoğaltıp, acıları paylaşmak. Birlikte gülüp birlikte ağlamak…
Dikenli incir, Hint inciri. Dikenlidir Hint inciri. Dikenleri ele batar. Yemek için özel bir işlemden geçmesi gerekir. Keçiboynuzu da tatlı bir meyve. Ama o tadına varabilmek için epey çile çekmek lazım. Çünkü serttir.

Şiiri yazmış Nafiz Nayır. Eşi “Fatma Hanım ne der?” kaygısında. Ya beğenmezse! Hatta kırılırsa, ne olacak? İşin içinde kaş yapayım derken göz çıkarmak var. Bir çuval inciri berbat etmek…
Şöyle bir çözüm yolu bulmuş hocamız. Şiiri kızına vermiş. Demiş ki:
-Annene oku. Ben mutfağa gidiyorum.
Anne-kızı başbaşa bırakıp mutfağa gitmiş. Biraz sonra Fatma Hanım’la kızı da gelmiş mutfağa. Fatma Hanım şiiri beğenmiş belli ki:
-Güzel olmuş Dikenli İncir, Nafiz. Ama dikenli demesen daha iyi olurdu, deyip Nafiz Hoca’ya sarılmış. Teşekkür etmiş.

Bu şiiri Haşim Can’ın sayfasından aldım. Fotoğrafı da. Bu fotoğrafı Haşim Can, Halil Atılgan Kültür Sanat Evi’nin bahçesinde çekti. İncirgediği Köyü’nde o kadar çok var ki dikenli incir. Haşim Can’a teşekkür ederim. Dikenli incirler önünde Nafiz- Fatma çiftini böyle görüntüleyip ölümsüzleştirdiği için.
Şimdi Dikenli İncir’i okumanın vaktidir:
 

“Seni tanıyınca oldun milâdım
Varlığın beni hep aşka yürüttü
Anlamlar kazandı attığım adım
Seninle ocağım büyüdü, tüttü

Ocakta ateşim, temmuzda buzum
Dikenli incirim, keçiboynuzum

Ortak hayatımız en doğru seçim
Nice topal güne taktırdın kanat
Sende karar kıldı her şeyim, hiçim
Çok zaman desen de; “inadım inat”

Ala gözlü keçim, alaca kuzum
Dikenli incirim, keçiboynuzum

Süsler hayatımı nice nağmeler
En içli sesleri dizdin yan yana
Bilsen bu dünyada değişti neler
Yepyeni notalar getirdin bana

İnleyen bağlamam, şakrak kopuzum
Dikenli incirim, keçiboynuzum

Günlerim seninle bitmeyen rüya
Sükûta gebedir senin fırtınan
Benim’çin yeniden tatsız dünya
Seninle tat buldu, diyorsam inan

Sofrada ekmeğim, yemekte tuzum
Dikenli incirim, keçiboynuzum”