Atatürk’ün bir sözü vardır. Bu sözünde Türk hekimlerine duyduğu güveni anlatır Gazi. Der ki: “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.” . Bizim Naci Şahin abimiz de aynı güveni duyuyor Türk hekimlerine. Yeşil Takkeli Adam kendini iyi hissetmediği demlerde doktora gitmeyi düşünüyor. Kendisi Almanya’da çalışmış. Ordan emekli. Sosyal biri. Hem de Almanya’da bir çok sosyal etkinliğin aktif üyesi. Gönüllü tercümanlıktan tutun da kimsesizlerin kimsesi olmaya kadar giden ince bir yolun yolcusu. . Emekli olduktan sonra Kayseri’ye yerleşti Naci Şahin. Emeklilik ona göre değil. Boş duracak, kahve köşelerinde vakit öldürecek bir mizacın adamı hiç değil. Küçükmustafa’dan bir ev aldı. Zaman zaman Büyükşehir Belediyesi’ne gidiyor. Daire müdürleriyle görüşüyor. Daha temiz ve düzenli bir Kayseri için fikir üretip ilgililerle paylaşıyor Yeşil Takkeli Adam. Ha, bu yeşil takkeliliği de başından hiç çıkarmadığı Yeşil takkesinden mütevellit. Belediyeciler ilk zamanlar ilgiyle dinliyorlar Yeşil Takkeli Adam’ı. Ama giderek bizar oluyorlar. Öyle bir an geliyor ki, Naci Şahin’i Büyükşehir Belediyesi koridorunda gören daire müdürleri kaçıp bir yerlere saklanıyorlar. Neden? Naci abimiz yeni bir projeyle gelmiştir. Daire müdürünün yapacak başka işleri vardır! . Naci Şahin Gürden’den evli. Gürden (Yazıkışla) komşu köy. Oğulcuk’un 3 km. doğusunda. Kayseri il sınırında. Çağırsan duyulur. Yeşil Takkeli Adam, Gürden’e bir yazlık ev yaptı. “Hanımelli” oldu. Oğulcuk’ta kınadılar Naci Şahin’i: -Sen de amma gılibiğimissin la… Adam gendi koğü dururken avradın koğone ev mi yapar!.. Naci Şahin hiç aldırmadı bu söylenenlere. Gülüp geçti. . Bir tarihte kaynıyla geldi Naci Şahin bizim köye. Günlerden Cuma. Kültürpark’ta otururken konuşuyoruz şurdanburdan. Rahatsızlığından söz etti. Kaynı lafa girdi: -Geçen guninişdeyidokduragotürdüm. Dedim ki doktura “ Doktur bey, bu benim inişdem. Biz inişdemizi çok severik. Gendi Almanya’dan emekli. İsdese gider Almanya’da tedavi olur. Amma o isdemiyo. Benim param burdagassın. Bana Türk hekimleri baksın, beni Türk hekimleri tedavi itsin, diyo. Aha inişdem emaneti sana.” Dokdurgulümsedi: “Enişteler pek sevilmez ya, siz ne kadar seviyorsunuz eniştenizi…Sebebi ne ola?” Ben guldüm bu sefer: “İnişdemiz bizi bağrına basdı. Gendi koyü dururken geldi bizim kuve ev yapdı. Böyle inişde sevilmez mi? Senden ricam inişdemizi daha uzun süreli yaşat. İyileşdir.” Doktur biguldü, biguldü. Bizimle çok özel ilgilendi. Tetkik, tahlil… Bizi hiç yormadı. Şimdi inişdem emin ellerde. Tedavisini oluyor çok şükür…” . İşte bizim Yeşil Takkeli Adam’ın Türk hekimlerine güveninin hikayesi böyle aziz dostlar.