Bu başlığı ve alttaki bölümü gazetemizin başyazarı: Serdar Erdoğanyılmaz’ın yazısından aldım. “Kahramanmaraş’ın duyarlı insanlarını kastediyorum. Duyarlı insan ilgilidir. Duyarlı insan meraklıdır. Duyarlı insan okur. Duyarlı insan danışır. Duyarlı insan dinler. Duyarlı insan TV izler. Duyarlı insanın muamelesi iyidir. Üstelik yetimlerle, yoksullarla, memleketimizin sorunlarıyla da ilgilenmek farzdır.” Yazısının yine bir bölümünü aktarıyorum. “İyi bir yönetici önce duyarlı olmalıdır. Duyarlılık okumayı gerektirir. İdarecinin başarısı okumaya bağlıdır. Şehri yönetmek isteyen idareci her şeyden haberdar olmalıdır. Atanmışta olsa seçilmişte olsa sorumlulukları vardır. Öncelikle yerel basını takip etmelidir”. Diyor yazısında. Serdar bey Kahramanmaraş’ı örnek almış. Diğer bir konuda: Ülke çapında da okuma kültürümüzün oldukça yetersiz olduğu da bir gerçektir. Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığımızda tablo hiçte iç açıcı değildir. İlimizde üçüncü kez uluslararası kitap ve kültür fuarına ev sahipliği yaparak ilkleri gerçekleştiriyoruz. Yine de hiç bir şey yapmamaktansa konuyu yılda bir kez de olsa gündeme taşımanın yararlı olduğu fikrini savunuyorum. Şunu da belirtmekte yarar var. 122 kişiye bir kahvehanenin düştüğü ülke. Aynı ülkeye 50 bin kişiye bir kütüphanenin düştüğünü gösterir bazı araştırmalar. Çocuklarının doğum günlerinde kitap hediye edilen 180 ülke arasında 140’ıncı sırada bulunmakta. Hangi ülkenin çocukları yılda sadece 6 saatini kitap okumaya ayırır. Hangi ülkede kişi başına 7-8 kitap düşmektedir. Ve kitapların yarısı da ders kitabıdır… Bundan birkaç ay önceydi,  Ulusal gazetelerin birinde iki fotoğraf vardı. Bir gurup yabancı gençlerin ellerinde de kitap okuyorlar. Yandaki fotoğraf karesinden de diğer Türk gençlerinin elinde cep telefonu ile meşguller! Son yıllarda devlet milli gelirden en çok payı eğitimine ayırıyor. Özel okullara maddi destek sağlıyor. Yeni yeni okullar açılıyor. Daha önce ilk ve orta öğretimde sınıfların kalabalığı 60 öğrenciyi buluyordu. Şimdi bu rakam ideal rakamlara ulaştı. Tam olarak bilmiyorum 20 ile 30 öğrenci arasındadır. Yine de istenilen eğitimin verilemediği veya alamadıkları hep yazılıyor çiziliyor... Sonuç olarak Gazete  okumaz, okuyanı sevmez, kitap okumaz okuyanı sevmez yazanı da sevmez…. Biraz düşünün bakalım neresidir bu ülke? Yukarıda ismini zikrettiğim gazetemizin başyazarı Serdar Erdoğan Yılmaz bu gazetenin kuruluşundan bu yana hiç aralık vermeden 10 yıldan bu yana yazmaktadır. Bu kadar yoğun işine rağmen ondaki Türkiye sevgisi artı Kahramanmaraş sevgisi gazete sayfasında yerini almaktadır. Her yazısı bir öneri ve ders niteliğindedir. Hiç bir menfaat beklemeden yazar. Hep doğruysa doğru, yanlışsa neden yanlış olduğunu yumuşak bir dille okuyucularımıza ulaştırmamızı sağlar. Bu yazısını da çok beğendiğim için kendisine sormadan bir bölümünü aktardım. İnşallah kızmaz. Eline, fikrine yüreğine sağlık…