Gönül ve ruh dünyamızı aydınlatan şahsiyetlerimizi unutmamak adına O zatların, miladi ya da hicri vefat yıldönümleri geldiğinde, hayatlarına dair kısa bilgileri derleyerek her Cumartesi bu köşede yazmaktayım. Bu hafta ki gönül dünyamızı aydınlatan mümtaz şahsiyetlerden bazıları:
ALİ ŞÎR NEVÂÎ
(d. 1441 – ö. 3 Ocak 1501)
Türkçeyi yüksek bir sanat dili halinde işlemeye çalışan, bu görüşü savunan ve Türk diline değer kazandıran üstün bir bilgin ve devlet adamıdır. 1441’de Herat’ta doğdu. Eserleri hem yazıldıkları devirde, hem de daha sonra bütün Türk dünyasında zevkle okunmuş, pek çok ünlü Türk şairi onu örnek almış, ona övgü yazmıştır. XV. yüzyılda yaşamış büyük Osmanlı Şairi Ahmet Paşa, XVI. Yüzyılda yaşamış ve Azeri lehçesiyle yazmış ünlü Fuzûlî, Ali Şîr Nevâî’den etkilenmişlerdir.
Beş mesnevi sahibi olan ilk şairdir. Şiirlerini Türkçe ve Farsça yazmıştır. Kaşgarlı Mahmut’tan sonra Türk diline en büyük hizmet eden kişi olarak tanınan Ali Şîr Nevâî, Muhâkemetü’l-Lügateyn adlı kitabında Türkçe ile Farsçayı karşılaştırarak pek çok yerde Türkçenin üstünlüğünü savunmuştur. Ali Şîr Nevâî, bu kitabını Türkçe’yi bırakarak eserlerini Farsça verenlere ithafen yazmıştır. Türkçe yazdığı şiirlerinde Nevâî, Farsça yazdığı şiirlerinde ise Fanî mahlaslarını kullanmıştır. Anadolu dışında, Çağatay sahasında eser vermiş din dışı Divan şairidir. Şiirlerinde dini-tasavvufi temaları da olgun bir samimiyetle kullanır. 3 Ocak 1501 de doğduğu şehir Herat’ta vefat etmiştir. Rahmetle anıyoruz.
HALİDE EDİB ADIVAR
( d.1884 – ö. 9 Ocak 1964 )
Milli Mücadelenin kadın kahramanlarından, yazar, siyasetçi, hatip, akademisyen. 1884 yılında İstanbul'da doğdu. 1897 yılında, İngilizce öğrenirken çevirdiği Jacob Abbott'un "Ana" adlı eseri yayınladığında, Sultan II. Abdülhamit bu başarısından dolayı, 1899 yılında Şefkat Nişanı ile ödüllendirdi. Üsküdar Amerikan Kız Koleji'nden lisans derecesi alan ilk Müslüman kadındır. 1. Dünya savaşı yıllarında Kız Mektepleri Umum Müfettişliği görevini yaptı. İyi bir Hatip olan Halide Edip, Milli Mücadele döneminde, yaptığı açık hava mitingleriyle önemli bir rol oynamıştır. Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlandıktan sonra Ankara'ya dönmüş, eşi, Dışişleri Bakanlığı'nın İstanbul temsilciliği ile görevlendirilince birlikte İstanbul'a gitmişlerdir.
Cumhuriyet'in ilanından sonra gazetelerde yazarlık yapan Halide Edip, bu arada Cumhuriyet Halk Fırkası ve Mustafa Kemal ile siyasi fikir ayrılıkları yaşamıştır. Eşi Adnan Adıvar'ın Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kuruluşunda yer alması nedeniyle uzaklaştırıldı. Tek parti dönemi başlayınca, kocası Adnan Adıvar ile birlikte Türkiye'den ayrılmak zorunda kaldı. 14 yıl yurt dışında yaşadı. Bir dönem 1950 yılında Demokrat Parti İzmir Millet Vekili oldu. Çok sayıda roman, hikaye ve oyunlar kaleme aldı. 9 Ocak 1964 tarihinde 80 yaşında İstanbul’da vefat etti. Kabri Merkezefendi Mezarlığı'ndadır. Rahmetle anıyoruz.
MEMDUH CUMHUR
(d. 25 Ocak 1947 – ö. 12 Ocak 2018)
Eczacı, müzisyen, ses sanatçısı, şair ve yazar. 25 Ocak 1947 de Bursa’da doğdu. 1983 -1988 yılları arasında Kahramanmaraş’ta Cumhur Eczanesi’ni çalıştırdığı sırada Kahramanmaraş Musıki Derneği’nde hocalık ve şeflik yaptı. Tam bir İstanbul Beyefendisiydi. Nezaket sahibi, güzel konuşan, şair, bestekâr ve iyi bir müzik adamıydı. 1988 de çok sevdiği, meftunu olduğu Üsküdar’a yerleşti. Selman Eczanesi ismiyle bir eczane açtı. Orası sanki şairlerin, edebiyatçıların, musikişinasların buluşma yeri gibiydi. Neyzen Niyazi Sayın, Ahmet Yüksel Özemre gibi Üsküdârî ekabrileriyle hemhal oldu. Hicivleri ve tarz-ı kadim yazdığı şiirleri dikkat çekti. Neyzenbaşı Akagündüz Kutbay’ın vefatında yazdığı şiiri “Dağıtır bâd-ı sabâ hevâ perdesini / Çektirir hükm-i ecel derde devâ perdesini “ mısralarıyla başlar.
Ta ki, 12 Ocak 2018 tarihinde, ani bir kalp krizi ile bu dünyadan göçene dek dostlarıyla gönül birlikteliği devam etti. Uzun yıllar Cemil Meriç üstadın sohbetinde bulunmuş, fikirlerinden istifade etmişti. Kızı Prof. Dr. Ümit Meriç hanımefendi ise Memduh Cumhur Hoca’nın vefatı nedeniyle şunları söylemişti: Cenazesinin kalabalıklığından ne kadar sevildiği anlaşılıyor zaten. Çok hassas ruhu vardı. Eczacı terazisiyle harfleri tartarak, bilhassa vefat edenlerin arkasından muhteşem dörtlükler yazardı. Benim de Cerrahi Dergâhı’na ilk adımım onun sayesinde atılmıştır.” Rahmetle anıyoruz.