Yüzme Aksu, Ceyhan gibi akarsulara yakın bölgelerde doğal ortamlarda yapılırdı. Kent içinde bahçe sulamak amacıyla yapılan havuzlarda yüzme öğrenirdi gençler. O havuzlara biz göl derdik. O göllerin en ünlüsü Gözlüklünün Gölü idi. Orada ancak yüzmeyi iyi bilen yetişkinler yüzebilirdi. Vücut geliştirme o yıllarda sporun bir parçası sayılmasa da bir öğrenci arkadaşımız vardı. Herkül Ali derdik ona. Hem güçlü kuvvetli bir yapısı vardı hem de her türlü sportif gösteriyi büyük bir beceri ile gerçekleştirirdi. Sonra Bant Ahmet dediğimiz bir öğretmenimiz, bir de Tarzan sanlı bir öğretmen. Bugünkü vücut geliştirme birincilerinden geri kalır yanları yoktu. Ayrıca çok başarılı ve güçlü birer sporcu idiler. 19 Mayıs törenlerinin cambaz göstericileri olan iki arkadaşımız vardı. Bunlardan biri Tivist Ayhan denilen Ayhan Özer ötekisi ise Mahmut Kanadıkırık idi. Bilinçli bir biçimde motosikletçiler vardı sayıları otuza yakın. Bir sirk gelmişti. Sirkte içi oyuk silindir biçiminde bir yapıda motosiklete binerek gösteri yapılıyordu. Bizim Maraşlı motosikletçilerden Bombacı diye anılan bir ağabey, ben de bu gösteriyi yaparım, dedi. Epey bir tartışmanın ardından (hem de kendi motosikleti ile) gösteriyi yapabilmişti. Motosikletçilerin hepsi de birer motosiklet cambazı idiler. 1960’lı yıllarda giderek sayıları ve etkinlikleri azalmıştır. Amatör olarak küçük gruplar boks, masa tenisi gibi spor dalları da ilgi odağı olmuştur. Kuşkusuz Maraş’ta bütün bu spor dallarından çok daha önemlisi güreş olmuştur. Öyle ki serbest stilde çangal oyunları dünyaya Maraş’tan yayılmıştır. Maraş’ın kendine özgü güreş tarzı vardır. Kısa Şalvar Güreşi. Kendine özgü oyunu vardır. Çangal oyunları. Bütün bunlar Maraş’tan büyük güreşçiler yetişmesine neden olmuştur. Kentte eskiden Haydar Bey, Mağralı Ökkeş, Kasap Kara Ali ve Bekir Büke gibi güreşçiler ünlenmiştir. Serbest tarzda Maraş’ta güreş eğitimi İsmet Alparslan tarafından geliştirilmiştir. Uzun yıllar güreş antrenörlüğü yapan bu güzel kişi hak ettiği saygıyı yeterince görmüştür diyemeyiz. Kuşkusuz Maraş’ın yetiştirdiği Şeref Eroğlu, Ahmet Ak, Mehmet Esenceli, Harun Doğan, Metin Kaplan, Fevzi ve Talat Tezel gibi büyük şampiyonlar bu spor dalına ne denli bir değer verildiğinin belirtisidir. Köy düğünlerinin büyük bir çoğunluğunda güreş yarışmaları yapılırdı. Kentte ise hemen her Pazar Günü Mağralı, Kümbet, Kuyucak gibi yerlerde halka açık güreşler yapılırdı. Bu güreşler kısa şalvar karakucak gü reşleri biçimindeydi. Ortada birkaç tane şalvar olur. Güreşmek isteyen oracıkta soyunurdu. Kentte askerlik yapan pehlivanlar ile köylerde ün yapmışlar da bu güreşlere katılırdı. Üst üste üç kez yenen alandan ayrılabilirdi. Tartı yoktu denklik (taydaşlık) göz önüne alınırdı. Kendisinden daha iri bir sporcuyla güreşmek isteyenlere engel olunmazdı ancak tehlikeli oyun yapmaya çalışanlara hemen engel olunurdu. En son ağır sıkletler güreşir ve o günün birincisi giydiği şalvarı da alır giderdi. Yanılmıyorsam en çok şalvarı alan kişi valinin şoförü Kazım Pehlivan olmuştur. Şalvarı almak o günün başpehlivanı olmak demekti. Kısa şalvar güreşlerinde yerde çok kısa bir an için oyun yapılabilir, beklenmez hemen güreş ayakta başlardı. Maraşlının en güzel oyunu “çangal” idi. Bu oyun tüm dünyaya Maraş’tan yayılmıştır. Uluslar arası alanda bu oyunları en iyi Bekir Büke ve Mehmet Esenceli uygulamışlardır.
GÜVENLİK Kentte dört adet karakol vardı. Emniyet Müdürlüğü vilayet binası içerisinde idi. Toplam iki odası vardı. Geceleyin bekçiler sokakları kollardı. Kimi bekçiler de karakollarda gündüz görev yapardı. Halk karakola düşmekten çok korkardı. Orada sanıkların suçu kabullenmesi için dayak atıldığı söylenirdi. Bugüne göre polis korkusu çok daha fazla idi. Emniyet müdürlüğünün iki cipi vardı, başka aracı yoktu. Çoğu olay yerine polisler yaya gitmeye çalışırdı. Jandarma teşkilatı daha yaygındı. Aksu Köprüsünde ve Bulanık Köyünde jandarma karakolu vardı.
HABERLEŞME O yıllarda televizyon bilinmiyordu. Radyo ise her yerde yoktu. Erkeklerin kahvelerde 19 Haber Bültenini (ajansı) kalabalık oluşturarak dinledikleri olurdu. Radyo yayımları pek net değildi. Spor düşkünlerinin yandaşı olduğu kulüplerin maç sonucunu çoğu kez ancak iki gün sonra gelen İstanbul gazetelerinden öğrendikleri olurdu. Sonraları İstanbul basınından çok önce (aynı günün akşamında) Adana’dan Yeni Adana gazetesi gelir oldu. Sonra Kudret adlı gazete de aynı günün akşamında elimize ulaşmaya başladı ama haberlerinin pek güncel olmadığı var belleğimde. Benim bilebildiğim 1957-1962 yılları arasında İstanbul basınından Yeni Sabah diye bir gazete vardı. Satılan gazetelerin yarıdan çoğu Yeni Sabah gazetesi idi. Ondan sonra Sonhavadis gelirdi. Hürriyet ve Milliyet yeni yeni o yıllarda atağa geçmiştir. Cumhuriyet o yıllarda da köklü bir okuyucu edinmişti. O yıllarda CHP’liler Ulus, Demokrat (Adalet) Partililer de Adalet gazetesi satın alırdı.
(DEVAM EDECEK)